AJANS ÜNİVERSİTE- Seray YALÇIN
Yüzyıllardır süregelen ve zamanla yenileri ortaya çıkan çeşitli hastalıklar, insanların sağlığın önemini keşfetmelerinde belirleyici rol oynamıştır. Sağlıklarını korumak isteyen insanlar, hastalıklara çare bulmak için çeşitli tedavi yöntemleri üzerinde çalışmışlardır. Yaptıkları bu çalışmalar, tarihsel süreç içinde çeşitli gelişimler ve değişimlerle birlikte eczacılık mesleğini ortaya çıkarmıştır. İlk çağlarda insanlar en fazla 30’lu yaşlara kadar yaşıyorlardı. Herhangi bir yaralanma bile ölüme sebebiyet verebiliyordu. Avcılık ve toplayıcılık dönemlerinde, yaşamlarını her türlü tehlikeye maruz kalarak sürdüren erkeklerin yaşam süreleri oldukça kısaydı. Kadınlarda ise hamileliğe bağlı ölüm riski çok yüksekti. Tehlikelerle iç içe yaşam süren bu insanlar, yaralanmaları ve çeşitli hastalıkları iyileştirmek için bazı bitkileri kullandılar.
Eski çağlarda insanlar iyi ve kötü ruhların varlığına inanmış, hastalık yapan etkenleri kötü ruhlar olarak görmüşlerdir. Bu ruhlar arasındaki dengenin bozulmasıyla hastalıkların ortaya çıktığını, kötü ruhların uzaklaştırılmasıyla hastalıktan kurtulacaklarını düşünmüşlerdir. İlk dönemlerde bu düşüncelerle şekillenmeye başlayan tedavi yöntemleri büyü ile ilişkilendirilmiş, büyücüler hastalıkları büyü ile tedavi etmişlerdir. Hastalıkların sebebi olduğunu düşündükleri kötü ruhları, dinsel ayinler, danslar ve şifalı otlarla uzaklaştırmışlardır.
Tıpla birlikte gelişen eczacılık, ilk dönemlerde daha ön plandaydı. Hekimler hastalığı gözlemleyip onu iyileştirecek ilaçlar buldular. Bulunan ilaçlar, bir yaranın iyileştirilmesi ve bir ağrının giderilmesine yönelikti.
“Eczacılık Bilimin En Eski Alanlarından Biri”
Eczacılığın geçmişten günümüze nasıl bir yol izlediğini öğrenmek maksadıylagörüştüğümüzİÜ Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selçuk Takır, MÖ 3200 yılında Sümerler tarafından yazının bulması ve geliştirilmesi neticesinde bazı bilgilerin yazıya geçirildiğini, tabletlere ve papirüslere yazılan yazılarda çeşitli hastalıkların nasıl tedavi edileceğine dair malumatlar bulunduğunu söyledi. Bugüne ulaşan 15 adet ilacın tarifinin de bu bilgilerin içerisinde yer aldığını, bu ilaçların hayvansal ve bitkisel ürünlerden elde edilen doğal ilaçlar olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Takır, tıp ve mühendislikle beraber bilimin en eski alanlarından biri olduğunu vurguladığı eczacılığın temellerinin, kabaca MÖ 2000’li yıllarda atıldığını, o döneme gelene kadar hastalıkların basit birtakım yöntemlerle iyileştirilmeye çalışıldığını söyledi.
Yazının bulunması ve bilgilerin kayıt altına alınması ile birlikte yavaş yavaş ilerlemeye başlayan tıp ve eczacılıkta, bitkilerden, minerallerden, hayvansal maddelerden yararlanılarak ilaçlar üretilmesinin yolu açıldı. O dönemlerde kırık çıkıklara bandaj hazırlandı, bitkisel reçinelerden ekstreler, baharatlardan antiseptik özelliği bulunan temizleyiciler üretildi.
MÖ 1500’lerden günümüze ulaşan Eski Mısır’a ait papirüslerde çeşitli hastalıkların nasıl teşhis ve tedavi edildiğine dair bilgiler mevcut. Bir hastanın vücudunda bulunan bir şişliğin taş gibi sert ve etrafında damarların olmasını bir çeşit tümör olarak kabul eden insanlar, bu hastalığı iyileştirmek için öncelikle büyüye başvururlardı. Hekimler ilaç vermeden önce şifa duaları edilir, kişi iyileşeceğine inandırılır ve tedaviye hazırlanırdı. Hasta, hekimlerin yapmış oldukları ilaçları bundan sonra içerdi.
İlerleyen dönemlerde Mısır’da, hastayı hem tedavi eden hem ilaçlar hazırlayan insanlar ortaya çıktı. Bunlar, İmhotep örneğinde olduğu gibi aynı zamanda mimar, mühendis, asker ve hekim olarak ön plana çıkan kişilerdi. Bu gibi kişiler askerlik nedeniyle farklı coğrafyalara giderek oradaki insanları, hastalıkları, bitkileri, hayvanları ve tedavi biçimlerini görme ve gözleme imkânı bulurlardı.
Daha sonraki dönemlerde bilimsel içerik kazanmaya başlayan eczacılık, yavaş yavaş tıptan ayrılmaya başladı.
Ege uygarlıkları ile birlikte eleştirel ve bilimsel bir içerik kazanan eczacılıkta önemli gelişmeler kaydedildi. Ege uygarlıkları döneminde doktor, hastane ve benzeri yapılar ortaya çıktı. Bu gelişmişlik içinde din hâlâ önemini korumaktaydı. Eski Yunan’da Apollon’un oğlu olan Asklepios, tıbbın ve sağlığın tanrısı olarak görülüyordu. Asklepion’un kızları Hygieia ve Panacea’nın sağlık ile ilgili görevleri vardı. Bilgilerinden yararlandığımız Yrd. Doç. Dr. Takır, Hygieia’nın hastalıkları teşhis ettiğini, Panacea’nın ise bir şifa tanrıçası olduğunu, hastalıkları tedavi ettiğini söyledi.
O dönemden günümüze ulaşan bazı kavramlar bulunduğunusözlerine ekleyen Yrd. Doç. Dr. Takır, bugün kullandığımız “hijyen” kavramının “Hygieia”dan geldiğini ve bir şeyi temiz tutmak anlamında kullanıldığını vurguladı. Eski Yunan’daki sağlık merkezlerinden de bahseden Yrd. Doç. Dr. Takır,“O dönemde sağlık merkezleri olarak Asklepionlar kuruldu. Asklepionlar’a, tanrılara inanan insanlar tedavi olmak için gelir, iyileşmek amacıyla tanrıya dua eder, adak adar, sonra da uykuya yatarlardı. Uykuda görülen rüyanın yorumlanması ile birlikte hastaya şifalı kutsal su, yararlı otlardan yapılan ilaçlar verilir, güneş ve çamur banyoları yaptırılırdı. Bunların yanı sıra tedavi yöntemleri arasında müzik terapisi de vardı. Ancak Asklepionlar’a ölme ihtimali yüksek, ölmeye yakın hastalar kabul edilmezdi. Bunun altında yatan sebep ise ‘Asklepionlar’da kimse ölmez, herkes tedavi olur’ mesajının verilmek istenmesiydi.” dedi.
Hekimlerin ilaç yapımını terk etmeleri ve sağlık alanında mesleksel ayrılmaların oluşmasıyla birlikte eczacılık bir meslek hâline geldi. Apothicaire (eczacı) denilen esnaf grubu, bu mesleği icra eden kişilerin ortaya çıkmalarının yolunu açtı. 13. yy başlarında Roma İmparatoru II. Frederic’in bugünkü anlamda hekimliğin ve eczacılığın ayrılması emrini vermiş olduğunu ve modern eczacılık mesleğinin ortaya çıkmasına katkıda bulunduğunu söyleyen Yrd.Doç.Dr.Takır, Türkiye’de ise eczacılığın II.Mahmut döneminde, 1839 yılında ilk eczacılık okulu olan “Askeri Tıbbiye-i Şahane”nin (Askeri Tıp Okulu) eczacılık sınıfınınaçılması ile başladığını belirtti.
Türkiye’de birçok fakültede eğitimi verilen ve son yılların gözde mesleklerinden olan eczacılık sektöründe, hastalara ilaç temin etme ve hazırlama çalışmaları devam etmektedir.