AJANS ÜNİVERSİTE-Beste BUDAN
Fotoğraf-Caner ERDOĞAN
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda, Ajans İstanbul İletişim’in katkılarıyla düzenlenen söyleşinin açılışı İstanbul Üniversitesi Fotoğraf Kulübü’nün hazırladığı açılış videosu ile başladı.
Açılış konuşmasını yapan Bülent Rauf Altunay, yönetmenin kısa özgeçmişini anlatmasının ardından Ayhan Özen’i kürsüye davet etti.
Özen, konuşmasına “Eğer bir şeyi gerçekten istiyorsak bunun için nasıl bir yol izlenmesi gerekeceğini bulabiliyoruz” diyerek başladı.
İletişim Fakültesi’ni lise yıllarında kaldığı yurt hocasının tavsiyesi ile seçtiğini belirten Özen sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehir hayatı ile hiç alakam yokken İstanbul’a, İÜ’de Halkla İlişkiler kazanıp geldim. Hukuk Fakültesini kazanmak isterken bu bölümün benim hayalini kurduğum meslek olduğunu keşfettim ve okuluma dört elle sarıldım. Şansımın yaver gitmesiyle mesleğin içine kısa sürede girdim.”
“İletişim Fakültesinde İtibar Gören Tek Bölüm Gazetecilikti”
Özen “Benim okuduğum dönemde ana meslekler itibar görürdü. Halkla İlişkiler bölümü öğrencisi olmak bir şeyler ifade etmezdi. İletişim fakültesinde itibar gören tek bölüm gazetecilikti. Özel radyo ve özel televizyonların bizim dönemimizde açılması bizim için büyük bir şans oldu. Büyük bir iş olanağı açıldı” dedi.
Setlere gidip yapılanları izleyerek terimleri öğrenmeye başladığını ifade eden Özen, orada reji asistanlığına başladığını söyledi.
“Kendimi Bu Mesleğe Zorla Kabul Ettirdim Diyebilirim”
“Hiçbir şeyi gücenmeden utanmadan yaptım, söyledikleri işleri yapmaktan hiçbir zaman çekinmedim ve böylece kendimi bu mesleğe zorla kabul ettirdiğimi ifade edebilirim” diyen Özen, “İletişim mezunları olarak diplomayı aldıktan sonra bu mesleği yapabilmek için çalışmaya sıfırdan başlamak zorunda kalıyorsunuz. Bu bizlerin şanssızlığı ve bu yüzden kişisel çabalarımız çok önemli” şeklinde konuştu.
“Bu Mesleğin Başkenti İstanbul”
Özen, “Eğer İstanbul’da okuyorsanız iletişim alanında çalışabilme oranınız yüzde 40. İstanbul dışında okuyan iletişim fakültesi öğrencilerinin bu mesleğin içinde olma şansları ise yalnızca yüzde 5” diyerek sözlerini sürdürdü: “İşin özü okul, çok önemli ama her şey değil. İletişim alanında hangi dalda çalışmalar yapmak istiyorsanız mücadele etmeye okulla beraber başlamanız gerekiyor.”
“Yönetmenlik, Çok Stresli Ama Çok Zevkli Bir Meslek”
Bu işi çok büyük emekle ve zorluklarla yapıldığını ifade eden Özen, “Elimizdeki sinema seyircisi miktarıyla Hollywood seviyesinde film çekmemiz mümkün olmuyor. Büyük bütçeli filmler çekemiyorsak güzel hikâyesi olan filmler yapmamız gerekiyor. Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum” filmi çok büyük bir bütçeyle yapılmamıştı ancak çok iyi bir hikâyesi vardı. Böyle hikâyesi güzel olan filmleri sinemamıza kazandırmamız Türk sinemasının gelişmesi için önemlidir” dedi.
“Bizim En Büyük Eksiğimiz Güzel Hikâye Ve Güzel Senaryo”
Ülkemizde herkesin yönetmen ve oyuncu olmak istediğini belirten Özen, “Güzel senaryo yoksa oyuncu da yönetmen de bir işe yaramaz. Türk sinemasının bir yere gelebilmesi için şart olan iyi senaryo yazarlarının yetişebilmesi. Eğer senaryo yoksa yönetmene de oyuncuya da iş olmuyor. Beğenmediğiniz film ve diziler ile mücadele etmenin tek yolu iyi senaryolar yazmaktır” dedi.
Program sonunda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkler ve Tanıtım Bölümü Arş. Gör. Nil Çokluk Cömert, Özen’e Teşekkür Belgesi takdim etti.