AJANS ÜNİVERSİTE- Tuğçe AYÇİN, Neslihan KALKAN
Birçok iktisat kuramcısı ve sosyolog tarafından ortaya çıkışı 16.yy’a kadar geriye götürülebilen kapitalizm ortaya çıktığı dönemden itibaren krizlerle sarsılmaktadır. Kapitalizmin ilk aşamalarında lokal krizler meydana gelirken Endüstri Devrimi’yle birlikte artık krizlerin niteliğinin de değiştiğini söylemek mümkündür. 1929 kriziyle kapitalizmin dışarıdan müdahale olmaksızın krizi aşamadığı anlaşılmış ve kriz kuramları da yeniden tartışılmaya başlanmıştır. Yrd. Doç. Dr. Turhan, 1929 krizini ele alırken üzerine konuşulması gereken ilk konuyu I. Dünya Savaşı olarak ifade etti. “Savaş boyunca ABD, Avrupa ülkelerine silah, mühimmat ve endüstri ürünleri sattı ve krediler verdi” diyen Yrd. Doç. Dr. Turhan, savaştan sonra artık ABD’ye borçlu bir Avrupa’nın oluştuğunu belirtti.
“Asil Ladylerle Fakir İşçi Kızları Aynı Ürünü Kullanabiliyor”
20’li yıllarda Amerikan ekonomisinin çok dinamik, üretken ve büyüyen bir yapıda olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Turhan, “ABD’de yaşanan bu iktisadi patlama dönemine ‘Kükreyen Yirmiler’ adı verildi” şeklinde konuştu. “Birçok icadın ve patent başvurusunun yapıldığı bu yıllarda yaşanan ekonomik patlama, toplumsal yaşama da yansıdı” diyen Yrd. Doç. Dr. Turhan, tarihte ilk defa asil ladylerle fakir işçi kızlarının aynı ürünü, ince çorabı kullanabildiğini belirtti.
“Borsada Bir Kısır Döngü Yaşandı”
Kapitalist sistemin bu hastalıklı büyüyüşünün borsaya da çok hızlı biçimde yansıdığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Turhan, “Büyük ve küçük şirketlerin yanı sıra insanlar bireysel olarak da bütün varlıklarını borsada değerlendirmeye başladı” ifadelerine yer verdi. “Elindeki parayı borsaya yatırmakla yetinmeyen insanlar, iş yerini ipotek ettirerek hatta bankalardan krediler çekerek hisse senedi almayı sürdürdü” diye konuşan Yrd. Doç. Dr. Turhan, borsanın adeta bir balon gibi büyüdüğünü ve kısır bir döngüye girdiğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Turhan, birçok iktisatçıya göre krizin en temel sebeplerinden birisinin Amerika’da yetkin bir bankacılık yasası olmaması şeklinde yorumlandığını söyledi. Amerika’nın yıllık ekonomiyi değerlendirme toplantılarının birinde “Borsa spekülatif bir piramide dönüştü. Denetlenmez ve önü alınmazsa çok büyük bir ekonomik kriz patlayacak” şeklinde uyarıların yapıldığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Turhan, insanların buna inanmak istemediğini ve bunu söyleyen kişiye “New York Kâhini” gibi isimler taktığını ifade etti. “Yine de panik çok hızlı bir biçimde yayıldı ve önce büyük ve küçük şirketler, ardından da insanlar bireysel olarak borsadan çekilmeye başladı” şeklinde konuşan Yrd. Doç. Dr. Turhan, insanların mevduatlarını kurtarabilmek için Amerikan bankalarının önünde adeta birbirini ezdiğini söyledi.
“5 Milyar Dolara Yakın Para Buharlaştı”
Kimi kaynaklarda “Kara Çarşamba” kimilerindeyse “Kara Perşembe” olarak gösterilen 24 Ekim 1929’da Amerikan borsasının çöktüğünü ve ekonominin adeta felç olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Turhan, “O günün rakamlarıyla 5 milyar dolara yakın para yok oldu. Kimsenin cebine girmedi ya da bir yere transfer edilmedi, adeta buharlaştı” dedi. Yrd. Doç. Dr. Turhan, 4 bin civarı bankanın da battığını sözlerine eklerken, krizle birlikte Amerikan toplumunun çehresinin değiştiğinin altını çizdi. İnsanların boş buldukları arazilerde sebze meyve yetiştirip onlarla beslenmeye başladığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Turhan, “Çok kısa süreliğine de olsa takas ekonomisi yeniden ortaya çıktı” diye konuştu.
“Gerçekten Kalacak mısın Yoksa İntihar mı Edeceksin?”
Krizin toplumsal yaşama etkilerini anlatan Yrd. Doç. Dr. Turhan, depresyon oranlarının arttığını, evlenme ve boşanmaların azaldığını, birden fazla ailenin aynı evi paylaştığı gettoların ortaya çıktığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Turhan, intihar oranlarının da arttığını aktarırken “Wall Street’te tek başına bir otele gidip oda isteyen insanlara ‘Gerçekten kalacak mısın yoksa intihar mı edeceksin” sorusunun yöneltildiğini söyledi.
Krizin Türkiye dâhil birçok Avrupa ülkesini de etkilediğini belirten Yrd. Doç. Dr. Turhan, “İlerleyen süreçte Amerika’da devletin kamu yatırımlarını ve istihdam alanlarını arttırmasıyla ekonomi yavaş yavaş toparlanma sürecine girdi, fakat kriz asıl olarak II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla aşılabildi” ifadelerine yer verdi.