“Sporda Tabuları Yıkmalıyız”

AJANS ÜNİVERSİTE-Devrim ÇIRPAN, Kasım BALTACI

Türk futboluna büyük hizmetleri bulunan deneyimli teknik direktör Ahmet Akcan ile eğitimin başarıdaki önemine, deneyimlerine ve yurtdışına gidiş ve yurtdışından geliş sürecine dair her şeyi konuştuk. Sorularımıza tüm içtenliğiyle cevap veren Akcan, Türk futboluna dair de önemli açıklamalarda bulundu.

Küçük bir beldede, şartların iyi olmadığı bir dönemde doğduğunu söyleyen Akcan, buna karşın yaşadığı beldede ileri görüşlü bir ortamın olduğunu belirtti.

Öğretmen okulundan mezun olan tecrübeli teknik adam sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Hacettepe Üniversitesi’nde Ekonomi Bölümü’ne kayıt yaptırdıktan sonra siyasi olaylardan dolayı okulu bıraktım. Ailemin Almanya’da olmasından dolayı orada spor bölümüne kayıt yaptırarak eğitimimi orada sürdürdüm.”

IMG_5399

“Jupp Derwall ile Çalışmak Büyük Bir Şanstı”

Eğitim gördüğü üniversitede Jupp Derwall’in iki defa derslerine konuk olarak geldiğini de anlatan Akcan, o dönemlerde Jupp Derwall ile aynı kasabada oturduklarını ve ortak tanıdıkları vasıtasıyla karşılaştıklarını belirtti. Türkiye’de tatilde olduğu dönemde, Galatasaray’ın yabancı dil bilen bir antrenör aradığı haberi duyduğunu belirten deneyimli isim şunları kaydetti:

“Galatasaray’ın tesisleri o dönem yeni yapılmıştı. Almanya’da aldığım eğitim gereği tesisler konusunda bir kıyaslama yapmak düşüncesiyle, Galatasaray tesislerine geldim. Galatasaray’ın yabancı dil bilen antrenör aradığını bildiğim için bu haberin doğru olup olmadığını sorduğumda, kısa bir süre sonra Jupp Derwall karşıma geldi. Jupp Derwall, bana Almanca bilen bir antrenör aradığını söyledi. Benimle ilgili Almanya’daki üniversite hocalarından bilgiler alan Jupp Derwall, hedeflerim ve futbolla ilgili düşüncelerim konusunda beenimle konuştu. sordu. Sonuç olarak, yaşadıklarım bir ütopyanın ötesindeydi. Ben 26 yaşında, Türkiye’nin en genç antrenörü sıfatıyla Galatasaray’a bir yıl diye göreve başladım ve otuz bir yıldır Türk futboluna hizmet ediyorum.”

Jupp Derwall ile çalışmanın kendisi için büyük şans olduğunu ifade eden Akcan, “Jupp Derwall genç yaşında II. Dünya Savaşına katılan birisi olarak çok ilginç anılarını benimle paylaşırdı. Örneğin, Jupp Derwall abisiyle birlikte esir kampına düştüğünü, esirlerle birlikte trenle Fransa’da bir maden ocağında çalıştırılmak üzere götürülürken abisiyle birlikte trenden atladığını anlattı. Bunun o dönem benim için büyük bir ders olduğunu düşündüm ve spor ile hayatın iç içe olduğunu anladım” diye konuştu.

“Futbol Benim Yaşamım”

Akcan, Galatasaray’da görev yaptığı dönemde ‘Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaki Neuchatel Xamax ve Şampiyonlar Ligi’ne ilk kez katıldığı sezon tarihi Manchester United zaferlerinin’ Türk futbolu açısından, unutulmaması gerektiğini ifade etti.

Ülkemizde Jupp Derwall, Mustafa Denizli, Karl Heinz Feldkamp, Sigi Held, Greame Souness, Rainer Holmann ve Hans Peter Briegel gibi önde gelen, yerli ve yabancı teknik direktörlerin yardımcı hocalığını üstlenen Akcan şunları söyledi:

“Yardımcı hocalığım dönemimde birçok işi kendim yapardım, her zaman bir teknik direktör gibi düşünüp o şekilde çalışırdım. Örneğin, yabancı teknik direktörler antreman sonrası tesislerde fazla zaman geçirmezlerdi, antrenmanı yaptırdıktan sonra giderdi. Bu yüzden birçok işi, planlamayı ve yapılması gerekenleri ben yapardım. Yine Beşiktaş dönemimde Feldkamp takımdan ayrıldıktan sonra benim teknik direktör olmam düşünülmüş ancak Galatasaraylı olduğum gerekçesiyle tepki görmek istemeyen kulüp, benim teknik direktör olmamı söyleyen Briegel’i teknik direktörlük görevine getirmişti.”

Türkiye’de şampiyon olan beş kulübün, dördünü çalıştırdığını kaydeden tecrübeli isim, “Bu benim için büyük bir onur. Kısacası, gençliğimdeki idealist ilkokul öğretmeni olarak, eğiticiliğimi tamamıyla futbol sektörüne uygulamaya çalışan idealist bir teknik adamım. Futbol dışında bir işim olmadı. Futbol benim yaşamım” şeklinde konuştu.

Eğiticilik konusunda da açıklamalarda bulunan Akcan, “Türkiye’de antrenörlük kurslarının açılmadığı dönemde, zamanın TFF Başkanı Şenes Erzik’in girişimleriyle Derwall, Türkiye Futbol Federasyonu’nda başdanışman olarak görev aldı. O dönem Derwall ile yaptığımız ortak çalışmalar sonucu antrenör eğitimin planlanması ve kursların açılması konusunda Türk futboluna önemli katkılarda bulunduk” dedi.

“Gençlere Her Zaman Güvendim ve Şans Verdim”

Çalıştığı her dönem genç futbolculara ve onların gelişimlerine büyük önem verdiğini söyleyen Türk futbolunun deneyimli ismi sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“2000 yılı Galatasaray’ın UEFA şampiyonluğu ve 2002 Türkiye Milli Takımının, dünya üçüncüsü olmasında, bizim 1992-1993 yılında Türk futbolunu düşünerek gençlere önem vermemizin büyük katkısı var. Çalıştığım her dönemde genç futbolculara güvendim ve onların gelişimlerine önem verdim. Mesela, Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazanan kadrosundaki oyuncuların büyük bir bölümüne onlar daha gençken A Takıma çıkma şansı tanıdım. Aynı zamanda dünya üçüncüsü olan milli takımın 16 tane oyuncusuna da hocalık yaptım.”

Son olarak altyapının ve futbolda eğitimin önemine değinen Akcan şunları kaydetti:

“Biz A takıma çıkan oyuncuların eksikleri varsa bunları öğreterek, tabuları yıkmalıyız. Ve bir futbolcudan, en yüksek verimi almak için çalışmalıyız. Örneğin, üniversiteyi bitirsek bile eğitimin devam ettiğini biliyoruz, aynı şekilde futbolda da eğitim devam ediyor. Futbolcuya her yaşta, eksiklerini gösterip öğretmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.

IMG_5411

IMG_5427