Sinemada Özel Gruplar ve Ruhsal Travma Konuşuldu

AJANS ÜNİVERSİTE- Elif KARAKOÇ

Fotoğraf: Esra MUTLU

Başkanlığını Ali Kirkar’ın yaptığı oturumda,Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşen Coşkun, çocuk ve ergen ruh sağlığı hakkında konuştu.

DSC_0444
Prof. Dr. Ayşen Coşkun

Ruhsal travmayı tanımlayan Prof. Dr. Coşkun, zorlu yaşam olaylarının ruhsaltravma vakaları ile karıştırılmaması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de çocukların ruhsal travmaları üzerine odaklanılmasının “1999 Marmara Depremi” sonrasında olduğunu belirten Prof. Dr. Coşkun, “ Toplum olarak travmatik olayları halı altına süpürüyoruz, yok sayıyor ve görmüyoruz. Bunun sonucunda ise çocuklar, onarılmayan yetişkinler haline geliyor” dedi.

Çocuklar Kendi Travmalarını Yaratıyor

Sinemadan “Babam ve Oğlum” filmi örneğini sunan Prof. Dr. Coşkun, çocukların yaşadığı travmaların sosyal çevrelerinden destek görmediği takdirde büyük sonuçlara yol açacağını söyledi. Çocukların yaşadıkları travmaların davranışsal belirtilerinin kaçınma, bölünme ve hayallere sığınarak kendi travmalarını yaratmak olduğunu aktaran Prof. Dr. Coşkun, “Travmalarda bilişsel olarak zarar gören çocuklar, kendilerine verilen zararı mantıklı bir nedene oturtamayınca, kendilerini suçlamaya başlarlar ve yaşadıkları travmaların boyutları büyür. Bu durumda çocukların yaşadıkları travmaları halı altına süpürmek yerine mevcut yasalar değiştirilmeli” diye konuştu.

DSC_0475
Psk. Şule Öncü

Evlilik ve travma konusunda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu ve Sinema Terapisi konusunda uzman Psikolog Şule Öncü, “Gözlerimi de Al” filmi örneğiyle evlilik içinde yaşanan travmalar çerçevesinde aile içi şiddet döngüsünü anlattı. “Erkek,pasif olan kadının aksine aile içinde aktif olan taraftır” diyen Psk. Öncü, yaşamı boyunca içindeki kadını bastırmış olan erkeğin, karşısında isyan eden bir kadın gördüğünde ise şiddete başvurmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

DSC_0481
Hande Öğüt

“Sinemada Kadın Olmak Başlı Başına Bir Travmadır”

İÜ mezunu yazar, eleştirmen ve editör Hande Öğüt, kadın olmak ve ruhsal travma hakkındaki konuşmasında tecavüz konusuna vurgu yaptı. Sinemada kadın olmanın başlı başına bir travmanedeni olduğunu, filmlerde kadınların öteki, hassas, histerik, iffetli, namussuz gibi tanımlara hapsedildiğini belirtti. Bu anlamda sinemanın eril beklentileri karşıladığının altını çizen Öğüt, sinemada egemen erkek bakışının bulunduğunu söyledi. Pornografik ve tecavüz içerikli filmlerin erkek şiddetini normalleştirdiğini belirten Öğüt, “Filmlerde tecavüze uğrayan kadınların kimliği yoktur. Yaşadıkları şiddette kadınlar hariç herkes söz sahibidir. Kadınların özne olarak bir faallikleri yoktur” şeklinde konuştu.

DSC_0491
Doç. Dr. Gamze Özçürümez

Oturumun son konuşmacısı olan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gamze Özçürümez, İngiliz yazar Shakespeare’in eseri “Venedik Taciri” örneğiyle gerçekleştirdiği sunumunda, ırklar üzerinden yapılan ötekileştirme ve yabancılaştırma hakkında konuştu. Yaşamda öteki olma zorunluluğuna dikkat çeken Doç. Dr. Özçürümez, ırklar arasındaki ötekileştirme sonucu doğan çatışmaların önlenmesi için ön yargılardan sıyrılmak gerektiğini söyledi. Toplumdaki ötekileştirme sarmalının yok edilmesi için “ötekinden” uzak durulmaması gerektiğini belirten Doç. Dr. Özçürümez, “Travma sarmalındaki körleşmenin giderilmesi için insanların yabancılaşmasını giderecek çalışmalar yapılmalı” dedi.

DSC_0451
DSC_0457