Kalandar Soğuğu Festivallerden Ödülle Döndü

Trabzonlu 23 yıllık resim öğretmeni Haydar Şişman oynadığı ilk sinema filmi “Kalandar Soğuğu”ndaki rolü ile 52. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında düzenlenen Geleneksel Altın Portakal Ödül Töreni’nde “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”nü kazandı. Üniversite eğitim masraflarını yaptığı resimleri satarak karşılayan Şişman, öğrencilik ve öğretmenlik süresince çeşitli tiyatro topluluklarında da yer alarak senaryo yazmayı ve tiyatro oyunlarında sahne almayı sürdürdü.

Haydar Şişman, ilk kez vekil öğretmenlik yaptığı dönemde bir süre öğretmeni olduğu Mustafa Kara’nın yönetmenliğini yaptığı “Kalandar Soğuğu” filminde rol aldı. Bu ilk filmiyle “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”nü alan Şişman canlandırdığı karakter ve sinema ile olan ilişkisi hakkında açıklamalarda bulundu.

“Senaryoyu İlk Gördüğümde Oyunculuğum Söz Konusu Değildi”

Film ile olan ilişkisinin daha çok yardımlaşma üzerine başladığını belirten Haydar Şişman, senaryonun ham halini gördüğünde kendi oyunculuğunun söz konusu olmadığını belirtti. Filmin yönetmeni Mustafa Kara’yı uzun zamandır tanıdığını ifade eden Şişman,Başlarda benim oyunculuğum söz konusu değildi. Mustafa Kara filmi kendi ekibiyle çekecekti. Süreç içerisinde dolaştı ve bu rol bana geldi. Farklı ülke ve şehirlerden gelen oyuncuların deneme çekimlerinde mekân yardımında bulundum. Zaman zaman atölyemi kullandılar. İran’dan çok tanınmış oyuncuların da içlerinde yer aldığı pek çok oyuncu ile görüşüldü. Ancak günün birinde bu rol bana geldi ve Artvin’de yaptığımız deneme çekimlerinde farklı sinemacıların değerlendirmeleri sonunda benim üzerinde karar kılındı” şeklinde konuştu.

“Tiyatro ve Sinema Farklı Atmosferler”

Geçmişte tiyatroculuk deneyimleri de bulunan Şişman, tiyatro ve sinema arasındaki farklardan söz ederken şunları dile getirdi: “Tiyatro ve sinema hem oyunculuk hem de atmosfer olarak farklı. Tiyatroda oyuncunun avantajlı ve dezavantajlı olduğu alanlar var. Fakat tiyatroda bir defada oynayıp bitiyorsunuz. Unuttuğunuz ya da takıldığınız pek çok yerde rol arkadaşlarınız ya da seyirci sizi kurtarabilir. Sinemada ise film başladığı andan sonuna kadar, çok uzun bir süre aynı kişi olmanız gerekiyor. Oynadığınız karakteri çok iyi anlatmanız, hissettirmeniz ve onun dünyasını anlatabilmeniz gerekiyor. İkisi arasında teknik farklar da var tabii.” Kalandar Soğuğu filmini oldukça zor koşullarda çektiklerinden söz eden Şişman, “Ortalama 2000 m2’de çekildi. Bazen daha da yukarı çıktık. Derece olarak -30’larda çalıştığımız da oldu. Hatta birçok defasında donduğu için yemeğimizi bile yiyemedik. Sinema filminde oyuncunun fiziksel olarak hazırlanması, psikolojik olarak hazırlanması tiyatroya göre biraz daha zor gibi geliyor bana.

“Uzun Bir Süre İzleyici Olarak Kaldım”

Öğrencilik yıllarında tiyatro bölümü ile resim bölümü arasında tercih sıkıntısı yaşadığını ifade eden Şişman, sonunda kendisi için resmin ağır bastığını belirtti. O dönemde de sinema ile ilişkisi olduğunu söyleyen Şişman, “Öğrenciyken bir film teklifi gelmişti. Fakat Muş’ta çekilecekti film. Benim mezun olmamı geciktireceği için gidememiştim. Bir süre sadece iyi bir izleyici olmayı tercih ettim. Son beş yıldır tekrar sinema ile alakam başladı” dedi.

“Mustafa Kara ile Çalışmak Büyük Avantaj”

Role hazırlanmanın uzun bir süreçte gerçekleştiğini ifade eden Şişman, 3-4 ay köyleri gezdiğini ve karakter esini olabilecek kişilerle tanıştığını söyledi. Yönetmen Mustafa Kara’nın da oyunculuğunun gelişmesinde etkili olduğunu söyleyen Şişman, “Mustafa Kara daha iyi bildiği için çevreyi doğayı, kendi bilgilerini bize aktardı. Kaldı ki bizim zor çekimlerimizde, hemen hemen hepsinde bizden önce o denedi. Çok iyi bir motivasyon sağladı, o yapmasaydı belki ben de yapmazdım” şeklinde konuştu. Mustafa Kara ile çalışmanın büyük bir avantaj olduğunu belirten Şişman, çalışma disiplini çok zor bir yönetmen ama onunla doğru ilişkiyi kurabiliyorsanız iş çok kolay bir hal alıyor dedi.

Rol arkadaşları ile uzun bir süre beraber olduklarını belirten Şişman, bu durumun hem avantajları hem de zorlukları olduğunu dile getirdi. Çocuklardan birinin down sendromlu olmasının film çekimlerinin daha uzun sürmesinde de etkili olduğunu söyleyen Şişman bunun filme çok değer kattığını ve gelecekte akılda kalacak şeylerden biri olduğunu söyledi. Şişman, filmdeki çocuk üzerinden tüm down sendromlu çocukları kucaklama ve sahiplenme içgüdüsü olduğunu da sözlerine ekledi.

 

14489757_10210822860797804_1909608936_o

“Çektiğimiz Projeye İnandık”

Film çekimlerinin çok uzun sürmesinde iklim, atmosfer ve oyuncular gibi faktörlerin etkili olduğunu ifade eden Şişman, “Kolay olmadı tabi. Başlangıçta planlanan süreyi çok aştı. Mustafa Kara bir sahneyi yağmurlu yazmışsa onu başka türlü çekme şansınız yok, bekleyeceksiniz. Ya da sisliyse bekleyeceksiniz. Çektiğimiz projeye inandık her şeyden önce. Mustafa Kara her şeyi o kadar titizlikle ele aldı ki realist sinemanın son dönemdeki en iyi örneklerinden olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Ödül Almayı Bekliyordum”

“Kalandar Soğuğu” ile ödül almayı beklediklerini ifade eden Şişman, Tokyo’da aldıkları ödülün kendileri için çok önemli olduğunu ve 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde de ödül almanın bekledikleri bir durum olduğunu söyledi.

Dünya prömiyerini 28. Uluslararası Tokyo Film Festivali’nde yapan “Kalandar Soğuğu”nun festivalden WOWOW En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülleri ile dönmesine ilişkin konuşan Şişman, “Tokyo’daki seyirciler gerçek anlamda festival izleyicisiydiler. Hiç gitmeden film çıkışında filmi ziyaret ettiler, imza aldılar, fotoğraf çektiler. Her gösterimde bulundukça her defasında yüzlerce izleyiciyle konuştuk, görüştük. Gözlemlerini anlattılar. Filmi çok beğendiklerini söylediler” şeklinde konuştu.

14522372_10210822861197814_1679416215_o

“Toplumun Öğretmen Algısı Değişime Uğradı”

Kendine göre hayata, insana, doğaya bakış açısı olduğunu belirten Şişman aldığı ödülün bunu sarsabilecek, değiştirebilecek bir gelişme olacağını düşünmediğini söyledi. Asıl değişimin öğrencilerinde olduğunu ifade eden Şişman, “Benim için en önemlisi öğrencilerimizin sinemaya olan ilgilerinin artması oldu. Farklı bir film çekilebileceğini gördüler. Bir de toplumdaki genel öğretmen algısında bazı değişiklikler yapabildiğim için mutluyum. Hani eskiden beri söylenen bir şey vardı ‘Hiçbir şey olamazsa bari öğretmen olsun diye’ öyle olmadığını gösterdiğimi düşünüyorum.

“Kalandar Soğuğu Uluslararası Bir Dil Yakaladı”

Kalandar Soğuğu’nun uluslararası bir dil yakaladığını rahatlıkla söylenebileceğinden söz eden Şişman, hikâyelerinin yöresel bir hikâye olmadığını ve Japonya’nın bir köyünde de aynı sıkıntıların yaşanabileceğini söyledi. Şişman sözlerine şu şekilde devam etti: “Biz farklı bir şey yapmak istedik. Yönetmen de bunda çok ısrar etti. Bu film iyi bitmeli, bir umut bırakmalıyız dedik. Biz sonunu umutla bitirdik ki insanlar yaşamayı sevsinler. Hayata bir yerden tutunmak gerektiğini ve umudun her zaman insanı yaşatan belki de en önemli faktör olduğunu bilmeleri gerektiğini düşündük. Film, insanların ne kadar zor koşullarda olursa olsun bir şekilde yaşantılarını sürdürebileceğini ve hayata bir yerden tutunmaları gerektiğinin karşılığı bence.”

 

14513768_10210822861277816_199949631_o