Türkiye Yaşlanıyor, Alzheimer Riski Artıyor

AJANS ÜNİVERSİTE- Burcu Balkan

İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’ndaki öğretim üyeliği görevinin yanında Türkiye Alzheimer Derneği Başkanlığı görevini de yapan Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Alzheimer hastalığını “salgın” olarak tanımlıyor. Prof. Dr. Kulaksızoğlu, özellikle yaşlı nüfusa sahip gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin Alzheimer konusunda alarma geçmeleri gerektiğini, risk yaratan durumların azaltılmasının ve koruyucu olduğu bilinen faktörlerin desteklenmesinin şart olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Kulaksızoğlu, “Hastalığın tam nedeni bilinmiyor, tedavisi ise yok. Şu an elimizde mevcut olan ilaçlar, hastalığın gidişini yavaşlatabiliyor ancak hastalığı durduramıyor.” diye konuştu.

‘Her Yaşta Aktif Olmak Önemli’
Türkiye Alzheimer Derneği Başkan Yardımcı görevini yapan ve İÜ İstanbul Tıp Fakültesi’nde davranış nörolojisi uzmanı olan Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Alzheimer’dan korunmak için her yaşta aktif olmanın önemine dikkat çekti. Orta yaşlardan itibaren dengeli beslenme, tempolu yürüyüşler gibi fiziksel aktivitelerin benimsenmesi ve sigara tüketiminin azaltılması gerekiyor.

Düzenli beslenme ve uykunun, daha sosyal bir hayatın ve zihinsel egzersizlerin Alzheimer’a karşı etkili yöntemler olduğunun bilimsel olarak ispatlandığını söyleyen Hanağası, “Hastayı aktif yaşamın içerisinde tutmak çok önemli. Hasta, yetilerini yitirmemesi için yapabildiği her şeyi yapmalıdır. Bu, hastanın içe kapanmasını da önleyecektir. Bir şeyler yapması engellenirse sosyal hayattan kopuş da başlar. Arkadaşları veya komşuları ile görüşmeye devam etmelidir” dedi.

10706539_788000814595778_249422657_n

Hasta Yakınlarına Görevler Düşüyor
Özel bakım gerektiren bir hastalık olarak bilinen Alzheimer’da, hastalarla iletişime geçmek ve anlaşmak için ayrı bir bilgi ve eğitim gerekmektedir. Alzheimer hastalığında depresyon, kaygı, uyku bozukluğu, huysuzluk, hayaller, kafa karışıklığı, kişileri tanıyamama, yolunu bulamama gibi ağır sorunlar görülmekte; hasta yakınlarında da yorulma, moral bozukluğu ve tükenme yaşanmaktadır.
Ergün Aygün, Türkiye’deki 400 bin Alzheimer hastasından yalnızca biri. Ergün Aygün’ün kızı Pınar Aygün, hasta yakını olmanın zorluklarını şöyle dile getirdi: “Hastalık ilk başladığı zamanlar fark edilmiyordu. Bazı takıntıları ve unutkanlıkları vardı. Kendince bir şeylere inanıp onun doğruluğunu savunuyordu. Anlayamıyorduk; huysuzlaştığını, huylarının değiştiğini sanıyorduk. Bazı şeyleri anlatmak, iletişim kurmak çok zor. Evi hatırlamıyor, evin kendi evi olduğunun farkında değil. Hep gitmek istiyor. Gecenin bir vakti uyanıp eskiden yaptığı iş ile ilgili bir şeyleri yapmak istiyor. Sürekli kontrol gerekiyor.”