Sinemada Aile ve Ruhsal Travma Oturumu Gerçekleştirildi

AJANS ÜNİVERSİTE- Efe GUGUOĞLU – Gizem ÖZTÜRK

Doç. Dr. Ayhan Eğrilmez’in oturum başkanlığında geçen sunuma Murat Tırpan, Burak Kaplan, Doç. Dr. Defne Tüzün ve Dr. Gamze Erzin katıldı.

Doç. Dr. Eğrilmez ilk sözü kendi alarak Ingmar Bergman’ın 1978 yapımı Güz Sonatı adlı filmi üzerinden travmatize edici anne konusunu anlattı. Güz Sonatı filminde yedi yıldır görüşmeyen, işine düşkün piyanist bir anne ve ihmal ettiği kızının arasındaki hesaplaşma ele alınıyor.

_DSC0009 - Kopya

Doç. Dr. Eğrilmez, “Sunulamayan annelik aslında bir önceki kuşaktan alınamayan anneliktir zaten anneliğin veya kadınlığın zor tarafı budur. Ne kadar sevildiyseniz o kadar sevgi ve şefkat sunma olanağınız vardır. Dolayısıyla travmatize edici anne travmatize edilmiş annedir aslında ve bu insan yaşantısında trajik bir durumdur” dedi.

“Sinema Melankoliği Seviyor”                       

Krzysztof Kieślowski’nin yönettiği Blue filminden kesitler veren Murat Tırpan filmde, kaza sonucu kızını ve kocasını kaybetmiş bir kadının yaşama mücadelesi anlattığını ifade etti.

Tırpan, birçok filmde çocuk kaybının değişik boyutları ile ele alındığından ve bu duruma farklı çözüm yollarının getirildiğinden bahsetti. Yas ile melankoli arasındaki farkı Freud’un makalesi üzerinden açıklayan Tırpan, “Sinema melankoliği seviyor ve çocuk kaybı temsillerini konu aldığında daha melankolik karakterlerin peşine gidiyor” diye konuştu.

_DSC0013

Doç. Dr. Defne Tüzün, travmatize eden baba ve konuşulmayan travmalar üzerine Exotica adlı 1994 yapımı filmi örnek göstererek aile içi travmanın diğer bir parçası olan baba figürü üzerinde durdu.

_DSC0026

Dr. Erzin, kardeşler arasında yaşanan travmaları konu alarak, iki zıt karakterli kız kardeşin aralarındaki bağının anlatıldığı Kusursuzlar filmi üzerine konuştu. Ramin Matin’in ikinci uzun metrajlı filmi olarak bilinen Kusursuzlar, kardeşler arasındaki ani duygu patlamaları ve bitmeyen bir rekabeti konu alıyor.

_DSC0036