AJANS ÜNİVERSİTE- Sümeyye YAMAN
Fotoğraf- Burcu GÜLER
İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) ev sahipliğinde, doktora eğitimi konulu çalıştay Yükseköğretim Kurulu(YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın katılımıyla gerçekleştirildi
“Ulusal ve Uluslararası Boyutlarıyla Doktora Eğitimi” programı, İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde 20 Mayıs Salı günü YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ve farklı üniversitelerden akademisyenlerin katılımıyla düzenlendi.
Açılış konuşmasını yapan İÜ Rektör Danışmanı Prof. Dr. Hasan Rıza Güven, “Bugün doktora eğitiminin ana çıktısı doktora sahibi olan kişidir ve özel yeteneğinin geliştirme yolunda çaba göstermelidir. Doktora sahibi, belli bir araştırma zihniyetine sahip olmalıdır. İyi bir tez de başarılı bir araştırmanın kanıtıdır” diyerek doktora eğitimi çıktılarının son dönemde değiştiği söyledi.
“Bu yıllar bilgi çağı değil, ortak akıl çağı”
Araştırmacıların akademik ürünlerinde özgürlüğün önemli olduğundan söz eden İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, “Doktora eğitimi akademik çalışmaların merkezinde yer alıyor. Amaç, bilim adamı, öğretim üyesi, araştırmacı yetiştirmek; öğrencilere bağımsız araştırma yapma ve bilimsel olayları inceleyerek yorum yapma becerisi kazandırmak. Akademik özgürlüğü de katarsak özellikle araştırmacılardan ortaya çıkan akademik ürünleri, işini kaybetme korkusu olmaksızın uygulayabilmesi önemli. Araştırmacı geçmişin değerli bilgilerini korur, keşiflerini ileriye doğru sürdürür. Doktora öğrencilerimizin %43’ünü bayan öğrenciler oluşturmakta. Bu çok iyi bir gelişme. İyi eğitimi olan ülkelerin nüfusları az da olsa dünya sahnesinde daha güçlü bir etkiye sahip. Bu yıllar bilgi çağı değil, ortak akıl çağı” diyerek gelişmelerle lisansüstü eğitim boyutunu tekrar tekrar gündeme getirmek, yürekten hazırlanmış iş planları ve iş akışlarıyla yükseköğretimin yönünü geliştirmenin gerekliliğini vurguladı.
“Son 10 yılda Türkiye yüksek öğreniminde ciddi bir büyüme gerçekleşti”
Yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasında tedavi ve teşhislerin iyi yapılması gerektiğini belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, “Bu çalışma Türkiye’deki mevcut sistemi tüm boyutları ve katmanlarıyla analiz edebileceğimiz bir istatistik haritası sunuyor bize. Yoğunlaşmamız gereken 3 alan var. Birincisi nicel büyümeden nitel büyümeye geçmek. İkincisi akademik insan kaynağının geliştirilmesi ve sonuncusu da uluslararasılaşma” dedi.
Genel olarak son 30 yılda, özel olarak son 10 yılda Türkiye yüksek öğreniminin ciddi bir büyüme gerçekleştirdiğini ifade eden Çetinsaya, “Okullaşma oranında Türkiye başlarda çok geriden gelirken şu anda yaptığı atakla İngiltere, Fransa gibi ülkeleri yakalamış durumda. Dünya ortalamalarının üzerinde. Öğrenci sayısında da 6. sırada. Hayat boyu öğrenme meselesinde ise insanların hayatları boyunca birkaç kere meslek değiştirdiği ve branş değiştirecekleri ve bunu için de yüksek lisans veya başka yollarla üniversitelerin kapısını çalacaklarını gösteriyor. Bu durumda biz de doktora terklerini azaltma konusu ve teşvik edici politikalar üzerine akıl yürütmeliyiz” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından başlayan konferansta ilk olarak İÜ İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt “Doktora Adayları ile Yapılan Anketin Sonuçlarının Sunulması” konulu sunumunu yaptı. Prof. Dr. Bozkurt, doktora öğrencilerinin memnuniyeti ölçmek, doktora öğrencilerinin doktora yaptıkları programlar, öğretim üyeleri ve bulundukları fiziksel ve çevresel imkânlar hakkında neler düşündüklerini öğrenmenin araştırma konusunu oluşturduğunu söyledi. Yaptıkları araştırmanın sonuçlarına değinen Prof. Dr. Bozkurt, “ Doktora öğrencilerinin çoğunun doktora yaptıkları programdan ve öğretim üyelerinden memnun olduğunu görüyoruz. Araştırma görevlilerinin en ciddi sorunlarının başında istihdam sorunun yer aldığını görüyoruz” diyerek sunumunu sonlandırdı.
İÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Meşeci Giorgetti katılamadığı için “Doktora Eğitiminin Tarihi, Felsefesi ve Ritüelleri İstanbul Üniversitesi Örneği” konusunun sunumunu İÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra İşmen Gazioğlu yaptı. Doç. Dr. Gazioğlu, doktora kelimesinin kökenine ilişkin farklı açıklamalar olduğunu söyledi. Başlangıçta ayrıntılı akademik unvanların olmadığını belirten Doç. Dr. Gazioğlu, “Ortaçağ üniversitelerinde öğretmen için 3 terim kullanılıyordu. Bunlar mastır, doktora ve profesördür. Mastır unvanı ustalığa, doktor unvanlı kişinin öğretme yetisine vurgu yaparken, profesör unvanı ise kişinin kendi görüşlerini açıkça söylemesini vurgulamaktadır.” dedi. Osmanlı’da üniversite tarihine de değinen Doç. Dr. Gazioğlu, 13 Haziran 1946 yılında çıkartılan 4936 sayılı yasa ile “Araştırma temelli doktora” akademik yaşamda yer almak için zorunlu hale geldiğini söyledi. Ortaçağdan günümüze doktora ritüellerine değinerek sunumu sonlandıran Doç. Dr. Gazioğlu dinleyenlere teşekkürlerini iletti.