AJANS ÜNİVERSİTE- Burcu Güler
Fotoğraf-Eda Tekin
1.Uluslararası Boğaziçi Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen ‘Usta Yönetmeni Anma’ programında Türk sinemasının önemli isimlerinden Ömer Lütfi Akad anıldı.
“Herkes film çekebilir” sloganıyla yola çıkan, Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Derneği (TESİYAP) tarafından 14-30 Kasım tarihleri arasında ilk kez düzenlenen Boğaziçi Film festivali ile ülke sinemasına kimlik kazandırılması, Türk sinemasının yurt içi ve yurt dışında tanıtılması amaçlanıyor. Festivalde belgesel, kısa film ve animasyon dallarında yarışan ve dereceye giren filmlere maddi destek sağlanacak.
19 Kasım 2011 tarihinde 95 yaşında yaşamını yitiren Ömer Lütfi Akad’ı anmak için düzenlenen ‘Usta Yönetmeni Anma’ sempozyumu Doç. Dr. Ala Sivas moderatörlüğünde Hülya Koçyiğit, İzzet Günay ve Serdar Pehlivanoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.
“SADE ANLAŞILIR BİR SİNEMA DİLİ VARDI”
1948 yılında Halide Edip Adıvar’ın romanından uyarladığı ‘Vurun Kahpeye’ ile başlayan yönetmenlik hayatına pek çok film sığdıran Lütfi Akad, Türk Sineması’nın tiyatrodan bağımsız hale gelmesini sağlayan yönetmenlerden birisidir. Lütfi Akad ile çalışan oyunculardan biri olan Hülya Koçyiğit Akad’ı hem ustası hem de hayat öğretmeni olarak gördüğünü söyledi. Hülya Koçyiğit Akad’ın her zaman sade, duru, anlaşılır bir sinema dili kullandığını ve özellikle ustalık döneminde yaptığı filmlerde Türk sosyal yaşamını gerçekçi bir biçimde ele aldığını dile getirdi. Koçyiğit, bir oyuncu olarak her zaman onunla çalışmak istediğini, Akad ile çalıştıktan sonra mesleğini ve sinemanın halk için ne anlama geldiğini anlamasına yardımcı olduğunu belitti. Koçyiğit, ‘Özel ilişkilerimiz her zaman baba-kız muhabbeti ile gelişti.’ diyerek Akad’ı hep sevgi ve saygıyla anacağını, üzerindeki emeği içinde her zaman minnettar olduğunu ifade etti.
“HEM SİNEMANIN USTASI HEM DE YAŞAMIN USTASIDIR”
Lütfi Akad’ı Türk sinemasının en büyük ustası gören İzzet Günay, Akad’ın çok saygın ve mütevazı bir insan olduğunu da belirtti. İzzet Günay, Akad’ın ilkeleri olan ve bunlardan ödün vermeyen birisi olduğunu günümüzde böyle insanlara çok az rastlandığını dile getirdi. Akad’ın sinemasına ilişkin düşüncelerini ifade eden İzzat Günay , “Lütfi Akad’ın en önemli özelliği filmlerindeki duygusallığı ve sağladığı atmosferdir. Birçok Türk filminde buna rastlayamayız.” diyerek kamera oyunlarını seven birisi olmadığını, kameranın sabit durup oyuncuların kameraya doğru oynadığını söyledi. Lütfi Akad ile çalışamamanın büyük bir eksiklik olduğunu belirten İzzet Günay, “Kendisi hem sinemanın ustası hem de yaşamın ustasıdır.”diyerek dünyada eşine az rastlanan bir insan olduğunu söyledi.
Sempozyumda Lütfi Akad’ın verdiği bir röportaj gösterildiği sırada salonda duygusal anlar yaşandı. Lütfi Akad’ın öğrencisi olan Serdar Pehlivanoğlu gözyaşlarına hâkim olamadı. Lütfi Akad’ın kendileri için hayatında önemli bir insan olduğunu söyleyen Koçyiğit, ona duyulan özlemin her yıl giderek arttığını dile getirdi. Lütfi Akad’ın son 10-15 yıldır zor duyup, gördüğünü söyleyen Serdar Pehlivanoğlu son zamanlar büyüteç ile bilgisayara bakarak senaryolar yazmaya çalıştığını ve bu durumun Lütfi Akad içinde sıkıntılı olduğunu belirtti.
“İYİ FİLMLER SAHİPLENİLMİYOR”
Lütfi Akad’ın farklılıklarına değinen İzzet Günay, Hülya Koçyiğit ve Serdar Pehlivanoğlu onun oyuncuları role hazırlayan bir yönetmen olduğunu, salt olan bir sinema dili kullandığını ve hayatta her zaman az konuşan ve sakin bir insan olduğunu ve bunun filmlerine de yansıdığını belittiler.
İzzet Günay ve Hülya Koçyiğit günümüz yönetmenlerinden Nuri Bilgi Ceylan, Çağan Irmak, Derviş Zaim, Zeki Demirkubuz gibi yönetmenlerin Lütfi Akad’ı örnek aldıklarını, onun gibi iyi hikâye anlattıklarını söyledi.
Hülya Koçyiğit Türk sinemasının çok fazla sahiplenmediğini, absürt komedilere olan ilginin diğer Türk filmlerine gösterilmediğini söyleyerek bu konuda sitemi olduğunu dile getirdi. İzzet Günay da Hülya Koçyiğit’e katıldığını belirterek “İyi filmler sahiplenilmiyor.” diyerek günümüzde sanata yeteri kadar ilgi gösterilmediğinin altını çizdi.