AJANS ÜNİVERSİTE- Burcu Güler
Dünya çapında tanınan ve Almanya’nın en önemli belgesel film yönetmenlerinden biri olan Hartmunt Bitomsky, İstanbul Modern Sinema ve Goethe-Institut İstanbul işbirliğiyle hazırlanan etkinlik çerçevesinde yapacağı söyleşi için İstanbul’a geldi.
İstanbul Modern Sanat müzesinde gerçekleşen etkinlikte Hartmut Bitomsky’nin çeşitli festivallerden ödüller alan üç belgesel filmi, Almanya’dan Kareler, Üçüncü Reich Otobanları ve ilk gösterimini 2007 Venedik Film Festivali’nde yapan Toz izleyici ile buluştu.
Türkiye’de çok tanınan bir yönetmen olmamasına karşın etkinliğe ilginin yoğun olması dikkat çekti. Yapılan film gösterimlerinin ardından izleyenlerle buluşan Bitomsky kariyerine nasıl başladığı ve filmlerinde kullandığı teknikler hakkında konuştu.
KURMACA FİLMDEN BELGESEL FİLME
Bütün kariyeri belgesel filmlerden oluşan Bitomsky neden hep belgesel filmi çektiği konusuna ‘Uzun yıllar önce sinema eğitimine başladığımda aslında kurmaca filmi çekmek üzere planlar yapmıştım. Fakat bu çok iyi yürümedi.70’li yıllarda birkaç film yapmayı denedim ama çektiğim filmler beni mutlu etmedi. Aynı zamanda birkaç belgesel film çekmeye başlamıştım, ortaya daha iyi ve başarılı film çıkardığımı görünce belgesel film çekmeye ağırlık verdim.’ diyerek yanıt verdi.
Genç bir adamın farklı yerlere gelmek için gösterdiği çabaları anlatan ilk kurmaca filmine yapımcı bulmak için zorlandığını söyleyen Bitomsky, ’O dönemde Alman sineması büyük bir kriz içindeydi. Para bulmak gerçekten zordu. Zaman içerisinde kendime bir yapımcı buldum ama benim bilmediğim şey yapımcının iflas etmiş olduğu gerçeğiydi. Bu benim hiç hesaba katmadığım bir durumdu ve yapımla ilgili epey borçlandım ve mahkemelerle uğraşmak zorunda kaldım.’ diyerek birazda bu olayların etkisiyle belgesele yöneldiğini söyledi.
Bitomsky Almanya’dan Kareler filminde 1930’lu yıllarda Nazilerin kendi ideolojilerini insanlara sızdırmak için medyayı özellikle de sinemayı nasıl kullandığını inceliyor. Belgeselcilerin özelliklerinden bir tanesinin de çok araştırma yapmak ve konunun uzmanı haline gelmek zorunda olduğunu belirten Bitomsky ‘Bu filmi çekmeye karar verdiğim zaman çok araştırma yaptım ve Nazi dönemi uzmanı olmaya çalıştım. Elimdeki görüntülerde Nazi imgesinin bir maskenin arkasına gizlenmiş olduğunu fark ettim.’dedi. Konuyla ilgili olarak yapılan araştırmalara baktığında genelde insanların gördükleri şeyi doğrudan kabul ettiklerini bu yüzden filmde görüntüleri gerçekte ne anlattıklarını gösterecek şekilde kullandığını söyledi.
‘ADOLF HİTLER’İN YAPTIĞI TEK İYİ İŞİN OTOBAN OLDUĞU MİTİNİ YIKMAK İSTEDİM.’
Belki de çoğumuzun bilmediği şey propaganda filmlerinin yanı sıra Adolf Hitler döneminde yapılan otobanlara dair çekilmiş filmler. Almanya’dan kareler filmi için araştırmalar yaparken otobanların yapılmasıyla birlikte bu konuyla ilgili birçok kitap, roman ve filme rastladığını söyleyen Bitomsky bu filmi yapmasının asıl sebebini ‘Bugün bile hala geçerli olan Adolf Hitler’in yaptığı tek iyi işin otoban olduğu mitini yıkmak istedim. Adolf Hitler’in hapishanede kaldığı dönemlerde otoban yapma fikrini düşündüğü bilinmektedir halbuki bu yanlış. Çünkü otoban planları Hitlerden çok daha önce yapılmıştı.’ diyerek belirtti.
Çektiği filmlerde görüntülere önem veren ve ön planda tutan Bitomsky, Toz filminde konuşmanın neden ön planda olduğu sorusuna ‘Bu konuyla bağlantılı olarak gelişti. Belgesel filmlerinde genel olarak kişilerle röportajlar yapılır ve bunlar ayıklanarak istenilen kısımlar filme konur. Ama ben bunun gerçeğe ulaşmak için doğru bir teknik olduğunu düşünmüyorum. Ben filmlerimde söyleşi tekniğini kullanıyorum. Söyleşi yapacağım kişileri kesinlikle baskı altında tutmam çünkü bu durumda insanlardan istediğim sorulara cevap alamayabilirim. Bu nedenle onlarla sohbet şeklinde konuşur, hazır olduklarını hissettiğim zaman kameramana işareti verir ve çekmeye başlatırım. Ama Toz filminde bu mümkün olmadı. Çünkü tozla ilgili çalışan birçok bilim insanı gördüm. Onlara sorular yöneltmeden bu filmin olmayacağını anladım. Dolayısıyla biraz konuşma ağırlıklı film oldu.’ şeklinde yanıt verdi.
Berlin Sanat Enstitüsün de ders veren Bitomsky Türk öğrencileri sayesinde Türk sinemasını bildiğini ama güncel olarak takip etmediğini belirtti. Tanıdığı Türk yönetmenlere Thomas Arslan ve Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ödül alan Binnur Pilavcı’yı gösteren Bitomsky’nin uluslar arası alanda başarılara imza atan Fatih Akın’ı tanımaması dikkat çekti.
‘Üçüncü Reich Otobanları’ (1986)