AJANS ÜNİVERSİTE- Burcu MELTEM- İlter COŞKUN
FOTOĞRAF-Devrim ÇIRPAN-İlter COŞKUN
Gün boyunca katılımın yoğun olduğu konferansta üç oturum gerçekleştirildi. Bu oturumlarda Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinin felsefe ve siyaset bilimi bölümlerinden yedi öğretim görevlisi söz aldı. Konferansın oturumları arasında Ludwig Wittgenstein’ın savaşta sağ kolunu kaybetmiş ağabeyi, piyanist Paul Wittgenstein için Maurice Ravel’ın bestelediği sol el için piyano konçertosu katılımcılara dinletildi.
Konferansın açılışını gerçekleştiren İÜ Felsefe Bölümü Araştırma Görevlisi Halit Çelikyön daha çok mantık, dil, epistemoloji ve ontoloji hakkındaki çalışmalarıyla tanınan Ludwig Wittgenstein’ın düşüncelerinin, politika bağlamında ele alınacak olmasından duyduğu heyecanı dile getirerek, konferans kapsamında yapılacak olan tartışmaların eşine az rastlanır bir türden olacağına dikkat çekti.
Anti-Liberalist Bir Yorum
Çelikyön’ün ardından sözü alan birinci oturumun başkanı, İÜ Felsefe Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Uğur Ekren 10 Ekim’de Ankara’da yaşanan bomba saldırısına ilişkin üzüntülerini dile getirdi ve oturumun ilk konuşmasını gerçekleştirmek üzere sözü İÜ Felsefe Bölümü başkanı Prof. Dr. Cengiz Çakmak’a verdi.
Çakmak da sözlerine ülkemizin içinden geçtiği çalkantılı siyasi döneme ve yaşanan saldırılara işaret ederek başladı. Eski Yunan toplumunda felsefenin, şehrin -eski Yunancasıyla, polis. Günümüz Türkçesindeki “politika” kelimesi, bu kelimeden türemiştir- gündelik yaşamının bir parçası olarak ortaya çıktığını ve şehir yönetimi ile insanların yaşayış biçimlerini sorgulayan bir etkinlik ifade ettiğini hatırlatan Çakmak, günümüzde de felsefe ve siyasetin bir arada yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti. Çakmak, bu bağlamda, toplumun büyük sarsıntılar yaşadığı bu dönemde felsefenin de sesi çıkmazsa, kurtuluşun olamayacağını ve ayrıca toplumdaki güç odaklarının dili kullanarak bazı ahlaki veya siyasi görüşleri tartışılmaz bir hale getirdiğini ve böylece kendi otoritelerini pekiştirdiklerini belirtti. Wittgenstein’a göre, politik yargının toplumdaki bir adaletsizliği ve çatışmayı ifade eden bir yargı türü olduğunu belirten Çakmak, adaletin ise her zaman “gelecek olan” olduğu yorumunda bulundu.
Çakmak’ın yanı sıra Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nami Başer’in “Meta-for olarak Politika” başlıklı bir konuşma yaptığı ilk oturumda, Wittgenstein’ın dil oyunları ve aile benzerlikleri gibi kendine has felsefi kavramlarıyla birlikte onun politik yargı, toplumsal uzlaşım ve çatışma, siyaset ve ahlak bilimleri ile adalet konusundaki görüşleri tartışıldı. Konuşmalar çerçevesinde Wittgenstein’ın Tractatus Logico-Philosophicus adlı ilk eserinden birtakım bölümler yine gündeme gelen unsurlardandı. İlk oturumda anti-liberalist bir Wittgenstein resmi çizilerek, Avusturyalı filozofun Anglo-Sakson felsefe geleneğine uygun yorumlarına karşı çıkıldı.
Politik Dil Oyunlarında Bağlam
Öğleden sonra başlayan ikinci oturuma başkanlık eden İÜ Felsefe Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Günenç, sözü ilk olarak Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Utku’ya verdi.
Utku konuşmasına Wittgenstein’ın tasarımsal bir dil ve dünya görüşünü benimseyen ilk dönem felsefesine değinerek başladı. Filozofun çok çeşitli ve çelişik gözüken politik ve felsefi görüşleri kabul ettiğini vurgulayan Utku, “Hangi Wittgenstein?” sorusunu gündeme getirerek Wittgenstein’ın nasıl yorumlanması gerektiği sorusunu masaya yatırdı. Utku, çoğulcu bir hakikat anlayışını benimseyen Wittgenstein’a göre, toplumsal uzlaşımın ancak dil oyunları düşüncesinin temelinde yatan yaşam biçimi kavramı doğrultusunda, gündelik yaşam çerçevesinde gerçekleşebileceğini savundu.
İkinci oturumda Ali Utku’nun yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan Göçmen ve Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Doğan İnce de söz aldı. Bu oturumda Wittgenstein felsefesinin, Hegel’in diyalektiği ile post-modern ve post-yapısalcı felsefe açısından değerlendirilmesinin yanı sıra Wittgenstein’ın özgürlük ve kötülük kavramları ile ahlaki eğitim olarak estetik düşüncesi de ele alınan meseleler arasındaydı.
Üçüncü ve son oturuma İstanbul Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Güneş Koç başkanlık yaptı. Koç, felsefe tarihinde önemli bir yeri bulunan ve Wittgenstein’dan etkilenen Viyana Okulu hakkında kısaca bilgi verdikten sonra sözü İÜ Siyaset Bilimi Bölümü’nden Ateş Uslu’ya devretti.
Uslu, Wittgenstein’ın doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği 19-20.yy Viyana’sının toplumsal ve politik koşulları ile dönemin edebi, sanatsal ve mimari eğilimlerini anlattı. Toplantının son konuşmasını İÜ Felsefe Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Ertan Kardeş gerçekleştirdi. Aynı zamanda konferansın organizatörü de olan Kardeş, konuşmasında 1. Dünya Savaşı’na katılan ve ilk eseri olan Tractatus’u cephede kaleme alan Wittgenstein’ın felsefi görüşleri ile filozofun not defterlerinden, günlüklerinden, mektuplarından öğrendiğimiz özellikle de savaşla ilgili kişisel deneyimleri arasında bağlantı kurmaya çalıştı. Kardeş de ilk oturumda elde edilen sonuçlara benzer şekilde liberal ve Anglo-Sakson Wittgenstein yorumlarına eleştirel bir bakış açısı getirdi. Oturum soru-cevap kısmıyla son buldu.
İÜ Felsefe Bölümü’nün etkinlikleri ayda bir gerçekleşen İstanbul Felsefe Konuşmaları, bölüm içi seminerler ve yılda iki kez düzenlenen öğrenci kongreleriyle sürecek. Bölümün bir sonraki etkinliği, 17 Kasım’da İÜ Edebiyat Fakültesi Kurul Odası’nda, saat 11.00 – 13.00 arasında gerçekleşecek olan ve Mehmet Günenç ile Ertan Kardeş’in konuşmacı olarak katılacağı “Modern Zamanlarda Otorite(sizlik)” isimli konferans olacak.