AJANS ÜNİVERSİTE- Neslihan KALKAN, Tuğçe AYÇİN, Yağmur Meltem ATİK
Edebiyatla sosyolojiyi aynı dinin farklı mezheplerine benzeten Yrd. Doç. Dr. Özgül, sosyolojinin 19.yy’da disiplin halini aldığını, edebiyatınsa insanlık tarihi kadar eski olduğunu aktardı. 19. ve 20.yy’da hem sosyolojinin hem de edebiyatın pozitif bir bilim olma uğraşı içerisinde olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özgül, “Bilim ile ilim farklıdır. Sosyoloji sadece akılla, edebiyatsa duygu, din ve vicdanla karışır” ifadelerine yer verdi. Edebiyatın pedagojik, didaktik ve ahlak sahibi etme gibi misyonlarının olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özgül, bilimin kendi değişkenlerinin olduğunu sözlerine ekledi.
Masalları Yetişkinlerden Aldık Çocuklara Verdik
Kırmızı Başlıklı Kız, Pamuk Prenses gibi masalların aslında yetişkinler için olduğunu, sonra ise bunun çocuklara uyarlandığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özgül, “Bu masalları yetişkinlerin elinden alınca bir boşluk oluştu” şeklinde konuştu.
Postmodernizmi doğu ve batı edebiyatı çerçevesinde değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Özgül, batının din, tarih bilinci, vatanseverlik gibi değerleri ayak bağı olarak gördüğünü ve bunlardan kurtulduğunu söyledi. Yrd. Doç Dr. Özgül sözlerine, “Batı daha sonra kaybettiğini geri kazanma gayretiyle postmodernizmi başlattı” diyerek devam etti.
Edebiyat Sosyolojinin Yöntemlerini Kullanıyor
Sosyoloji yokken onun yöntemlerini kendi atmosferi ve kendi özel şartları içinde edebiyatın kullandığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özgül, “Paris- Lyon treninin sefer saatlerini bulamıyorsanız Emile Zola’nın romanını açın. Zola bunu bir sosyal bilimci gibi kaydetmiştir.” dedi. Yrd. Doç. Dr. Özgül, edebiyatın bu sosyolojik yöntemleri farkında olmadan kullandığını belirtti.
“Sosyoloji Edebiyatın Nesi Olur” etkinliği, Yrd. Doç. Dr. Özgül’ün katılımcıların sorularını cevaplamasının ardından sona erdi.