AJANS ÜNİVERSİTE – Yağmur Ceren KURAL
Denizatı yetiştiriciliği ile İrlanda’da tanıştığını belirten Yrd. Doç. Dr. Tosun, “Su ürünleriyle ilgili bir toplantıya gittim ve bizi teknik gezi amacıyla bir üretimhaneye götürdüler. Orada denizatlarının yetiştiriciliği ile tanıştım. O zaman denizatı üretimi yapan tek üretimhane orasıydı” dedi.
Denizatı yetiştiriciliği nesli korumak için yapılır
Herhangi bir türün yetiştirilmesinde iki amacın olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Tosun, “Birinci amaç gıdadır. İnsanların özellikle su ürünlerinin kaliteli proteine ulaşması amacıyla balık üretimi, omurgasız canlıların üretimini yaparız. İkinci üretim hedefimiz doğada nesilleri tehlike altında olan türleri laboratuar ve üretim ortamında çoğaltıp tekrar doğaya salmaktır” şeklinde konuşarak denizatı yetiştiriciliğinde genel olarak ikinci üretim yönteminin kullanıldığını vurguladı.
Denizatının çok hassas bir tür olduğundan ve kirlilik, yoğun avcılık, kıyıdaki yapılaşma, insan elinin ulaşması gibi durumlardan etkilendiğini açıklayan Yrd. Doç. Dr. Tosun, dünya üzerinde avcılığının genel olarak yasak olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Tosun, denizatı üretiminin Türkiye’de olmadığını kaydederek yasal olarak baktığımızda kayıtlı üreticinin bulunmadığını dile getirdi.
Denizatlarının dünya üzerinde çok çeşitli türleri var
Denizatlarının yerleşme yerlerine değinen Yrd. Doç. Dr. Tosun, “Akarsuların denizlere aktığı veya tatlı suyun altında kayaların arasından çıktığı yerlerde acı su dediğimiz ortamlar oluşuyor. Yani tam tuzlu su değil ama tatlı su da değil. Bu bölgelerde daha ziyade yerleşiyorlar. Özellikle ağaçların dallarının veya yosun çayırlıklarının bulunduğu alanlara yerleşiyorlar ki tutunabilsinler” diye devam etti.
Denizatlarının kuyruklarıyla tutunarak yaşadığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Tosun, aktif olarak tutunup yemin kendilerine gelmesini beklediklerini ifade ederek, bunun sebebinin o bölgelerin balıkların yumurtlama alanı olduğunu söyledi.
Dünya üzerinde denizatlarının çok çeşitli türlerinin bulunduğundan bahseden Yrd. Doç. Dr. Tosun, “Biz de daha ziyade hipekampus türleri var. Çok renkli olmayan, kahverengi ile siyaha yakın, 10 cm boylarında. Dünyada renkli olan türler de var. Kırmızılar, parlak kırmızılar, fosforlu renkler gibi” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Yrd. Doç. Dr. Tosun, denizatı yetiştiriciliğinin tekniklerini anlatarak sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Denizatı yetiştirmenin yolu kapalı devre sistemidir. Kapalı devre sistemi suyun sürekli devir daim edilerek kullanıldığı ve su şartlarının hep kontrol altında olduğu bir sistemdir. Bunun da iki avantajı var. Birincisi, şartlar değişmediği için üretim stabil oluyor. İkincisiyse bu sistemlere hastalık bulaşması çok zor. Dolayısıyla üretim çok daha başarılı olabiliyor.”
Denizatı yetiştirmek için biyolojisiyle ilgili bilgi sahibi olmanın gerekliliğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Tosun, “Denizatının en çok ilgi çeken yanı yavruları erkek denizatı taşır. Aslında bu çok yanlış bilinen bir örnektir. Erkek doğuruyormuş gibi anlatılır. Böyle bir şey yok. Kanguru gibi düşünebilirsiniz. Tabi kesenin içinde yüzlerce yavru var” diyerek sözlerini noktaladı.