AJANS ÜNİVERSİTE
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü İklim Değişikliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Barbaros Gönençgil, “Sıcaklıklarda önümüzdeki dönemlerde görülecek artışlarla, yağış azlığı ya da kuraklık görülen dönemlerin daha da sıklaşacağı, kar yağışlarının giderek azalacağı ve kışların daha ılık geçeceği beklenmelidir. Bununla birlikte ani ve şiddetli yağışların daha da sıklaşacağı ve buna bağlı olarak sel ve taşkın olaylarının daha fazla görüleceği bir dönem beklenmektedir. Yağış rejimlerinin düzensizleşmesi ve mevsimlerde kaymalar beklenen değişimler arasındadır” şeklinde konuştu.
Kuraklık ve Yağış Noksanlığı Görülecek, Mevsimlerde Kayma Yaşanacak
Gönençgil, şu bilgileri verdi: “Genel olarak sıcaklık artışları görülmekle birlikte bu artışların yaz aylarında daha yüksek olması beklenmektedir. Yağışlarda ise durum daha farklıdır. Türkiye, makro iklim özellikleri açısından yağışlarının büyük bir kısmını kış ve ilkbahar aylarında almaktadır. Önümüzdeki özellikle 30 yıllık dönemde bu mevsim yağışlarında genel bir artış beklenmektedir. Ancak sonraki dönemde Karadeniz kıyıları haricinde ve büyük ölçüde Güney ve Güneydoğu’da olmak üzere yağışlarda genel bir azalma eğilimi beklenmektedir. Değişen bu sıcaklık ve yağış koşullarına bağlı olarak kuraklık ve yağış noksanlığının görüleceği yıllar daha da sıklaşacak, kuraklığın şiddetinde artışlar görülecektir. Bununla birlikte İç Anadolu’da olduğu gibi susuzluğun artışına bağlı olarak su kullanımında yaşanacak problemler de hidrolojik kuraklığı güçlendirecektir.’’
Biyolojik türlerdeki azalmanın ani bir değişim ya da artışından çok, yabancı türlerin daha fazla etkili olmasının beklenebileceğini belirten Gönençgil, “Küresel ısınma ile birlikte yabancı tür istilası daha büyük bir tehlike olarak görülmelidir” dedi.
Türkiye Kararını Vermeli
Coğrafi miras alanlarında da ekosistem değişimlerinin beklenen bir tehlike olduğunu belirten Prof. Dr. Gönençgil, ayrıca Türkiye’nin sera gazı emisyon oranlarının, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verileri ile 2010 yılında 401,9 milyon ton karbondioksite eşdeğer düzeye ulaştığını ekledi.
Prof. Dr. Gönençgil, “Türkiye son yıllarda giderek artan şekilde sera gazı emisyonlarının azaltımı ve belli bir seviyeye çekilmesi konusunda kararlar alsa da elde edilen neticeler henüz bu konuda arzu edilen bir seviyede olmadığımızı göstermektedir. Sera gazı emisyonları ve dolayısıyla iklim değişikliği konusunda Türkiye, kendi kararlarını vermeli; sürdürülebilir çevre ve kalkınma için koruma-kullanma dengesini sağlayacak bir planlamaya gidilmelidir. Ancak süreç sadece planlama ile kalmamalı, bunun uygulanması ve uygulamanın takibi de önemli bir konudur” şeklinde konuştu.
KAYNAK: AA