AJANS ÜNİVERSİTE- Efe SÖNMEZ
Fotoğraflar: Seray YALÇIN
“Babamla aynı sahnede olmak, benim için güzel bir duygu. Küçüklüğümden beri babamın söylediği napoliten(İtalyan opera tarzı) şarkıları ezbere bilirim. Bu parçalara piyanomla hep eşlik etmek istemişimdir zaten.” Bu sözler, birçok konserde babasıyla aynı sahneyi paylaşan 25 yaşındaki genç piyanist Sıla İlyasoğulları’na ait.
Ailesinin teşvikiyle 7 yaşında sanat yaşamına başlayan İlyasoğulları, ilk yıllarında şarkı söylemeye hevesli olsa da zaman içinde piyanoya olan tutkusuna yenik düştü. Polonyalı piyanist Halina Andrejewska’yla başladığı piyano derslerine, Emre Şen ve Prof. Dr. Kamerhan Turan ile devam etti. Bu süreçte en büyük desteği tenor olan babası Şakir İlyasoğulları ve müzik öğretmeni olan annesi Türkan İlyasoğulları verdi.
Sıla İlyasoğulları, piyanoya olan ilgisini şu sözlerle dile getiriyor: “Piyanoya karşı çok hırslıydım. Yıllar içerisinde bu enstrümanın renkli dünyası, piyano çalmayı benim için bir tutkuya dönüştürmüştü…”
Hem Akademisyen Hem Sanatçı
İÜ Akademik Yılı Açılış Töreni’nde babasıyla aynı sahnede dinleyici karşısına çıkan İlyasoğulları, Bilkent Üniversitesi’ne bağlı Müzik Hazırlık Okulu’nda başladığı eğitim hayatını, yüksek lisansını yapmış olarak Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’nde tamamladı. Türkiye’den İdil Biret, Emre Şen ve Kamerhan Turan’ı, yurt dışından ise Krystian Zimerman’ı örnek alan genç piyanist, gelecekte doktora yapıp akademisyenliğe adım atmanın yanı sıra aktif sanat hayatına da devam ederek hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir eğitimci olmak istiyor.
Sanat Yaşamına Babası Öncülük Etti
Piyanist Sıla İlyasoğulları, sanat yaşamına başlamasında babasının rolüne işaret ediyor: “Babamla aynı sahnede olmak benim için güzel bir duygu. Küçüklüğümden beri babamın söylediği napoliten şarkıları ezbere bilirim. Bu parçalara piyanomla hep eşlik etmek istemişimdir zaten. Şan eşliği benim için özel bir alan. Şarkı söyleyen birine eşlik etmeyi çok seviyorum.” Anne ve babasının kendisini sanata teşvik ettiklerini ifade eden İlyasoğulları, “Ben zaten sanatçı olmak için doğmuş bir çocuktum. Benim için fazla bir şey yapmaya gerek yoktu.” diyor. İlyasoğulları, 2008 yılında Viyana Büyükelçiliği’nde Kamerhan Turan ile verdiği, büyük bir heyecanla bahsettiği konseri ise unutamadığı bir anısı olarak tanımlıyor.
“Bu İşi Yapmak İsteyenler Ciddiye Almalı”
Genç piyanistin, 73 yaşındaki tenor babası Şakir İlyasoğulları, 1996’dan beri sanatla uğraşıyor. Klasik müzik eğitimi almaya karar veren bireylerin, çok çalışmayı ve sıkı disiplini göze almaları gerektiğini belirten İlyasoğulları, klasik müzik eğitiminin ne kadar ciddiye alınırsa o kadar başarılı olunacağını vurguluyor. “Hayatlarındaki pek çok şeyden, küçük yaşlardan itibaren feragat etmek gerektiğini unutmamalılar” diyen baba İlyasoğulları, bunun karşılığında elde edilen mesleğin de hiçbir zaman “çok fazla para kazandırmadığını” vurguluyor.
Şakir İlyasoğulları, klasik müziğin tarihten beri Türk kültürüne uzak kaldığını ve bu nedenle Avrupa’daki kadar benimsenemeyeceğine dikkat çekerek, klasik müziğin Türkiye’de gelişiminin, kişisel çabalar haricinde daha fazla destekle sağlanabileceğini görüşünde. “Son zamanlarda ilginin ve sanata karşı farkındalığın arttığını görmek sevindirici” ifadesini kullanan İlyasoğulları, bazı kesimlerin klasik müzik dinlemeyi ya da operaya gitmeyi alışkanlık hâline getirdiğini kaydediyor.