AJANS ÜNİVERSİTE – Beste BUDAN
FOTOĞRAF – Caner ERDOĞAN
Moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Radyo Tv ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Timisi’nin üstlendiği son oturumda Sanatçının Hakları ve Statüsü konuşuldu.
İlk Konuşmacı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Daire Başkanı Savaş Alıç idi.
Unesco’ nun sanatçı tanımını; sanat eserini yaratan, onlara yaratıcı bir ifade kazandıran, mesleki kuruluşa bağlı olmasa bile sanatçı olarak tanımlanan sanatsal yaratımını hayatının asıl parçası olarak gören, bu yolla sanat ve kültürün gelişmesine katkıda bulunan kişiler şeklinde ifade eden Alıç, sanatçıların ülkemiz ve diğer ülkelerdeki çalışma koşullarını genel olarak anlattı.
Alıç, “Diğer meslek gruplarına göre istikrarsız ve belirsiz koşullar altında çalışan ve çalışmaları nedeniyle düzensiz gelir düzeyleri, gelir karşılığı bulunmayan araştırma ve kendini geliştirme süreçleri nedeniyle çalışma ilişkileri ülkemizle aynı özellikleri gösterdiğini söyleyebiliriz” dedi.

Sanatçıların sosyal güvenlik mevzuatı içinde yer almaları, 1978 yılının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen 10’uncu maddeyle sağlandığını ifade eden Alıç,bu tarihten önce Devlet Opera ve Balesi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası gibi kurumlarda çalışan sanatçılara devlet memuru sigortası yapıldığını söyledi.
Sanatçıların sosyal güvenlik mevzuatındaki yerine değinen Alıç, sigortalılığa ilişkin çözüm önerileri de sunarak konuşmasını sonlandırdı.
Alıç’ın ardından sanatçı Jehan Barbur’e konuşması için söz verildi.
Barbur, sanatçıların statüsü ile ilgili olarak “Bizleri birilerinin gözetiyor olması, kendimizin farkında olmamız adına hayatlarımızın yürütülmesi en güzel hem de ne yazık ki bir yandan içler açısı. Biz kendimiz olamıyor, kendimizi ortaya koyabileceğimiz yaşam alanlarından farklı ve anlaşılamadık sebeplerden ötürü art arda görüyoruz” diye konuştu.
“İlk Yıllarda Yalnızca Nefes alamak İçin Şarkı Söylediğimi Düşünüyordum”
Yaklaşık 15 yıldır sahnelerde şarkı söylediğini söyleyen Barbur, “İlk yıllarda neyi ifade ettiğini bilmeden sadece nefes almak için şarkı söylediğini düşünen biriyken ne olduğuma kim olduğuma ve bu ilişkiyi yaşadığıma yüz çevirdim bende hangi şartlar altında yaşadığıma ve hayatımı bu ülkedeki sanatçıların yasal haklarını düşünmeye koyuldum” dedi.
“Henüz sadece hayatta kalabilme çabası veren bir nüfusun alt katmanın da değerlendirilen sanatçıların başka ülkelerce ama sizinde haklarınız var ifade özgürlüğünüz sınırlarını değerlendirin, bilin demelerine bir yanımla kızıyor, bir yanımla hak verip sahipleniyorum” diyen Barbur, sözlene şöyle devam etti; “Biz gerçekten dışarıdan gelen bilgiye muhtacız. Haklarımızı bize hatırlatmakla gerektiğini düşünmelerine ihtiyaç duyduğumuz bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu soruna üzüntüyle cevap veriyorum her defasında çünkü tek başımıza doğduğumuz yerlerde haykırma çabamız sanırım etrafı rahatsız eden bir toz bulutu olmaktan öteye gidemiyor.”
Barbur, “Sonucunun bir öneri olmaktan ileri gidemeyecek olan konferanslarda buluyoruz kendimizi ama bu fırsatı da her şeyi denedik diyebilmek adına geri de çeviremiyoruz. Bir sanatçının hayat vazifesi, hayatın anlamlandırmak, ifade etmek, güçlendirmek ve üretmektir. Ne için mücadele ettiğimizi ve haklarımızın ne olduğunu bizlere hatırlatmak adına sorumluluğumuza bizden daha fazla değer veren UNESCO’ya samimiyetle teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Barbur’ un konuşmasına son vermesinin ardında oyuncu ve yönetmen Derya Durmaz bu konferansta bulunmanın kendisi için anlamlı olduğuna değindi. İşin sivil toplum yönünden hakların teknik yönlerinden bahsetti. Bazı bazlar ve örnekler veren günün sorunu olan, sanatçının statüsüne dair sunumunu gerçekleştirdi. Son olarak da Hukukçu Sedef Erken konuşma yaptı.