AJANS ÜNİVERSİTE- Olcay KOCABIYIK
Geleceğe zemin hazırlayan üniversitelere giriş için birçok ülke, öğrencilere farklı şartlar getiriyor. Bu şartların arasında lise puanı, üniversiteye giriş sınavı veya özel sınavlar yer alıyor.
Türkiye’deki üniversiteler, 1974 yılına kadar kendi öğrencilerini seçme hakkına sahiptiler. Bu durumun yarattığı karışıklığı gidermek amacıyla sınavların tek merkez tarafından yapılması kararı alındı ve 1974’te Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kuruldu.
1974-1975 yıllarında sınavlar iki oturumda gerçekleştirildi. 1976-1980 yılları arasında, aynı günde tek oturumda yapılan sınav sistemi uygulandı. 1981 yılından itibaren ise iki basamaklı sınav sistemine geçildi. İlk kademe ÖSS, ikinci kademe ÖYS adı altında gerçekleştirildi. 1987’de ise öğrencilere, girilmek istenen bölüme göre gereken testleri çözme hakkı verildi. 1999 yılında ÖYS kaldırıldı ve ÖSS adıyla tek sınav sistemi uygulamaya koyuldu. 2006 yılında ise iki aşamadan oluşan tek sınav sistemi devreye girdi. Son olarak 2010’da yılında, YGS ve LYS’den oluşan iki kademeli sınav sistemi uygulanmaya başlandı.
Diğer ülkelerde uygulanan üniversiteye giriş sınav sistemlerinin nasıl olduğu, öğrencilerin ne şekilde hazırlandıkları, hangi aşamalardan geçildiği konularındaki bilgileri sizler için derledik.
Avrupa Ülkelerinde Uygulanan Sistemler
Bugün birçok Avrupa ülkesi, öğrencilerini üniversitelere sınavsız kabul ediyor. Öğrenciler, orta öğretimde elde ettikleri başarılarına göre üniversitelere yerleştiriliyorlar. Bir diğer aşama da lise yeterlilik sınavları. Bu sınavlar sayesinde hem liseler değerlendiriliyor hem de öğrencilerinseviye tespiti yapılıyor.
Almanya’da lise,üniversiteye giriş yolunda önemli bir adım. Öğrencinin lisedeki durumu üniversiteye girebilmesinde çok kritik rol oynuyor. Bunun yanı sıra meslek liseleri başta olmak üzere, tüm liselerde yeni bir sınav sistemine geçiş yapıldı.
İngiltere’de uygulanan sistem, öğrencinin lisede seçtiği derslere odaklı. Öğrenci matematik, fizik gibi dersleri seçer ve bu derslerde başarılı olursa, üniversitede bu derslerle bağlantılı bölümlerde okumaya hak kazanıyor. Birçok eğitmen, İngiliz sisteminin çok yerinde olduğuna kanaat getiriyor.
İspanya’da, hem üniversite sınavı hem lise başarısı bir arada değerlendiriliyor. Öğrencinin aldığı sınav sonucunun % 60’ı ve lise derecesinin % 40’ı, üniversiteye girişte belirleyici oluyor.
Norveç ise lise başarısını ön planda tutan ülkelerden. Yaklaşık 10 tercih yapma hakkı olan öğrenciler,kendileri için en uygun bölüme yerleşiyorlar.Norveç’te merkezî sınav yapılmamaktadır.
Avusturya’da ise olgunluk sınavını başarıyla geçmek, üniversiteye kayıt yaptırmayayeterli sayılıyor. Bu sınav, 3-4 yazılı ve 3-4 sözlü bölümden oluşuyor Öğrencinin pratik zekâsı göz önüne alınıyor.
İsveç’te üniversiteye girişin ölçütü, lise başarısı ve yetenek sınavlarıdır. Bu sınavlar, senede iki kez yapılıyor. Ayrıca üniversiteler her bölüm için o alanda tecrübesi ve bilgisi olanlara belirli bir kontenjan ayırıyorlar.
Amerika’da Daha Sıkı Tutulan Bir Süreç
ABD’de üniversiteye giriş konusunda daha kademeli bir süreç söz konusu. Öğrencinin lise başarısı göz önüne alınıyor. Bunun yanında referans mektubu gerekiyor. Öğrencinin başarıları da önemli bir kriter sayılıyor. En önemli nokta ise ‘’SAT’’ adı verilen merkezî sınavdır. Öğrenciler bu sınava yıl içerisinde birden fazla kez girebiliyor, en yüksek derecelerini kullanma avantajından yararlanabiliyorlar.
Kanada’da, Norveç’tekine benzer bir sistem uygulanıyor. Sınavı benimsemeyen Kanada, lise başarısını kriter olarak baz alıyor.
Uzak Doğu Sınavlara Teslim
Asya’nın birçok ülkesinde üniversitelere giriş, merkezî sınavlarla belirleniyor. Sınav tek kriter değil elbette ki. Son yıllarda eğitim alanında atak yapan Güney Kore’de üniversiteye giriş süreci üç aşamadan oluşuyor. Öğrencinin lise başarısı, merkezî sınav ve son olarak üniversitenin kendi düzenlediği sınav, üniversiteye giriş yolunda belirleyici oluyor.
Rusya’da da merkezî sınav uygulanıyor. Burada merkezî sınav sistemine geçilmesinin altında daha farklı nedenler yatıyor. Rusya’da merkezî sınav, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, rüşvetinengellenmesi ve öğrencilerin ekstra masraflardan korunmaları maksadıylayapılıyor. Böyle olmakla birlikte Rusya Eğitim Bakanlığı yine de üniversiteleri sınav konusunda özgür bırakıyor. Öyle ki isteyen üniversiteler, kendi gerçekleştirdikleri sınavlara göre öğrenci alabilme hakkına sahipler.
Çin’de lise son sınıf öğrencileri merkezî sınava giriyorlar. Ama burada özel bir durum söz konusu. Yaşı daha küçük olan öğrenciler de isterlerse sınava girebiliyorlar. Böylece bazı öğrencilere zaman kazanma olanağı tanınmış oluyor.
Japonya’da ise rekabet üst düzeyde. Öğrenciler, merkezî sınavın ardından bir de üniversitelerin kendi düzenledikleri sınavlarda gösterdikleri başarıya göre derecelendiriliyorlar. Üniversiteye girişte bu iki sınavın ortalaması baz alınıyor.
Merkezî Testler, Lise Dereceleri, Yetenek Sınavları
İsrail’de “Bagrut” adı verilen lise bitirme sınavı var. Bu sınavda minimum puanı almak,üniversiteye giriş için yeterli sayılıyor. Öğrenciler daha sonra bir yetenek sınavına giriyorlar. Bu sınavdaki ortalamalarına göre üniversiteye kayıt yaptırıyorlar.
Eğitimin eyaletlerin sorumluluğuna teslim edildiği Avustralya’da,öğrenci seçme işlemi ve lise bitirme sınavları, eyaletlerin sorumluluğu altında gerçekleştiriliyor. “ENTER” adı verilen puan ortalamalarına göre Avustralya genelinde sıralanan öğrenciler, tercihlerini bu sıralamaya göre yapıyorlar. Puanı olmayan öğrenciler ise yetenek sınavları ve mülakatlarla başka bölümlere başvurabiliyorlar.
“Elde Etmek İstediğiniz Dereceler Arasında Farklar Var’’
Università Degli Studi Di Bari’de lisans eğitimine devam eden İtalyan öğrenci Luigi Carbone, ülkesindeki eğitim sistemi ile ilgili olarak şunları söyledi: “Ülkemizdeki üniversitelerde, alınmak istenen eğitim seviyelerine göre testler var. Lisans ve ön lisans için farklı testler bulunuyor. Genel bilgimizin belirlenmesi için bir sınava girmemiz gerekiyor. Her okulda şart değil ama okulların çoğunda bu sınavın uygulandığını görebilirsiniz.”
“Yüksek Okul Diploması Aldıktan Sonra Üniversite Kolay İş’’
Fransa’da, University Of Lorraine’de öğrenim görmüş olan Hülya Akgedik, ülkedeki sistemle ilgili kanılarını şu cümlelerle belirtti: “Bir Fransız, yüksekokul diplomasını aldıktan sonra istediği şehirde, istediği üniversiteye kayıt yaptırabiliyor. Üniversitedeokumak çok ucuz. Ücretler 300-400 Euro arasında değişiyor. Eğer burslu öğrenciyseniz, sadece 15 Euro ödüyorsunuz. İlk 3 yılda lisans eğitimi, sonraki 2 yılda mastır süreci var. En iyi devlet üniversitelerine girmek için ise notlarınızın yüksek olması ve iyi derecede İngilizce konuşabilmeniz gerekiyor. Bunun yanında açık uçlu sorulardan oluşan bir sınav da bulunuyor.’’
“SAT, En Önemli Aşamaydı’’
University Of Iowa’da eczacılık okuyan Kayla Hoogendoorn, üniversiteye giriş sürecini anlatırken, merkezî sınavlarda zorlandıklarını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Referans mektubu sanırım diğer ülkelerde olmayan bir şey. SAT ise avantajlı olduğu kadar zor bir süreç. Sınava birden fazla kez girebilmek ve en iyi dereceyi kullanabilmek, bütün stresi alıyor. İki aşamalı bir sınav: SAT 1’de matematik ve dil, SAT 2’de fen ve sosyal bilimler yer alıyor.’’
“Soonoong Belirleyici Bir Aşama’’
Seul’de, Hankuk University’de öğrenimine devam eden Soohee Cindy Lim, ülkesindeki aşamaları Ajans Üniversite’ye şöyle anlattı: “Liseden sonra Soonoong denilen sınava giriyoruz. Bu sınavda başarılı olamazsak, son aşamaya geçemeyiz. Girmek istediğimiz üniversite, beş alanda sınav yapıyor. Bunlar sosyal bilimler, fen, matematik, ana dil ve yabancı dil sınavları oluyor. Bölüm için gerekli olanları seçiyoruz.’’