Tem Sanat Galerisinde Sıra dışı Sergi

AJANS ÜNİVERSİTE- Emre ESER

Tem Sanat Galerisi 2014 yılının ilk sergisinde sıra dışı bir temaya imza atıyor. Şiir, resim, heykel birlikteliği olarak kısaca özetlenebilecek bu sergide, çok sayıda şiir ve şiir olgusundan etkilenerek yapılmış resimler ve heykeller yer almakta.

16 Nisan– 21 Haziran tarihlerinde Tem Sanat’ın Nişantaşı’ndaki iki katlı galerisinde yer alacak sergi için ayrıca kapsamlı bir kitap hazırlandı. Sergide, şiirde   Feridüddin Attâr, Heınrıch Heıne ,Tevfik Fikret, Ahmet Hamdi Tanpınar resimde Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ömer Kaleşi, Fuat Acaroğlu  heykelde Abdulkadir Öztürk gibi sanatçıların izlerini bulmak mümkün.

Tem’in sahibi Besi Cecan ,Otuza bir kala, yeni bir sergi, yeni bir kitap, seneler boyu gelişen tutkularımı hem bir araya getiriyor, hem de özetliyor. Son beş altı senedir şiir de hayatıma girdi. İki sene evvel, beni zenginleştiren, içine girdikçe, bana yeni heyecanlar tattıran şiiri, bugüne kadar, yaşamıma büyük renk katan resim ve heykelle bir araya getirmeye karar verdim ifadelerini kullanırken sözlerine şöyle devam etti: “Bu zor ve bir o kadar da zevkli serüvene girmesini. Çok uzun bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan bu serginin ayrıcalıklarından birisi de, Cecan’ın, bu çalışmayı başlatırken sanatçılara gerek konuda, gerekse yapıt sayısında tam bir özgürlük tanıması. Dolayısıyla sizi çok özel bir sergi ve kitap bekliyor.

Hüseyin Ertunç, “Bekleyişimiz Heyecanlandırıyor”, 2013, 118 x 167 cm, tuval üzerine yağlıboya

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu alışılmadık sergide şiirin dünyasıyla görsel sanatların dünyası birleşiyor. Bir şiirin içeriği, müzikalitesi, size sunduğu renkler ve onu yazan insanın varlığı, kısacası bir sayfada erişilen büyük zenginliğin görsellikteki yansımasına tanık olmaktayız. Şairlerin farklılığı, düşünsel ve imgesel dünyalarıyla, sanatçıların buna yaklaşımındaki farklılık bu serginin çeşitliliğini ortaya çıkarıyor. Bir şiirdeki ne ve nasıl soruları bu yapıtlarda değişik yanıtlar alıyorlar.

“Düğün” sergisinde, şiir, resim, heykel beraberliğinde oluşan bir dünya çıkıyor karşımıza. Bunların, bu olayda nerede devreye girip çıktığını irdeleyemeyiz. Çünkü onlar birbirlerinin içinde erirken, düşünce onları yönetip yönlendirir, onlar da düşünceyi çoğaltırlar. Neticede, birbirini besleyen farklı disiplinler, bu yapıtlarda, bizi serüvenin sanki sonsuzluğa dek sürüp gideceğine inandırır; kendiliğinden ortaya çıkan müzikalitesine ortak eder. Sanatçının şiirden etkileşiminde -ki bu serginin ana fikri o- şiirdeki içerik, imgesellik yanında dilin yarattığı müzik de çok önemlidir. Hatta bu noktada olayı, resmi yazmak veya şiiri boyamak diye de tanımlayabiliriz. İşte bu sergideki yapıtlar böyle bir etkileşimin somutlaşmış halidir.”

 

Yüksel arslan -  “Autoartures XIX (348)”, 1985, 21 x 54 cm, kağıt üzerine karışık teknik