Mimarisiyle Fark Yaratan İbadethane: Arap Camii

AJANS ÜNİVERSİTE – Fatma ÇELİK

İstanbul’da Tarihi Yarımada’ya bakan Galata’nın görkemli yapılarından Arap Camii’nin Emevi Kumandanı Mesleme B. Abdülmelik tarafından yapılan İstanbul kuşatması sırasında inşa edildiğine dair rivayetlerin aslının olmadığı TDV (Türkiye Diyanet Vakfı) İslam Ansiklopedisi’nde Arap Camii maddesinde yer alan bilgiler arasında. Ansiklopedide bu bilgiye ek olarak, İspanya’daki Beni Ahmer –Beni Nasr İslam Devleti’nin 1492’de sona ermesi üzerine İspanya’dan Osmanlı topraklarına göç eden Müslümanların bu camii çevresinde iskan edilmeleri üzerine “Arap Camii” adını almış olduğu ve Araplar tarafından fetihten evvel inşa edildiği rivayetinin de buradan doğduğu şeklinde bir bilgi de mevcut.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanoğlu, TDV İslam Ansiklopedisi’nden öğrendiğimiz bilgiler ışığında Arap Camii’nin aslında o dönem Cenevizliler’in yaşam alanı olan Galata’da inşa edilen bir kilise olduğunu, Bizans dönemi boyunca da kilise olarak kullanıldığını tahmin ettiklerini ifade etti.

_DSC0103

Farklı Akımların Etkisinde Eşsiz Mimarisiyle Arap Camii

 Yapının ancak İstanbul fethedildikten sonra camiye çevrildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, Bizans döneminde kiliselerin mihraba doğru dik inşa edildiklerini bu nedenle yapının kıble yönüne çok yakın olduğunu ifade etti. Yapının camiye çevrildikten sonra da Osmanlı dönemi boyunca muhtelif zamanlarda tamir gördüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, caminin en büyük tadi- latının Mimar Kemalettin Bey döneminde yapıldığını belirtti. Caminin dış cephelerinde görülen oryantalist etkili kemerlerin bu dönemde yapıya eklendiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, caminin bu dönemden sonra yakın zamanda yapılan restorasyona kadar herhangi bir tamir görmediğinin altını çizdi.

Restorasyon çalışması sırasında caminin iç kısmındaki bazı yerlerde Bizans dönemine ait frescolarla (yaş sıva üzerine boya ile yapılan figürler) karşılaşıldığını ve bu figürlerin üzerinin levhalarla örtüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, dış cephenin de farklı taş örnekleriyle oluşturulan almaşık duvar stilinde olduğunu ekledi.

_DSC0008

Her Dönemden Farklı Bir İz

Yapılan restorasyon çalışması sırasında yapının eski fotoğraflarından faydalanılarak iç mekanda bulunan kalem işlerinin de aslına uygun olarak yenilendiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, kapılarda düzgün kesme taş malzeme kullanıldığını ve yapının iç üst kısmının U şeklinde bir mahfille çevrili olduğunu ekleyerek, bu mahfilin ahşap direkler üzerine oturtulduğunu belirtti.

İç mekan tavan süslemelerinin özellikle hünkar mahfili diye adlandırılan bölümde yoğunlukta olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, tavanın ahşap kısımlarının çıtalarla dekore edilmiş olduğunu ve restorasyon sırasında bu ahşapların aslına uygun olarak yenilendiğini de ekledi.

1766 yılında İstanbul’da yaşanan ve Mimar Kemalettin dönemine rastlayan depremde ciddi hasar görene kadar barok üslupla yenilenmiş olan caminin Mimar Kemalettin döneminde neredeyse yeniden inşa edildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, Osmanlı devrinin izlerini taşıyan sivri kemerli pencerelerin yanı sıra doğu ve batı yönlerinde bulunan kapılarda da barok döneme ait özelliklere bu nedenle rastlandığını belirtti.

_DSC0063

Yapı İçinde Yapı, Tarih İçinde Tarih

Caminin bahçesinde 19. Yüzyıl’da yapılmış bir şadırvan olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, kuzey köşede büyük bir yangın havuzu olduğunu ve ayrıca Osmanlı döneminde inşa edilen bir su deposunun da yine bahçede bulunduğunu belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanoğlu, caminin bahçesinde bulunan türbenin bir makam türbesi olduğundan söz ederek, bodrumun altında Bizans dönemine ait olduğu bilinen bir su sarnıcının olduğunu da ekledi.

Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, fethedilen bölgedeki önemli ibadethanelerin camiye çevrilmesinin sadece Osmanlı döneminde uygulanan bir gelenek olmadığını belirtti. Bugün Şam’da bulunan Emevi Camii’nin de aynı şekilde farklı dönemlerde Bağıl tapınağı ve kilise olarak kullanıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Çobanoğ’lu, yapının Emeviler ’in Şam’ı fethetmelerinin ardından camiye dönüştürüldüğünü ekledi.

_DSC0020 (2)