AJANS ÜNİVERSİTE- Burcu BALKAN
Antikalar, ünlü bir kişiye ya da belli bir tarihsel döneme ait olabilirler. İyi korunmuş eşyalar da zamanla antika değeri kazanabilirler. Bazı insanlar yalnızca güzel buldukları, bazıları ise sonradan değerleneceğini bildikleri şeylerin koleksiyonlarını oluştururlar. Aradan uzun zamanın geçmesiyle bu koleksiyonların parçaları birer antika özelliği kazanır.
Horhor Antikacılar Çarşısı’nın emektar esnaflarından altın varak ustası Veysel Yılmaz, antikaların değerinin, yapıldıkları döneme ve yere göre değiştiğini vurguladı, bu bağlamda şunları söyledi: “Eski eşya ile antikayı birbirinden ayırmak lazım. İnsanlar, ellerindeki 30-40 senelik eşyayı antika zannedip satmaya çalışıyorlar. Eşyanın kaç yıllık olduğu bazı teknolojik imkânlarla tespit edilebileceği gibi, yaşanmışlık ve görsellik sayesinde de anlaşılabilir. Bunun için de elbette ki görsel sanatları bilmek lazım. Belli bir kesim antikanın ne olduğunu biliyor, antikadan anlıyor ve ona göre hareket ediyor” diye konuştu.
Çarşının bir diğer esnafı, 62 yaşındaki Alman antikacı Walter Koch, 20 yıldır Türk bir kadınla evli ve eşinin de baba mesleği olan antikacılığı, Aksaray Horhor’da bulunan çarşıda devam ettiriyor. Antikaların, yapıldıkları yer ve zamana göre adlandırılabildiklerini söyleyen Koch, “Antikalar eskiden çok ucuzdu. Bu tarz eşyaları sadece gayrimüslimler kullanırlardı. Türkler eşyalarının değerini bilmezlerdi. Ellerindeki eşyaların değerini bilmeyip bunları yıllarca mandal karşılığında eskiciye satanların hikâyelerine defalarca şahit olduk. İnsanlar, sahip oldukları sanat eserlerinin ve antikaların değerlerinin farkında değiller” şeklinde konuştu.
“Ait Oldukları Topraklara Getirdim”
Koch, dünyanın dört bir yanından topladığı Osmanlı kurşun askerlerini topluyor ve dükkânında sergiliyor. Dünyanın birçok ülkesinden topladığı padişahlardan vezirlere, yeniçerilere, topçulara kadar sarayın ve ordunun her kademesinden örneklerin her biri ince işçilik eseri.
Koch, askerleri nasıl topladığını şöyle anlatıyor: “Benim bir bacanağım var. O da Fransız ve İngiliz kurşun askerlerini topluyor. Bu kurşun askerler, Almanya ve İngiltere’de çok rağbet görüyor. Bacanağımın şu an 5 bin Fransız askeri var. Ona sordum, ‘Osmanlı ordusundan olan askerler de var mı?’ diye. O da zaman zaman, nadiren de olsa bu kurşun askerlerin eline geçtiğini söyledi. Bu kurşun askerleri benim için toplamasını istedim. Çünkü onlar bu topraklara aitti. Türklerin, ‘Taş yerinde ağırdır.’ diye bir atasözü vardır. Ben de bu atasözüne uyarak onları ait oldukları yere getirdim. Osmanlı’yı burada yaşatmak istedim. Avrupa’da Osmanlı’ya ait bir tablo bulsam onu da alıp buraya getiririm.”
100 Yıllık Askerler Var
Farklı yerlerden farklı kurşun askerleri topladığını ifade eden Koch, “Bazen 20 parça buluyorum, bazen 50 parça. Bazen gittiğimiz ülkelerde buluyoruz, kimi zaman da internet üzerinden temin ediyoruz. Bu şekilde 6 yıldır toplaya toplaya 500 askerlik bir Osmanlı ordusu kurdum. İnsanların çoğu bunları incelediklerinde, kurşun askerlerin yeni yapılmış olduklarını sanıyorlar; ancak öyle değil. Kimileri 50 yıllık, kimileri de 100 yıllık eserler. Yapımları da oldukça zor. Küçücük fırça ile renklendiriliyorlar. Yani bunları yapmak ince işçilik istiyor.” dedi.
Kurşun askerlere bireysel müşteriler kadar kurumlar da ilgi gösteriyor. Askerlerin varlığından haberdar olan bazı okullar ve belediyeler, Walter Koch’un kapısını çalmış. Koch, bu durumdan mutlu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bunlar tarihî değerler. Osmanlı değerleri ve burada yaşayan insanlar da bunlardan haberdar olmalılar. Okulların ve belediyelerin de bunlarla ilgilenmeleri çok güzel. Binaların girişlerine vitrin yapıp içinde sergilemeyi düşünüyorlar. Konu ile ilgili görüşme hâlindeyiz. Ünlülerden de ilgi gösterenler ve satın alanlar var. Mesela en son Ozan Güven benden 45 tane yeniçeri aldı.”