AJANS ÜNİVERSİTE – Bülent Rauf ALTUNAY
Program Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu’nun hayatını anlatan konuşmaya başladı. Konuşmanın ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Beyoğlu, demokraside seçimin meşrutiyetin kaynağı olduğu için en önemli faktör olduğunu belirtti. Türkiye’de seçimin tanzimatla başladığını ifade eden Prof. Dr. Beyoğlu çok kısa bir süreliğine de olsa halk egemenliğinin o dönemde denendiğini söyledi.
Türk tarihinde seçim sisteminin yerleşmesinde I. Meşrutiyetin önemi Fransız ihtilalinden daha önemli diyen Prof. Dr. Beyoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk meclisi olan mebussan meclisinden farklı olarak ecnebi ve gayrimüslim vekili olmaması. Halk fırkasının kuruluşu İttihat Terakki döneminden sonra yeniden çok partili hayata geçişimizin göstergesi. 1924 anayasası incelendiğinde, Atatürk’ün çok partili hayatı arzuladığını anlamak hiç de zor değil.”
1929 ekonomik buhranı sonrası dünyada otoriter rejimler artarken Türkiye’de, Serbest Cumhuriyet Fırkası’yla yeni birçok partili demokrasi denemesi yapıldığını da söyleyen Prof. Dr. Beyoğlu, “1930 sonrası çok partili hayat denemelerinin askıya alındı. 1938 sonrası 11 Kasım tarihlerinde Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı’nın kimin olacağının kafaları epeyce karıştırdığını söyleyebilirim” diye konuştu.
Dünya Zor Günlere Gidiyor
1939 sonrası II. Dünya Savaşı döneminde denge politikası uygulandığını aktaran Prof. Dr. Beyoğlu, savaşa girmememize rağmen 22 bin askerimizin öldüğüne dikkat çekerek ekonomi alanında çıkarılan kanunlarla çiftçinin ve esnafın belinin büküldüğünü anlattı. Savaş sırasında, İsmet Paşa’nın uyguladığı savaşa girmeme politikasını överek bunun dış politikadaki en büyük başarımız olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Beyoğlu, “Savaş sonrası SSCB’nin, Türkiye üzerindeki emellerinin ikili ilişkileri bozdu” dedi.
İsmet Paşa’nın 19 Mayıs 1945’te rejimi daha demokratik bir hale getirme vaadinin kafalarda oluşturduğu soru işaretini İsmet Paşa’nın, girdiği demokratik dünyanın etkisinde kaldığını söyleyen Prof. Dr. Beyoğlu 20 Temmuz 1945’te kurulan Nuri Demirağ’ın Milli Kalkınma Partisi’ni bu sürecin mihenk taşı olarak değerlendirdi.
Demokrat Parti’yi Halk İlgiyle Karşıladı
Prof. Dr. Beyoğlu, daha sonra Demokrat Parti sürecine değindi. 7 Ocak 1946 da Demokrat Parti’nin kurulduğunu da belirten Prof. Dr. Beyoğlu, “Parti kurulmadan önce İsmet Paşa’nın onayı alındı” şeklinde konuştu. Demokrat Parti’nin girdiği ilk seçimin açık oy – gizli sayım şeklinde yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Beyoğlu şunları kaydetti: “Bu dönem sonrası başlayan Marshall yardımlarıyla devlet, Amerikancılaştırıldı. Demokrat Parti’nin ilk zaferi seçkin demokrasiden milli iradenin zaferine giden yoldur. Bu zafer sonrası Celal Bayar Cumhurbaşkanı oldu. Adnan Menderes’in ezan üzerindeki Türkçe dil baskısını kaldırması halkın ona sempatisini artırmıştır.”
Demokrat Parti girdiği ikinci seçimde aldığı %57 oyla Türk siyaset tarihinin rekorunu kırdığını söyleyen Prof. Dr. Beyoğlu, “Lakin daha sonra İnönü’nün, büyük taarruz hareketiyle ülkede asayiş bozuldu” diye ekledi.
İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cezmi Eraslan’ın konuşmasıyla kapandı. Programın ardından Beyoğlu’na katılım belgesi verilerek hatıra fotoğrafı çektirildi.