AJANS ÜNİVERSİTE – Bülent Rauf ALTUNAY, Betül YÜNCÜOĞLU
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Orman Fakültesi, Su Ürünleri Fakültesi ve İletişim Fakültesi Öğretim Üyelerinin katılımıyla gerçekleşen eğitim 22-23 Aralık tarihlerinde gerçekleşti. Katılımcıları çalışma ortamındaki risklere karşı alınması gereken önlemler ve yöntemler konusunda bilinçlendirmeyi amaçlayan eğitimin ilk gününde Prof. Dr. Halim İşsever ve Prof. Dr. Ataç Başçetin eğitim verdi.
Eğitimde İstanbul Üniversitesi’ne bağlı iş sağlığı ve güvenliği merkezinin 30 birime sahip olduğunu belirten İşsever, “Olumsuz çalışma koşulları olumsuz sonuçlar doğurur” dedi. Meslek hastalıklarının tanısını, meslek hastalıkları hastaneleri ve üniversitelerin koyduğunu söyleyen İşsever, ülkemizde en sık rastlanan meslek hastalıklarının tozlarla oluşanlar olduğunu ifade etti. İşsever sözlerine son olarak iş kazalarının yüzde 98-99’u meslek hastalıklarının yüzde 100’ünün muayene, kontrol-denetim ve çalışanların eğitilmesiyle önlenebileceğini ekledi.
Kamuda en büyük eksikliğin görev tanımlaması olduğunu belirten Prof. Dr. Ataç Başçetin ”Taşeronlarında içinde olduğu işlerdeki kazalardan ana firma sorumludur” dedi. İş kazalarının adeta bizim kültür meselemiz olduğunu söyleyen Başçetin sözlerine şu şekilde devam etti: “Kural tanımamayı alışkanlık etmiş Türk milleti iş kazalarında saniye dahi sapma olmayacağından bir an önce bu huyundan vazgeçmeli, kurallara uymalıdır.”
Eğitimin ikinci gününün ilk konuşmacısı olan Doç. Dr. Fırat Kaçar, “Ekranlı Araçlarla Çalışmada Sağlık ve Önlemleri”, “Elektrikle Yapılan Çalışmalarda İş Güvenliği” konularını anlattı. Acil durumda çalınan sirenin, frekansı arttıkça tehlikenin boyutunun büyüklüğünü belirttiğini söyleyen Kaçar, “Sağlık güvenlik işaretleri” konusuna da bilgilerini paylaştı.
“Kimyasallar Konusunda Ülkemiz Başarılı Değil”
İkinci konuşmacı olan Doç. Dr. İlgin Kurşun, “Kimyasal Maddelerden Doğan Tehlikeler” konusunda sunum yaptı. Kozmetikten deterjanlara evimize ve vücudumuza giren kimyasal maddelerden olabildiğince kaçınmamız gerektiğini söyleyen Kurşun: “Hayatımızda çok fazla kimyasal risk var ve bunun farkında olup önlemini almamız gerekir. Farkında olmak, önlem almak ve yönetmek hepsi birbirinden farklı şeyler” dedi. Esas tehlikenin yönetilmeyen tehlike olduğuna vurgu yapan Kurşun, sadece aile içinde değil ülke çapında belediyelerde de risk yönetiminin olması gerektiğini, en önemlisi bir kimyasal haritamız olması gerektiğini söyledi.
Kozmetik ürünlerde de yoğun şekilde zararlı kimyasal kullanıldığını belirten Kurşun, artık doğal kozmetik firmalarının çok yaygınlaştığını ve aradaki fiyat farkının eskisi kadar çok olmadığını söyledi. Kişisel bilinçlenmenin önemini vurgulayan Kurşun, şunları kaydetti: “Kozmetik firmalarında ciddi bir savaş var şöyle ki dünyada silah sektörüne harcanan paranın neredeyse yarısı kadar kozmetik sektörüne harcanıyor. Para olduğu için de çok acımasız kurallar var. Bir yerde denetlemek yetersiz kalabiliyor, kişisel olarak insanlar bilinçli olmalı ve etiket okumayı bilmeliler. Hangi firmaların paraben gibi zararlı kimyasallar kullandığını, hangi firmaların hayvanlar üzerinde test yapmadığını bilmeliyiz.”
“Doktorculuk Oynayanlar Aktar Kültürünü Abartıyor”
Kimyasallardan korunmak için aktarlara başvuran insanların çok daha bilinçli olması gerektiğini ve televizyonda doktorculuk oynayan insanların söylediği her bilginin uygulanmasının sakıncalı olabileceğini söyleyen Kurşun şunları söyledi: ”Doktorun yazdığı ilaçları kullanmak yerine bünyemizde yaşadığımız rahatsızlıklar için hemen aktar kültürüne yöneliyoruz. Aslında aktar kültürüne yönelmek kötü bir şey değil belli ölçülerde ama biz bunu abartıyoruz. Başımızın ağrısı için şu otu kaynatalım, boğazımız kötüyse şunu yapalım derken vücudumuza bu sefer daha fazla kimyasal ve etken maddeleri alıyoruz. Faydalı bilgi veren insanlar da var ama bunu çok abartıp çok ileri şekilde tıp tekniklerine müdahale edenler de var. Ben hiçbirisinin para ya da şöhret kaynaklı olduğunu düşünmek istemem ama bunların çok daha denetimli ve akılcı olması gerektiğini düşünüyorum.”
“Gezegen Artık Bizi Taşımıyor”
Çin’den gelen ürünlerde kullanılan plastiklerin çok zararlı olduğunu ve özellikle oyuncaklarının alınmaması gerektiğini söyleyen Kurşun, sunum sonrasında sorularımıza yanıt verdi: “Resmiyette ülkeye giren zararlı kimyasalların kullanıldığı ürünlerle ilgili bazı önlemler alındığı söyleniyor, denetim ve analizleri yapılmaya çalışılıyor ancak bunlar bazen kaçak yolla da bir şekilde ülkeye sokulabiliyor. Zararlı olarak girebilecek her şey için bire bin katıp önlem almamız gerekiyor. Ciddi anlamda risk içerdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”