Prof. Dr. Nilüfer Sezer – İletim Gazetesi Haziran Sayısı
Çocuklarımız, geleceğimiz… Biz onlara barış, huzur, sevgi dolu, yeşil bir dünya bırakmayı hedeflerken ne yazık ki her gün, gerek yerel gerekse yabancı geleneksel ve sosyal medyada, içimizi acıtan, yüreğimizi burkan bir çocuk haberiyle, görüntüsüyle karşılaşıyoruz. Çocuklarımız istismara uğruyor. Küçücük bedenleri, çocuk ruhları örseleniyor, incitiliyor… Çocuk gelinler; ağır işlerde çalıştırılan, cinsel istismara uğrayan, enseste maruz kalan çocuklar… Toplumca istismar ettiğimiz, ihmal ettiğimiz çocuklarımız…
2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi´ne göre “Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır”. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını; bireyler ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan, çocuğun sağlığını, fiziksel, ruhsal ve toplumsal gelişimini olumsuz yönde etkileyen tüm davranışları çocuğa kötü muamele olarak tanımlamaktadır.
Çocuk istismarı, çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyen her türlü davranıştır. Fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal şeklinde görülmektedir.
Çocuklar neler yaşadıklarından söz edemezler çünkü kendilerine inanılmayacağını düşünürler; istismarcının tehdidinden korkarlar; istismarın nasıl anlatılacağını bilmezler; cinsel şiddet içeren davranışların yanlış olduğundan habersizdirler; arkadaşları tarafından dışlanmaktan endişe ederler; yapılan eylemin aşağılayıcı, baskılayıcı niteliğinden utandıklarından saklanabilirler, saklayabilirler.
Fiziksel istismar: Fiziksel istismar, en geniş anlamda “çocuğun kaza dışı yaralanması, örselenmesi” biçiminde tanımlanabilir. Anne baba, öğretmen, bakıcı gibi çocuğa bakmakla yükümlü kişiler tarafından uygulanan fiziksel şiddet sonucunda çocuğun kaza dışı her türlü yaralanmasıdır. “Dayak atma, yakma, ısırma, sarsma, kaynar suyla haşlama gibi olaylar, buna bağlı olarak lezyonların ortaya çıkmasına yol açan benzeri her türlü istismar” fiziksel istismardır. En yaygın rastlanılan ve belirlenmesi en kolay olan istismar türüdür.
Cinsel istismar: Psikososyal gelişimini tamamlamamış ve yaşı küçük bir kız veya erkek çocuğun, bir erişkin yahut yaşça ya da gelişimsel olarak oldukça büyük bir başka çocuk tarafından, ne anlama geldiğini kavrayamayacağı, gelişimsel olarak hazır olmadığı, onay veremeyeceği, yasalara ve toplumun kültürel değerlerine aykırı olan cinsel eylemlerin hedefi hâline getirilmesi, bu eylemlerin failinin cinsel doyumu için kullanılmasıdır. Kısaca, cinsel istismar, çocuğun rızası olsun olmasın ırzına geçilmesi, cinsel organlarının ellenmesi, müstehcen sözlerle rahatsız edilmesi, yetişkinin cinsel organlarını okşamaya yöneltilmesi veya zorlanması, pornografide ya da fuhuşta kullanılması, pornografik materyal izlemeye mecbur edilmesi, teşhircilik vb. gibi davranışlara maruz bırakılmasıdır.
Duygusal istismar: Çocuğun, yaş, statü, bilgi, konum gibi özellikleri ile üzerinde etki sahibi olan bir kişi ya da kişiler tarafından, ruh sağlığını bozan ve gelişimini olumsuz etkileyen reddetme, aşağılama, tehdit etme, suçlama, yalnız bırakma, aşırı koruma, aşırı hoşgörü gösterme, baskı altında tutma, sevgiden ve uyarandan yoksun kılma, sürekli eleştirme, korkutma, yıldırma, suça yöneltme, yok sayma, yaşına ve özelliklerine uygun olmayan beklentilere sevk etme, aile içi uyuşmazlıklarda taraf tutmaya zorlama, aile içi şiddete tanık etme gibi davranışlara maruz bırakılmasıdır. Çocuğun, gereksinim duyduğu ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum bırakılarak, toplumsal ve bilimsel standartların yok sayılması suretiyle ruhsal açıdan olumsuz etkilenmesi söz konusudur. Sıklıkla da diğer istismar biçimleriyle birlikte uygulanır.
İhmal: Çocuğun beslenme, giyim, sağlık, hijyen, oyun, eğitim, güvenlik, barınma, korunma, sevilme gibi temel fiziksel ve duygusal gereksinimlerinin karşılanmamasıdır… Büyüme geriliği olan, ruhsal-toplumsal uyum güçlüğü çeken, eğitim gereksinimi karşılanmayan, koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlandırılmayan çocukta, akla ilk gelmesi gereken ihmaldir. Fiziksel ya da duygusal sağlığa verilen zarar bilinçli ve isteyerek gerçekleşirse “aktif”; bilgisizlik, olanaksızlık, umursamazlık gibi nedenlerle oluşursa “pasif” çocuk ihmalinden söz edilir.
Çocuk İstismarı ve İhmali Nasıl Önlenebilir?
Topluma ilişkin geniş bir yaptırım: Gelecekte çocuklarını istismar ve ihmale maruz bırakacak aileleri değiştirmeye yönelik etkinlikler gerçekleştirilmelidir. Çocuklar geleceğimiz; onların istismarını ve ihmalini önlemek biz iletişimcilerin en temel görevidir. Duyarlı bireyler olarak, sorumlu vatandaşlar olarak, anne baba ve kardeşler olarak çocuklarımızı, onların fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz biçimde etkileyecek, engelleyecek her türlü eylem ve eylemsizlikten uzak tutmak, korumak zorundayız.
Gelin hep birlikte “Çocuk istismarına dur diyelim!” “Çocuk istismarına sessiz kalmayalım!” ÇÜNKÜ TEHLİKE SANILANDAN DAHA “YAKIN”!..
Diğer Yazıları :
Reklam Var Reklamdan İçeri
Mezunlarımızla Daha Güçlüyüz
Kadının Adı Var mı ?