Ötekilik, Yeni Bir Anlamlandırma Sürecidir

AJANS ÜNİVERSİTE-Aylin OYMAK

Richard KEARNEY
Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar
Ötekiliği Yorumlamak
Özgün adı:Strangers, Gods and Monsters

Neden ötekiler, düşmanlar, canavarlar farklı anlatımlarla ya da farklı isimlerle yeniden oluşturuluyor? Edebiyat metinleri yazıldığı dönemden ve dönemin toplumundan etkilenerek yazıldığına göre, insanlık neden hep bir başkasını ‘öteki’ olarak görme gereği duymuştur? Bunu yapmaya iten şey tam olarak nedir? İşte tüm bu soruları Richard Kearney, Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar – Ötekiliği Yorumlamak adlı kitabında irdeleyip mitlerden, çeşitli edebiyat metinlerinden ve hatta yakın geçmişteki 11 Eylül terör saldırılarına varan geniş bir örnekleme yelpazesinde ele alıyor ve günümüzde kimleri neden ötekileştirdiğimizi de sorgulatıyor okura.

Ötekilik ve Yabancılık

“Ötekilik her zaman yabancılaşma bağlamında ele alınmıştır. Kötülük yabancılaşmadır, kötü de yabancıdır,” diyerek aslında gündelik yaşamda öteki olarak dışladığımız kişiyi ya da varlığı (bu en basitinden bir sokak köpeği bile olabilir) kötülediğimizi gösteriyor Richard Kearney. Konuyu irdelemeye insanlığın ilk yazılı metinlerinden olan mitlerden örnek vererek başlıyor: Herakles ve Hidra. Sonra bugünün ortak belleğini yansıtan destanlara değiniyor: Gılgamış ve Humbaba, Odysseus ve Sirenler, Beowulf ve Grendel & Ejderha. Daha sonra toplumun detaylarını başarıyla aktarabilen romans ve romanları ele alıyor: Sir Gawain ve Yeşil Şövalye, Kaptan Ahab ve Moby Dick. Burada ‘öteki’ olarak görülen kişi ve varlıkların hepsinin (Hidra, Sirenler, Humbaba, Grendel & Ejderha, Yeşil Şövalye ve Moby Dick) mitlerde ve edebi metinlerde nasıl kötüleştirilerek ve hatta şeytanlaştırılarak yansıtıldığını gözler önüne seriyor Kearney.

Korku Kendimizin Yarattığı Bir Şey

Kearney’e göre metinlerdeki anlatıcı ‘öteki’yi şeytanlaştırırken onu görünmez, tarif edilemez, düşünülemez bir karanlığa sürüklüyor ve ona duyulan korkuyu tetikliyor. Aslında bu korkunun kendi içimizde kendimizin yarattığı bir şey olduğu da sözlerine ekliyor ve bizim bir bakıma kendimizin ötekisi olduğunu savunuyor. Bu bağlamda, “Yabancı, canavar (…) insan ruhunun derinliklerindeki bir yarığın göstergesidir,” diyor Kearney ve sözlerine şöyle devam ediyor: “İnsanoğlu mitlerden, destanlardan, şövalye hikâyelerinden bugünün iyi-kötü karşıtlığına kadar kendi içindeki karışık duygularını siyah beyaz senaryolar halinde dışsallaştırarak anlamlandırmaya çalışmıştır.” Yani ötekiler insanoğlunun kendini anlamlandırma sürecinin dışa vurumu oluyor. Freud’a göre, Kearney’in kitabında aynen belirttiği gibi, ‘canavarla olan tekinsiz karşılaşma benliğin içindeki bastırılmış ötekiliğin ortaya çıkışıdır.’

Kearney aynı zamanda ‘öteki’nin kahramanlar diye anılan karakterler tarafından kurban edilişi’ne dikkat çekiyor ve onların edebi metinlerde öldürülmesininyeryüzünü medeniyet-doğa, iyi-kötü gibi ikili karşıtlıklara böldüğünü savunuyor. Bunun yansımasını Kearney yakın geçmişte 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terörist saldırısından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyayı iyi-kötü karşıtlığı politikasıyla bölmesiyle örneklendiriyor.