AJANS ÜNİVERSİTE- Efe SÖNMEZ
İÜ Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü’ndeki eğitimini yarıda bırakarak özel bir radyoda işe başlayan Ayça Şen; romanları, resim sergisi, müzik albümü ve radyo programları ile kendi deyimiyle “altın bilezik dalında ödül almayı” başaran ve hayallerini gerçekleştiren bir radyocu.
Ayça Şen, radyoculuğu ile olduğu kadar müzik, resim ve edebiyat alanındaki çalışmalarıyla da tanınan bir sanatçı. “Saatçi Bayırı”, “Hırs ve Ceza”, “Hayalet Ağrı” adlı romanları yazan ve kitaplarıyla büyük beğeni toplayan Şen, “ölmeden önce yapması gerekenler” arasında saydığı tek müzik albümü olan “Astronot”u çıkardı. Kısa süre önce de “Badalaris” adlı kişisel resim sergisini açtı. Aldığı şan eğitimini yarıda bırakarak radyocu olma hayallerinin peşinden giden “Ayça Şen Başkan”, radyoya başlama hikâyesini, “Radyoya başlayışım, yazılı bir metin oynar gibi oldu. Hayatımın ve kişiliğimin yapısı diyebilirim.” sözleriyle özetliyor.
“Yarı Deliydim, Daha Sonra Kendimi Dizginledim”
İletim gazetesinin sorularını yanıtlayan Şen, iyi bir radyocuda bulunması gereken özellikleri, samimiyet ve kendini ifade etmekten çekinmemek olarak sıralıyor ve her insanın eşsiz olduğunu söylüyor. Şen, ilk defa mikrofon başına geçtiğindeki hislerini şöyle anlatıyor: “Çok rahattım. Sosyal hayatta nasılsam öyleydim. Galiba biraz da yarı deliydim. Yıllar geçtikçe deliliğimi dizginleyip ifade özgürlüğünü aldım, şuursuz delikanlı damarımı terbiye ettim.”
Eskiden “her evden bir radyocu çıktığını” ifade eden Şen, işin içine para girince sektörde sadece işini iyi yapan radyocuların kaldığını söylüyor. Ardından radyoculuğun kendisine çok şeyler kazandırdığı gibi çok şeyler kaybettirdiğini, radyoyu tercih ettiği için resim yapmaya daha az vakit harcadığını belirterek, “Taş yerinde ağırdır. Bir yere emek verip orayla birlikte büyümek gerekir. Kurallarınız olmalı. Kurallarınızı koyabilmek için mesleği ve kendinizi, o yerde iyi tanımalı ve kararlı olmasınız; yoksa çok sıkıcı zamanlar yaşanıyor” diyor.
“Yazarlığımı Daha Başarılı Buluyorum”
Mesleğe başlarken kendisine nihai bir hedef koymadığını anlatan Şen, farklı sanat dallarında tanınmasına radyonun da büyük katkıda bulunduğunu vurguluyor. “Ben bütün hayatımı radyoya göre kurdum. Çünkü radyo ile birlikte büyüdüm, kendimi konuşa konuşa buldum. Radyo candır.” diyor, yazarlığını ve radyoculuğunu şöyle karşılaştırıyor:
“Yazarlığımı daha başarılı buluyorum. Radyoda düşünmeden konuşuyorum ve konuştuklarıma müdahale edemiyorum. Fakat yazdıklarıma müdahale edebiliyorum. Yazdıklarımı süslüyorum, temizliyorum; yazdıklarım üzerine düşünüyorum. Yani yazarlığa daha fazla zaman harcıyorum.”
Ayça Şen Kimdir?
14 Temmuz 1972’de Trabzon’da dünyaya gelen Ayça Şen, çocukluk yaşlarında İstanbul Çocuk Korosu’nda müzikle, annesinin vitray atölyesinde de resimle ilgilendi. 1991 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’ne ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Yarı Zamanlı Şan Bölümü’ne girdi. Ancak radyonun cazibesine kapıldı, eğitim hayatını yarıda bırakarak mesleğe başladı. Mizah içerikli radyo programlarıyla dikkat çeken Ayça Şen, bugüne kadar 3 roman yazdı, müzik albümü çıkardı ve kişisel resim sergisi açtı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan Şen, kendisine zaman zaman lakaplar da takıyor. “Ayça Şen Başkan” da bunlardan biri… Şu an özel bir radyoda program yapıyor.