AJANS ÜNİVERSİTE – Neslihan KALKAN, Tuğçe AYÇİN
Fotoğraf: Öğr. Gör. Ergün Bacak, Umut Güngör
Su kuşu olarak tanımlanan tür, kısmen ya da tamamen su ve sulak alanlara bağımlı olarak yaşar. Bu kuşların sulak alanları tercih etmelerinin sebebi beslenmek, barınmak, dinlenmek ya da üremektir. Su kuşu türlerinden bazıları sucul bitki ve hayvanlarla beslenirken bazıları da sulak alan civarındaki tarlalarda beslenerek suda dinlenir. Bazı türler ise hayatlarının neredeyse tamamını sucul habitatlarda geçirmektedir.
Farklı Kuş Türlerine Rastladık
Yapılan son sayımlarda gözlemlenen türlerle ilgili bilgi veren Öğr. Gör. Bacak, “Bu seneki gözlemlerde sakarmekeler ve karabaş martılar liderliği kimseye bırakmadı” diye konuştu. Sakarmekelerin sulak alanlarda en sık ve yüksek sayıda görülen kuş türü olduğunu söyleyen Öğr. Gör. Bacak, “Karabaş martılar da pek çok alanda fazla miktarda gözlemlenen birkaç tür arasında geldi” ifadelerini kullandı. Öğr. Gör. Bacak, “Bunlar dışında su kuşu dediğimizde ilk akla gelen ördekler arasında yer alan elmabaş, patka, yeşilbaş ve çamurcun türleri de az sayıda görülmedi” şeklinde konuştu. Bu sene soğuk bir kış yaşandığının vurgusunu yapan Öğr. Gör. Bacak, bazı nadir türleri görmenin de mümkün olduğunu söylerken telkuyruk türünün örneğini verdi. Öğr. Gör. Bacak, “Telkuyruk Türkiye’de oldukça nadir görülen türlerden birisidir” diyerek bu türün İğneada’da bulunan Erikli Gölü’nde gözlemlendiğini ifade etti. Popülasyonu tehlikede olan Sibirya Kazı ve Dikkuyruk türlerinin Büyükçekmece Gölü’nde gözlemlendiğini aktaran Öğr. Gör. Bacak, Edirne Meriç Deltası’nda da 15 bin civarı kuğuya rastlandığını sözlerine ekledi.
STK’lardan ve Gönüllü Kuş Gözlemcilerinden de Destek Aldık
Sayımların Marmara Bölgesi’nde Doğa Koruma ve Milli Parkları’ın 1.Bölge Müdürlüğü’nün sınırları içerisinde yapıldığını belirten Öğr. Gör. Bacak, “Sayımlarımızı İstanbul, Edirne, Kırklareli, Kocaeli ve Sakarya gibi sulak alanlarda gerçekleştirdik” dedi. Sayımları yaparken kullandıkları yöntemlerle ilgili bilgi veren Öğr. Gör. Bacak, sulak alanların tamamını kapsayacak ve çifte sayımı engelleyecek şekilde yerlerde gözlem yaptıklarını kaydetti. “Sayımları yaparken teleskop ve dürbün gibi araçlardan yararlanıyoruz” diyen Öğr. Gör. Bacak, bu çalışmaların hangi kurum ve kuruluşların işbirliği ile gerçekleştiği hakkında konuştu. Öğr. Gör. Bacak, bazı devlet kurumlarının desteğinin yanı sıra STK’lardan gönüllülerin ya da bu işe hevesli kuş gözlemcilerinin de katkılarıyla gözlemlerini sürdürdüklerini ifade etti. “İÜ Orman Fakültesi ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı 1.Bölge Müdürlüğü arasında yapılan protokol ile son 3 yıldır bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz” diye konuşan Öğr. Gör. Bacak, bu sayımların Avrupa ile birlikte Türkiye’de 1967 yılında başladığını söyledi. Öğr. Gör. Bacak, 1990 yılına kadar yapılan sayımların genel olarak yabancı kuş gözlemcileri tarafından gerçekleştirildiğini söylerken, zaman zaman 2 ya da 3 yılda bir yapılan çalışmaların 2002 yılından bu yana her yıl yapılmakta olduğunu belirterek sözlerini noktaladı.