İstanbul Üniversitesi 1453 Ödülleri’nde “Yılın En İyi Girişimci İş Adamı” Seçilen Erbakan Malkoç’u Ofisinde Ziyaret Ettik

AJANS ÜNİVERSİTE – Damla ESKİKÖY-Fatma Büşra COĞUPLUGİL

Erbakan Malkoç adını zihinlerimize kazıyarak geldik bir de sizden dinlemek isteriz Çılgın Türk Erbakan Malkoç kimdir?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Gençlerin zihnine kazınabilmek kolay bir şey değil. Herhalde bu benim tarzımda iş yapan tüm iş adamlarının önceliği olsa gerek. Allah’a hamd olsun Allah bize bunu nasip etti. Bundan çok onur duyduğumu söyleyebilirim.

Biz o Çılgın Türk lakabını Türkiye’den değil dünyadan aldık. Çünkü dünyada otomobil noktasında ki en iyi fuarlarda yerimizi aldığımızda daha önce yapılmamışı yapıp o arenalara o fuarlara, sergi alanlarında ki dünyanın en iyilerinin olduğu yerlere götürdüğümüzde vay be deyip, sen çılgınsın, delisin bunu nasıl yaptın diyerek bize bu yakıştırmayı yaptı. Artık adımız öyle kaldı. Ben gittiğim zaman dünyanın herhangi bir yerine bu lakapla bu kelimeyle bana dönüş yapıyorlar çok keyif alıyorum.

“Raporlara göre dünyanın 123 ülkesinde takip edilen bir dünya markası olduk.”

“Biliyor musunuz bunu ilk defa burada söyleyeceğim daha önce ki hiçbir röportajımda yok. Dijital medya uzmanımızın en son çıkarttığı raporlarda dünyanın 123 ülkesinde aranılan, araştırılan, sorgulanan ve takip edilen bir marka haline geldik. E bize Çılgın demesinler de kime desinler?”

Tasarım sektörüne girişiniz ve bu işi seçme sebebiniz nedir?

Tasarım bu işlerin bir parçası. Ama biz bu işlere girerken ürün tasarlayalım ya da bir araç tasarlayalım mantığı ile girmedik.  Bize hayatın getirmiş olduğu şartlar ve zorluklarla hayata başlayarak işlerimizi yapabilmenin hayali sonra ise dünyada ki tüm insanların en büyük sorunun trafik olması, otomobil yolculuğunda ki zaman kaybı ve insanların gizliliğe önem vermesini gördüğümde ‘Evet artık biz kişiye özel bir otomobil oluşturmalıyız’ duygularıyla yola çıktık.

 

1

“Ben zaman fakiriyim.”

Biz tasarım için değil dönüşüm için yola çıktık. Benim en büyük sorunum zaman. Düşünsenize buradan trafiğe çıkıyorsunuz herhangi bir araçla karşıya geçeceksiniz 3 saatiniz trafikte geçiyor. Böyle bir zaman kaybını siz göze alamazsınız. Bizim araçlarımız bu zaman kaybını minimize eder. Ha ofisinizde oturuyorsunuz ha trafiktesiniz hiç fark etmez. Dünyada her şey geri gelebilir ama zaman asla.

Kendi otomobil markanızı üretmeyi düşünüyor musunuz?

Dünyada daha önce yapılmamış bir aracı kendi markamızla yapmamızı sorarsanız evet benim böyle bir hayalim var. Hatta şu anda da gerçekleşmesi noktasında ciddi bir yol alınmış vaziyette.

“Dünyada otomobil üretim hızı 4 saniye.”

Ülkeye bir otomobil kazandırma noktasında konuşuyorsak bunu yapmamız biraz zor görünüyor. Çünkü dünya da otomobil üreticilerinin otomobil üretme hızları dört saniyeye inmiş durumda. Böyle bir hıza tek başımıza yetişmemiz mümkün değil.

Sizi zirveye taşıyan tasarımınız hangisi oldu ve tasarımlar sizden çıktığı haliyle şekil mi buluyor?

Şöyle söyleyeyim zirveye bir anda çıkamazsınız. Bir tasarım ya da bir üründe çıkartmaz. Bizim sürecimiz çok meşakkatli ve uzunca bir yol. Ortalama 30 yıla yaklaştı ve izim her bir tasarımız diğerinden çokça farklı özellik taşır ve hepsi benim kendi çocuğum gibi diyebilirim. Tasarım süreçlerine  gelince ben şirketin baş tasarımcısıyım. Hem tasarımlar hem üretim süreci hem standardize edilme süreci hem dünya da satış ve pazarlama noktasında ki ürünün anlatılma süreci tamamen benden ve bana bağlı olan ekibimden çıkar.

Ortadoğu ve Rusya ‘ya tasarımlarınızın ulaştığını duyduk ülkelerin farklı talepleri oluyor mu?

Sadece Ortadoğu ve Rusya değil dünyanın her yerinde araçlarımıza talep gösteriliyor. Tasarım farklılıkları elbette var. Türkler, Ruslar, Araplar herkes farklı bir şeyler ister. Biz kişiye özel tasarımlar yaptığımız için farklılıklar bizi çok etkilemiyor. Farklılıklar her alanda değişkenlik gösterebiliyor biz de şirket olarak bunlara ayak uydurabiliyoruz

İstanbul Üniversitesi 1453 ödüllerinde Yılın Girişimcisi olarak karşımıza çıktınız program ve proje hakkında ki düşünceleriniz nelerdir?

Girişimcilik çok değerli bir şey. Bizim genç nüfusumuz otuz milyona yakın dünyada en çok ihtiyaç duyulan şey bu, genç nüfus. Baktığınız zaman özelikle Avrupa’da bu oran çok düşük. Bizim ülkemizde böyle bir değer var. Üretim aşamasında Avrupa’nın bir anda önüne geçme şansımız var hatta dünyanın önüne geçmek gibi bir şansımız var ama bütün bunlar için gerçekten o genç nüfusun girişimciliği iyi anlaması lazım.

“Girişimci üreten gerçek mana da ürettiğine marka değeri katan bireydir.”

Girişimci üretir ve değer katar. Bizim bu noktada genç nüfusu harekete geçirmemiz gerekiyor. Çünkü dünya da en büyük savaşlar ekonomide başlıyor. Ekonomi anlamında bir savaş veremiyorsanız dünyada ki barışa da katkı sağlayamıyorsunuz. Ülkenize de barış getiremiyorsunuz. Ülkenizde ki insanları da mutlu edemiyorsunuz. Bunun tek bir yolu var girişimci olmak.

“İstanbul Üniversitesi çok değerli bir üniversite.”

Üniversite gençliğinden her yıl 800 bin mezun veriyoruz nerede bizim girişimcilerimiz? Hakikaten arkadaşlara sesleniyorum. Lütfen girişimci olun. Üretin değer katın. Benim bir lafım var; Vatanı olmayan dünyaya sığamaz. Arkasından da derim ki; Vatana sahip çıkmak lafla olmaz.

Nasıl olur işte girişimci olarak. Hepinizi girişimci olmaya davet ediyorum.

Röportaj isteğimizi kırmayıp tempolu gündemine bizleri de sığdıran Çılgın Türk Erbakan Malkoç’a teşekkürlerimizi sunarız…