Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu Anma Günü Düzenlendi

AJANS ÜNİVERSİTE – Kıymet DAĞDELEN – Selin ŞAHİN

FOTOĞRAF: Gözde TEKİN

 

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Avrasya Enstitüsü’nde düzenlenen “Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nu Anma Günü”,  26 Mart 2014’te gerçekleştirildi

 

Hazırlanan bu programa konuşmacı olarak İÜ Avrasya Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Bekir Günay, İÜ Tarih Bölüm Başkanı Emekli Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Saray, İÜ Tarih Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Donuk, Ege Üniversitesi Tarih Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncer Baykara programa katıldı.

Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun ölümünün 31.yılında yapılan bu anma gününde ilk konuşmacı olarak Doç. Dr. Bekir Günay, ”Hocamız ilmi yayınlarıyla el kitabı olarak ışık tutma özelliğini korumaktadır. İlmi çalışmalarını yanında Türk milliyetçiliğine sahip çıkan, onları yönlendiren çalışmaları da vardır.’Türk İnsan Sentezi’ bunlardan biridir” dedi.

 

DSC_0207

 

 

İkinci konuşmacı olarak kürsüye çıkan Prof. Dr. Saray, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu, akademik hayatı boyunca Prof. Dr. Kafesoğlu ile aynı odayı paylaştıklarını belirtti. Prof. Dr. Kafesoğlu’nu anlamak için onun yazdığı eserleri okumanın ve yaşamın gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Saray, “Türk milli kültürü” adlı eseri iyi okunmanın gerektiğini ifade etti. İbrahim Kafesoğlu’na çok değer verdiğini söyleyen Prof. Dr. Saray,”Üç babam bu hayatta. Birincisi beni bu hayatta yetiştiren babam, ikincisi kayınpederim, üçüncüsü ise Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu.”

 

Üçüncü konuşmacı olarak İÜ Tarih Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Donuk, “Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun ilmi kitaplarının 35. Baskısını yapabilmesi onun üniversitelerde ders kitabı olarak okutulması, o yazarın başarısını gözler önüne sermektedir” sözlerine ekledi.

 

Prof. Dr. Kemal Eraslan, İbrahim Kafesoğlu ile ilgili yaptığı konuşmasında, “Ben hocanın talebesi olmadım ama eserleriyle belki onun talebesinden daha çok talebesi oldum.Çok şey öğrendim ondan. Hocam da hem insani meziyetler hem de ilmi meziyetler vardı. Hocam Aydınlar Ocağı’nın başkanlığının yürüttüğü dönemde biz de ocağın mensupları olarak yakından tanıyorduk. Hocam ciddiydi ama kaba değildi. Neşeliydi fakat laubali değildi. Az konuşur çok şey söyler, söylediği her şeyi ilmin ve aklın prensiplerine uydururdu. Yani gerçekti bir insandı. “ diye konuştu. Hocanın en önemli yanının kültür tarihçiliği olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eraslan, sözlerine şöyle devam etti: “Kültür tarihçiliği siyaset tarihçiliği gibi değil. Devletin bilgilerini arka arkaya sıralamak değil, toplumun sosyal yapısını, geçmişini, geleceğini ortaya koymaktır. Bu kolay bir iş değildir. Hocamızı anarken asıl bu yönüyle değerlendirmek gerekir.”