AJANS ÜNİVERSİTE-Esra MUTLU
Kuyumculukta taşların işlenmesi sırasında pek çok aşama bulunuyor. Birbirinden değerli taşlar çeşitli işlemlerden geçerek farklı alanlarda değerlendiriliyor. Kuyumculuğun önemli işlemlerinden birisi olan taş kesme sırasında ise kullanılan çok gürültülü makineler, normal bireylerde işitme kaybına neden olabiliyor. Taşların Tılsımını Duymak Projesi ise, bu durumu sorun olmaktan çıkarıp işitme engelli bireyler için avantaj haline getiriyor.
Mücevher İhracatçıları Birliği ve İstanbul Ticaret Üniversitesi ortaklığıyla, İstanbul Kalkınma Ajansı işbirliği ile başlatılan “Taşların Tılsımını Duymak Projesi” Proje Koordinatörü Ferhan Şahin’in önderliğindeki projede ilk mezunlar 2014 yılında verildi. İşitme engelli bireylerden oluşturulan eğitim programının ikinci etabı Ağustos ayında başlatıldı. İki işitme engelli ve bir yarı ortopedik engelli öğrenci dahil 9 öğrenci bulunuyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin ev sahipliğinde yürütülen atölyede kuyumculuğun önemli işlemlerinden olan taş kesme, taş parlatma, taş üzerine lazer ile yazı yazma gibi işlemler yapılıyor. Makineleri titreşim ile algılayan işitme engelli bireyler, göz ile takip ederek işlemleri tamamlıyorlar. Uygulama eğitimlerinin yanı sıra atölyede taşlarla ilgili teorik bilgiler de veriliyor.
İŞKUR ortaklığı ile başlatılan ve her gün 6 saat eğitim verilen bu eğitim programı 60 gün sürecek. Atölyede eğitimler iki hoca tarafından veriliyor. Koordinatör Ferhan Şahin taş kesim, parlatma, işleme gibi uygulama dersler verirken Doç. Dr. Haluk Selim teorik dersler veriyor.
Proje ile ilgili bilgi veren Proje ve Eğitim Koordinatörü Şahin, “Geçen sene ağustos ayında yaptığımız açılıştan sonra eğitim faaliyetlerine başladık. Çeşitli öğrenciler aldık ve bunları mezun ettik. Bir kısmı istihdam oldu bir kısmı kendi alanlarında bir şeyler yapmaya devam etti. Şimdi de İŞKUR ile bir proje yürütüyoruz. Dezavantajlı bireyler için özel politikalar kapsamında gerçekleşen bu projemiz bir ayını tamamladı. Öğrenciler kurs sonunda MEB onaylı sertifika alacak. Biz de destek vereceğiz, İŞKUR da destek verecek” dedi.
Taşlar Sayesinde Rehabilite Oldular
Projenin engelli bireylere yaptığı katkıya değinen Şahin, “En baştaki katkısı özgüven. Özgüven çok önemli kişilik için. Sorumluluk sahibi oluyorlar. Kendilerinin hayata tutunabileceğini görmüş oluyorlar. Üniversite ortamında sosyalleştiler. Ayrıca taşların rehabilite özelliği vardır” dedi.
Şahin, engelli bireylerin ailelerinden de olumlu tepkiler aldıklarını söyledi ve ekledi: “Aileleri beni arayarak teşekkür ettiler. ‘Siz, Onlar’ı hayata kazandırdınız. Sizin sayenizde işe yaradıklarını fark ettiler’ dediler. Projenin amaçlarından biriydi. Onlar’a bir şeyler öğretip Onlar’ı hayata tutundurmak. Çok da yetenekliler. Ben de Onlar sayesinde işaret dili kursuna başladım. İnsan kendini eksik hissediyor. Artık daha rahat iletişim kurabiliyoruz.”
Türkiye’nin Taşları Kullanılıyor
Projede hedefledikleri yere doğru ilerlediklerini belirten Şahin, “Şu an hedeflerimize yavaş yavaş ulaşıyoruz. Yüzde yüze ulaşamadık. Yüzde yüz ulaştığımız zaman bunun bütün Türkiye’ye yayılmış bir taş kesim atölyesi olması gerekiyor. Bu, illerdeki, ilçelerdeki bütün insanların buralarda eğitim görüp istihdam edilmesi demektir. Biz İstanbul’da pilot proje yaptık. Tabii sektörün de ilgisi lazım. Özellikle kuyum ve mücevher sektörünün burada işlenen taşlara ilgi gösterip talep etmesi lazım. Çünkü biz burada Ankara Çubuk bölgesi ve Kütahya’da çıkan Dendritli Agat, Obsidyen, Kalsedon gibi Türkiye’nin taşlarını kullanıyoruz. Bu bizim kültürümüz, mirasımız. Bunları işleyip mücevherlerde kullanılmasını sağlarsak daha yaygınlaşmış olacağız” dedi.
Kursiyerlerin Gözünden Proje
Projede yer alan doğuştan işitme engelli iki kardeş Nursen ve Güler Bucak, projeye dair duygularını paylaştılar: “Burada olmayı, taşları seviyoruz. Bu projeden önce hiç sokağa çıkmıyorduk. Projeyle birlikte özgüven kazandık ve kendi başımıza sokağa çıkmaya başladık. Sosyal bir ortama girdik, üniversite öğrencileriyle kaynaştık. Bundan sonrasında bizler de istihdam olmak istiyoruz. Burada aile olduk. Hocamız her şeyimizle ilgileniyor, bir anne gibi bakıyor bizlere. O’nu çok seviyoruz. Kurs sayesinde yazıyorum, öğreniyorum. İnşallah istihdam da olacağız.”
Projede yarı ortopedik öğrenci olarak eğitim alan Çiğdem Aydın ise projede yer almanın güzel bir duygu olduğunu söyledi ve şu şekilde konuştu: “Ben bir aydır buradayım. Daha önce hiçbir işte çalışmıyordum, evdeydim. Umarım proje devam eder. Ailem önce anlamadı ancak ben anlattıkça onlar da çok sevdi. Kurs sonrasında taşlarla ilgili iş kurmak istiyorum.”
Projenin kendilerine olumlu etkileri olduğunu belirten ve kendilerini geliştirmek istediklerini söyleyen İlknur Dağlı, Hacer Budak ve Merve Ayyüz gibi bütün kursiyerlerin tek istekleri kurs sonrasında istihdam olabilmek.