Medya ve Hukuk İlişkisi Tartışıldı

AJANS ÜNİVERSİTE – Efe SÖNMEZ
FOTOĞRAF: Burcu BALKAN

İnsan hakları konulu haberleriyle dikkati çeken gazeteci İsmail Saymaz ve bilişim hukuku uzmanı avukat Gökhan Ahi, “Medyanın Hukuka Etkisi” konulu söyleşide, hukuk ve medya arasındaki ilişkiyi tarihsel ve güncel örneklerle tartıştı.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi Genç Hukukçular Kulübü’nün düzenlediği söyleşi, çok sayıda öğrencinin katılımıyla Hukuk Fakültesi Amfi 7’de gerçekleştirildi.

Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, medya ve hukuk arasındaki ilişkinin bir egemenlik ilişkisi olduğuna dikkati çekti. Saymaz, devleti ve iktidarı elinde bulunduranların medyayı koordine ettiğini belirterek, medyanın devletten bağımsızlaşmış bir sermaye yapısına sahip olmadığını ifade etti.

Saymaz, 1908’de Meşruiyet’in ilanından bugüne medya ve hukuk ilişkisine dair örnekler verdi. Türkiye tarihine damga vuran bazı önemli davalardan bahseden Saymaz, devletin hedef tahtasına koyduğu kişi ya da grupların, medya eliyle nasıl itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını örneklerle anlattı. 1938 Tunceli olayları döneminde gazetede yayımlanan bir yazıyı okuyan Saymaz, medyanın, devletin güdümünde haberler ve yazılar yayımladığını anlattı.

Gazeteci İsmail Saymaz, şu ifadeleri kullandı:

“Patronajın devletin verdiği ihalelerle büyüdüğü, devletin baskısı altında yayın yapmayı kabul ettiği, yerel düzeyde ise belediyelerin, valiliğin ve resmi ilanların kurbanına dönüştüğü için tespit etmek gerekir ki; medya aslında iktidarın güdümündedir, hukuk da zaten iktidarın tayin edici bir unsuru olduğu için yine medya hukukun güdümündedir. Medyanın hukuku belirlediği değil hukukun medyayı belirlediği hatta onun bir enstrümanına dönüştüğü tespiti Türkiye için doğrudur ve gerçektir.”

4

İnternet, Bilgiyi Daha Aktif Hale Getirdi

İstanbul Barosu’nda bilişim hukuku alanında çalışmalar yapan avukat Gökhan Ahi, ilk çağlardan bu yana bilgi ve enerjiyi elinde tutabilen güçlerin, dünya üzerinde hâkimiyet kurduklarını söyledi. Son 20 yılda, binlerce yıllık bilginin yaklaşık 3 katı bilgi üretildiğini ifade eden Ahi, bunun, teknolojinin bilginin yayılması ve işlenmesi sürecini kolaylaştırması sayesinde gerçekleştirilebildiğini anlattı.

Ancak iletilen bu bilgilerin tek taraflı olduğuna ve karşılıklı etkileşime müsait olmadığına dikkati çeken Ahi, “Teknoloji gelişti ama haber hep tek taraflı olarak geldi. Ona katkı yapma şansınız, onu eleştirme şansınız ya da ona cevap verme olanağınız yoktu. İnternet gelince durumlar değişti. İnternet ve sosyal medya kavramıyla da bilginin üretilmesi ve paylaşılması çok daha aktif bir hale geldi” diye konuştu.

Kişilerin internette forum, blog ve sosyal medya aracılığıyla kendini ifade edebildiğinden bahseden Ahi, geleneksel medyanın bazı nedenlerden dolayı yayınlayamadığı haberlerin, “yurttaş gazeteciliğinin” başlamasına neden olduğunu aktardı.

2

Geleneksel Medyayı Etkileyen Birçok Unsur Var

“Medya organizasyonları hukuksal rejimlere tabiidir. Çeşitli yayın organları çıkarmanız için bildirimde bulunmanız gerekir, yasal sorumluluklarınız vardır” diyen avukat Ahi, bunun yanı sıra medya organizasyonu kurmak için ekonomik bir güç gerektiğini hatırlattı.

Gökhan Ahi, medyanın da kâr etmek isteyen bir sektör olduğunu, medya patronlarının da medya haricinde para kazandıracak ihalelere girmek istediği belirterek, şunları kaydetti:

“İnternette hiç kimseden izin almadan, ruhsat ya da başka bir şey gerektirmeden herhangi bir ekonomik güce ihtiyaç duymadan da yayın yapabiliyorsunuz. İşin en güzel yanı da bu… Geleneksel medyanın, ekonomik güce bağlı olduğu için ve ruhsat-izin sistemine bağlı çalıştığı için çok özgür bir şekilde yayın yaptığını söyleyemeyiz, çünkü sıkı kuralları, düzenlemeleri var. Bir reklam yayınlaması için bile dünya kadar kuralın, filtrenin içinden geçmesi gerekir.”

3

“Devletler, İnternete de Müdahale Ediyor”

Ekonomik ve hukuki baskı altında kalan medyanın oto-sansüre yöneldiği ya da sansüre maruz kaldığını anımsatan Ahi, geleneksel medyanın, üzerine düşen görevi yerine getirmediği zaman devreye internetin girdiğini dile getirdi.

Ahi, bazen devletlerin internete de müdahale ettiğini ifade ederek, bunun telif ya da terörizmle mücadele adı altında gerçekleştiğini söyledi.

Bilgi edinme kanununa da değinen Ahi, devlet kurumlarına bilgi edinmek için başvuran birçok vatandaşa güvenlik gerekçesi başta olmak üzere çeşitli gerekçelerle cevap verilmediğini ve şeffaflığın göz ardı edildiğini vurguladı. İnternette “anonimlik hakkı” bulunduğuna dikkati çeken Ahi, bunun suç işleme özgürlüğü anlamına gelmeyeceğini aktardı.