Pet Su Şişeleri Kısır mı Bırakıyor?

AJANS ÜNİVERSİTE- Alparslan ÇAKIR

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Feridun Aksu ile İÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Halk Sağlığı Uzmanı ve Öğr. Gör.Halis Çetin Demircan pet su şişelerinin insan sağlığına etkileri ve kısır bırakma ihtimalleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“Östrojeni Meydana Getiriyor”

Prof. Dr. Mehmet Feridun Aksu fabrika atıklarının, pet su şişelerinden östrojen denen zararlı bir maddeyi ortaya çıkarttığını belirterek, östrojenin hormonlar yoluyla erkeklere geçtiğini ifade etti. Östrojenin kadınlara büyük bir etkisinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Aksu 2002’de kanıtlanan bir araştırmaya değindi. Bu araştırmaya göre östrojenin erkek sperminin sayısını ve hareketini azalttığını ve teratojen (kötü kitle spermler) oluşmasına sebep olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Aksu, “Bu doğrudan doğruya dünya çapında bir olay. Çözülmesi gereken büyük bir sorun. Türkiye bunu Kyoto’da imzaladı. Ancak Amerika’nın da imzalaması lazım” şeklinde konuştu.

DSC_0044

“Kısırlığa Sebep Olabiliyor”

Erkek sperm sayısının 40 milyonun üzerinde olmasının 40-50 yıl önce normal kabul edildiğinin altını çizenProf. Dr. Aksu “Bu sayı 20 yıl sonra 20 milyona, ondan 20 yıl sonra da 10 milyona indi. Erkekler kirli maddelerden önemli ölçülerde etkileniyor. Kadının vücudundaki östrojen kötü değil ama östrojenin kötü davrananları ya da yanlış yerde kullanılanları da var. O zaman çevre kirliliğinden dolayı bu hadise ortaya çıkıyor ve kısırlığa sebebiyet verebiliyor” dedi.

“Numaralı Pet Su Şişeleri Kullanılmamalı”

Damacanaların yıkandığından emin olmadığını anlatan Prof. Dr.Aksu suların önceleri 15-20 litrelik damacanayla değil, şişelerle satıldığını aktardı. “Şişenin içinde silikon ve silisyum var, insan sağlığına hiçbir etkisi yok. Bu yüzden hiçbir kirli maddeyi dışarıya yaymaz ama pet su şişelerinin yayma ihtimali var” hatırlatmasını yapan Prof. Dr. Aksu numaralı pet su şişelerinin kullanılmaması ve sanayide kullanılan maddelerin kesinlikle yemeklere konulmaması uyarısında bulundu.

“Musluk Suları Kullanılabilir”

Mikrobiyolojik çalışmalarda kontrollerin yapılması gerektiğinin önemine işaret eden Prof. Dr.Aksu, “Musluk suları klor içerdiği için mikrobiyolojik açıdan rahatlıkla kullanılabilir” açıklamasında bulundu.

Damacanalardaki suların özensiz çalışan işçiler yüzünden kirlendiğinden bahseden Öğr. Gör. Demircan, damacanaların kapaklarıkapandığında bütün pislikler damacananın içindeki suya dökülüyor. Dolayısıylasu mikroplanıyor” diye yakındı.

“Sularla İlgili Çalışmalar Çok Az”

Suların tüketimi hakkında birçok makale yazan Öğr. Gör. Halis Çetin Demircan sularla ilgili çalışmaların çok az olduğu bilgisini vererek, halk sağlığı alanındagenelde mikrobiyolojik ve kimyasal kirlilik üzerine çalışmalar yaptıklarını vurguladı. Pet su şişelerinin yapısında bulunan kimyasallardan kaynaklanan çalışmalara atıfta bulunan Öğr. Gör. Demircan bu şişelerin içinde beklemiş sularda ne tür kimyasalların oluştuğunun ve bu kimyasalların hangi sağlık sorunlarına neden olduğunun araştırılmasını istedi.

DSC_0104

“İstanbul’un Özel Kaynak Suları Riskli”

İstanbul’un özel kaynak sularını değerlendiren Öğr. Gör. Demircan bu suların kuyu sularından çekildiğinin söylendiğini ancak onların da kirli olduğunu söyledi. “Bu konuda yaptığımız tüm çalışmalar bu yönde. Kuyu suları mikroplu olarak da satılabiliyor. 10-15 yıl önce Niksar’da özel kaynak sularında ağır metal çıkmıştı ve o suların satışıyasaklanmıştı” ifadelerini kullandı. Demircan, “Bu kaynak suları nereden geliyor, ne tür işlemlere tabi tutuluyor?” diye sordu.

“Pet Su Şişelerine Kimyasal Analiz Yapılmalı”

Suların muhafazası, özellikle yazın güneşte beklemesi, taşınması ya da stoklanmasının önemine değinen Demircan,pet su şişelerinin kısır bırakma ihtimalini ilk defa duyduğunu ifade etti. “Türkiye’de bu konuyla ilgili bir çalışma görmedim,yabancı ülkelerde olabilir” diyen Demircanbiyofizikçilerin ve biyokimyacıların bu konuda araştırma yapması gerektiğini ifade etti.Demircan, “Pet su şişeleri bir yerde bekletip kimyasal analize tabi tutulmalı. Daha sonra ilk ve son halleri karşılaştırılmalı. Son olarak suyun içindeki kimyasal maddelerin insan sağlığına etkileri araştırılmalı” diyerek sözlerini bitirdi.