İstanbul’daki Suriyeli Göçmen Çocukların Eğitimi Konuşuldu

AJANS ÜNİVERSİTE- Betül YÜNCÜOĞLU

TÜBİTAK(Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) destekli bir araştırma olan “Türkiye’nin Suriyeli Göçmen Çocuklar İle İlgili Eğitim Politikası: İstanbul Örneği Çerçevesinde Bir Analiz” çalışması, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Ayşegül Komsuoğlu ve yine İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Doç. Dr. Y. Yeşim Özer Yürür tarafından yürütülüyor. Prof. Dr. Ayşegül Komsuoğlu, projeye başlarken birbirinden farklı ama alakalı bölümlerin bir arada çalışmasının önemine değindi. Projenin ilk TÜBİTAK deneyimleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Komsuoğlu, üniversite dışı kaynaklardan proje yapma konusunda çeşitli araştırmalar yaptıklarını ifade etti.

_DSC0023

Günümüzde giderek daha önemli bir konu haline gelen Suriyeli mülteciler konusunu ele alan proje, İstanbul’daki Suriyeli çocukların eğitimiyle ilgili bölgesel saha araştırmaları yapıyor. İstanbul’un Türkiye’nin 2. en çok göç alan şehri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Komsuoğlu, İstanbul’un çeşitli ilçelerine odaklanmaya karar verdiklerini söyledi.

Mültecilik kavramının yanlış anlaşılan bir kavram olduğunu ve bu yanlış anlaşılmanın zaman zaman mültecilere zarar verdiğine değinen Doç. Dr. Y. Yeşim Özer, konuşmasına mültecilik tanımını Cenevre Sözleşmesi’ne göre açıklayarak başladı. “Sözleşmeye göre sadece Avrupa’dan gelen kişilerin mülteci sınıfına girebilir. Şuanda Suriye’den ya da Ortadoğu’dan Türkiye’ye gelenler mülteci sınıfına girmiyor” diyen Doç. Dr. Özer, bu konuda Türkiye’de yeni düzenlemeler yapıldığını söyledi. Doç. Dr. Özer, 90’lardan sonra Irak’tan ve Afrika’dan gelen çok fazla göçmen olduğu için Türkiye’nin onlara mültecilik statüsü verememesinden dolayı onlara bir kart verildiğini kaydetti ve bu kartın Türkiye’de değil, Türkiye aracılığıyla üçüncü bir ülkede mültecilik hakkı veren bir kart olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Özer, “Eğitim hakkı vatandaşlara eşit olarak verilmesi gereken haklardan biri. Devlet, sığınmacılar için temel eğitim hakkı olan 4+4+4 sistemini sağlamak zorunda” diyerek mülteci haklarının vatandaş haklarıyla neredeyse aynı olduğunu ve ulus devletlerin genellikle bu sorumluluktan kaçındığını söyledi.

Türkiye yeni bir göç yasası yaptı. Önceki yasalar dağınık olduğu için hepsi yeni bir yasa ile bir araya getirildi. Yasa, mültecilik, sığınmacılık, geçici korunmacılık gibi kavramların netleşmesi için yapıldı ve 2010 yılında bitmesi hedeflenen Avrupa Birliği süreci için başlatıldı ve şartlı mülteci diye bir kavram üretildi.

Prof. Dr. Komsuoğlu, “Çok geniş bir literatür içinde bulunan bir kavram olan mültecilik kavramı, çok hızlı gelişen bir konu. Sürekli güncellenen bir yapı olduğu için kaynakların da sürekli güncellenmesi gerekli” diyerek İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün internet sayfasındaki verilerinden alınan sonuçlarla kriz yönetimindeki en önemli yılların 2013 ve 2014 olduğunu söyledi.