AJANS ÜNİVERSİTE – Fatma ÇELİK
Gürsel Koçak, Osmanlı Dönemi’nde Darülelhan (Nağmeler Evi), Cumhuriyetin kurulmasıyla İstanbul Belediye Konservatuarı olan kurumda Bekir Sıdkı Sezgin, Cinuçen Tanrıkorur gibi Türk Müziği’nin duayenlerinden eğitim aldı. Koçak, Rektörlük izniyle İstanbul Üniversitesi (İÜ) bünyesinde Sosyal Sorumluluk Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne bağlı olarak başlatılan ve bu yıl 4. dönemine giren “Sertifikalı Türk Müziği Eğitimi Programı’nın Müzik Kulübü”nün temel dinamiklerini oluşturduğunu belirtti. Kulübün danışman hocalığını Prof. Dr. Seçkin Dindar’ın üstlendiğini dile getiren Koçak, müzik görüşünün kalite esaslı olduğunu, birçok müzik türünden seçkiler harmanladığını ve koronun bu eserleri seslendirdiğini ifade etti.
“İddialıyız, Müzik Camiası Bizden Bahsedecek”
Kulübün yeni olmasına rağmen iddialı olduklarını, çok yakın bir zamanda Türk Müzik camiasında İÜ Müzik Kulübü adının duyulacağını söyleyen Koçak, Avrasya Enstitüsü’nde çalışmanın öğrencilerin motivasyonunu olumlu yönde etkilediğini belirtti. Müzikte herhangi bir ayrımdan yana olmadıklarını ve müziğin güzelliğinin birleştiriciliği olduğunu söyleyen Koçak, koroya öğrenci alırken ‘Müziği seviyor musunuz’ diye sorduğunu, bu soruya ‘evet’ cevabı veren öğrencilerin koroya dahil olduğunu söyledi. Sertifikalı Türk Müziği Eğitimi Programını tamamlayan bazı öğrencilerin konservatuara devam ettiğini belirten Koçak, bunun çok sevindirici olduğunu söyledi.
Koçak, İÜ Müzik Kulübü’nün öğrencilerini renkliliği yönünden İstanbul’a benzettiğini, İstanbul’da var olan pek çok kültürün sentezi olduklarını bunun müziklerine de yansıdığını, Abdülkadir Meragî’den Muharrem Ertaş’a uzanan geniş bir yelpazede müzik yaptıklarını kaydetti. Meragî’nin Farsça sözlere sahip Segâh Şeşağaz isimli eserine çalışırken öğrencilerin sözleri anlamakta zorlandığını söyledi ve ekledi: “Müzik evrensel bir ifade tarzıdır. Müziğin içerisindeki müzik cümleleriyle sevgiyi, aşkı anlatabilirsiniz. Mesela Vivaldi’nin Dört Mevsim isimli senfonisinde kış, sonbahar, ilkbahar, yazı hissedebilirsiniz. Müziğin kelimeleri notalardır. Hiçbir kelime kullanmadan karşınızdakine duygularınızı ifade edebileceğiniz en büyük güçtür, aşktır.”
Müziği Seven Öğrenciler
Koroya öğrenci alırken enstrüman çalanların belli bir seviyede olmasına dikkat ettiğini, koristlerde ise ses güzelliğinden çok müzik sevgisi ve azmi ön planda tuttuğunu söyleyen Koçak, müziğin ciddi bir iş olduğunun, özveri ve çalışma gerektirdiğinin altını çizdi. Bunun yanında öğrencilerinden ilk beklentilerinin İÜ’deki bölüm derslerine devam etmeleri olduğunu söyleyen Koçak, “Öğrencilerimden Müzik Kulübü çalışmalarını öncelik listelerinde 2. sıraya yerleştirmelerini istiyorum. Biz müziği gönülden severek yapıyoruz. Benim görüşüme göre müzik bir yaşam biçimidir ve zorla yapılan bir iş değildir. Öğrenciler kulübümüze severek geldikleri için işimiz rast gidiyor. Biz sevgi esaslıyız, yolu sevgi olanın işi de sevgi olur” dedi.
Kaliteli Müziğe Verilen Ara Sona Erdi
Türkiye’de sanat müziği dinleyicisinin kalitesinin yeterli olmadığını belirten Koçak, insanlara kaliteli müziklerin sunulmadığını ancak kültürümüzde kaliteli müzik örneklerinin zaten var olduğunu söyledi. Bu ezgileri yeniden seslendirmenin öğrencileri motive ettiğini, kaliteli müziğe verilen kısa bir aranın ardından unutulan eserleri yeniden seslendirmeyi amaçladıklarını belirtti.
Sertifikalı Türk Müziği Eğitimi Programı ve Müzik Kulübü’nün çalışmaları paralel yürütülüyor. Müzik Kulübü Korosuna Ekim ayında öğrenci alımı yapılıyor. Geçtiğimiz yıl ilki Matematik Kulübü Çalıştayı’nda ikincisi de Yıl Sonu Konseri olmak üzere iki konser veren Müzik Kulübü, çalışmalarını İÜ Avrasya Enstitüsü’nde Pazartesi günleri yapıyor.