AJANS ÜNİVERSİTE – Beste BUDAN
Fotoğraf- Oğulcan ÇOKSAYAR
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Cep Sineması’nda düzenlenen çözümlemede ilk olarak Sarıoğlu kendisini tanıttı. Yıllarca göstergebilim üzerine alışmalar yaptığını ifade eden Sarıoğlu, sunumunu göstergebilimin ne olduğuna dair anlatımı ile başladı. Göstergebilimi, “Geniş anlamıyla bir başka şeyin yerini alabilecek nitelikte olduğundan, kendi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, biçim ya da olgudur” biçiminde tanımladı.
Sabah uyanır uyanmaz göstergebilim’in başladığını söyleyen Sarıoğlu, “İstesek de istemesek de gösterge bize bir şeyleri anlamlandırır. Çözümleme işlemleri özellikle mitolojinin sanat yapıtları arasında, ulaştığı boyutun ne olduğunu, insanın neredeyse kendi hikayesi olan söylenin sanatçılara nasıl esin kaynağı olduğunu anlarız. Her hangi bir sanat yapıtının çözümleme aşamasında göstergebilimin kuramcılarının uyguladıkları yöntemler ışığında yapıtın çözümleme aşamalarını tanıtma amacını taşır ” dedi.
Söylen dünyası aslında insanın dünyasını anlattığı ifade eden Sarıoğlu, “Her görselin içinde belli bir öykü, bir mesaj vardır. Bu öyküler ya da verilmek istenen mesajların ortaya konulabilmesi için eser hakkında yoğun araştırmalar, inceleme yapmak ve söylemsel motiflerini defalarca araştırıya tabi tutmak gerekir” şeklinde konuştu.
Sarıoğlu, Sandro Botticelli hakkında şu bilgileri paylaştı; “Ressam Sandro Botticelli İtalya’nın Floransa şehrinde doğup büyümüş ve ölmüştür. Çevresince küçük fıçı anlamına gelen Botticello olarak anılmıştır.Yetenekleri onu Flippo Pippi’nin yanına yöneltti ve çizim, perspektif derslerini aldı.Son olarak Verrocchio’ nun yanında yetişti. Verrocchio onu Medicis’lerle tanıştırdı ve onların himayesine girdi. Yeteneğiyle kısa sürede dikkat çekti ve kısa sürede sipariş çalışmalar aldı.”
Venüs’ün Doğuşu tablosunun 1482-1486 yılları arasında tuval üzerine tempera yöntemi ile çizildiğini ifade eden Sarıoğlu,”Tablo Venüs’ün ergen bir kadın olarak denizden doğarak, kıyıya çıkışını betimler. Tablonun stili alegorik portre olarak adlandırılır. Bazı uzmanlara göre bu tablo, Giuliano di Piero de’ Medici’nin Simonetta Vespucci’ye olan aşkının anısına çizilmiştir” diye konuştu.
Çağının en güzel kadını Simonetta’ya aşık olan ressam, Venüs’ün Doğuşu adlı tablonun merkezinde bu kadının yüzünün kullanıldığını ve bu kadının Aphrodite (Afrodit) olduğunu belirten Sarıoğlu, “Aphrodite’nın boynunun büküklüğü Simonetta’nın verdiği poz ile ilgilidir. Kadının sakinliği, boyun eğmişliği ve özellikle dingin ve masumiyeti ortaya koyar. Attığı ve ya adım atacakmış gibi hafif bir şekilde sol bacağını öne doğru uzatması da eğimin uygunluğunu ve ahengi betimler” dedi.
Venüs’e atfedilen “S” şeklideki vücut formunun ahenkli bir hareketi simgelediğini ifade eden Sarıoğlu,bu formun Rönesans tarzına karşı bir çıkış olarak nitelenen Maniyerizm akımının olgularından olduğunu belirtti.
Sarıoğlu, bu “S” şeklindeki vücut eğiliminin neden Venüs üzerinde uygulandığını ise şu şekilde açıkladı; “Bu formun tabloda yer almasının iki nedeni bulunuyor.Bunlardan birincisi tablonun genel geometrik planına uygunluğu için. İkincisi ise tanrıça Venüs’ün adımıdır. Venüs, meltem rüzgarlarının kabuğu itişiyle kıyıya usulca yanaşmak üzeredir.Sanki kıyıya bir adım atıp sulardan karalara hükmetmek için kıyıya çıkmak üzeredir. Venüs’ün kıyıya atlamak üzere bir ayağını kaldırması bir grup tek yöne doğru hareketleri göstergeler. Bu tek yönlü harekete tam karşıt olarak Hora’nın hamle yapıp, çiçekli örtüyü tanrıçaya uzatarak dinamizmi körüklemektedir. Tüm bu göstergeler tablonun dinamikliğini belirler”.
“Tablonun Her Tarafına Gerekli Dinamizmi Adeta Yaşam Soluğunu Yaymaktadır”
Saç dalgalanmalarının Venüs’ün kendisine uzatılan örtünün dalgalanmalarıyla uyum halinde olduğunu söyleyen Sarıoğlu, “Saçların hareketi o denli gerçektir ki, etraftaki motiflerden soyutlanmış olan tanrıçanın uçuşan saçları adeta rüzgar belirtisinin göstergesidir.Tablonun her tarafında gerekli dinamizmi adeta yaşam soluğunu yaymaktır. Tablodaki devinim, hareketlilik ve de özellikle duruşlar contrapposto tekniği ile tabloya kazandırılmıştır” diye konuştu.
Tabloda bulunan istiridye kabuğunun da dinamiklik belirtisi olduğunu ve kutsallık anlamı taşıdığını söyledi Sarıoğlu.
Tablonun Kıbrıs Adası kıyılarında geçtiğini ve evrede bulunan varlıkların insanüstü varlıklar olduğuna değinen Sarıoğlu, “Tablonun solunda yer alan ve Venüs’e doğru var güçleriyle üfleyen ve uçan kanatlı melek türü canlılar vardır” dedi.
Tabloyu çok detaylandırınca bulunan her noktada imgeler alt anlamlar bulunduğunu da anlatan Sarıoğlu, bunlara da değinerek çözümlemesini sonlandırdı.