İstanbul Üniversitesi ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) iş birliğiyle, İstanbul Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Uluslararası Geçmişten Geleceğe Yeni Medya Sempozyumu”, 10 Mayıs 2017 tarihinde İÜ Rektörlük Binası Doktora ve Mavi Salonları’nda gerçekleştirildi.
Sempozyuma yeni medya alanındaki yayınları ile tüm dünyada tanınan Prof. Dr. Lev Manovich ABD’den canlı video konferansı ile bağlandı. Sempozyuma katılan alanında uzman isimler arasında değerli akademisyenler Prof. Dr. Chiristoph Schmidt ve Dr. John Hans Coetzer’in yanı sıra İnteraktif Belgesel Film Yönetmeni Florian Thalhofer de yer aldı.
Sempozyumda açılış konuşmalarını İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, İÜ İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İÜ Rektör Danışmanı Prof. Dr. Ergün Yolcu ve TRT Genel Sekreteri Bünyamin Korkmaz yaptılar.
Her Ortam, Her Araç, Her Format Kendi Mantığına Sahip
Florian Thalhofer sempozyumda “İnteraktif Belgeselin Fırsatları ve İnteraktif Belgeselin Geleceği” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. İnteraktif Belgesel Film Yönetmeni ve Korsakow yazılımının mucidi Florian Thalhofer sunumuna başlarken İstanbul Üniversitesi’nde böyle bir sempozyuma katılmaktan duyduğu onur ve mutluluğu dile getirerek başladı. Florian Thalhofer konuşmasına şu şekilde devam etti: “17 yıl önce etkileşimli, doğrusal olmayan film yapımı sağlayan bir internet yazılımı keşfettim. O zamandan beri bunu kullanıyorum. Korsakow isimli bu sistem film yaratımı ve yönetimi sağlıyor. 20 yıl önce üniversitede tasarım okurken etrafım bilgisayar doluydu ve onlardan çok etkileniyordum. Benim için onların öykü anlatımı için kullanılacağı öngörülebilir bir şeydi. Film değil tasarım bölümünde okuduğum için doğru öykü anlatımı konusunda baştan sona her şeyi yanlış yaptım, bu da birkaç yeni keşfe yol açtı.”
Düşünce iletimi için kullandığımız ortamların sadece ne ifade edeceğimizi değil, zamanla nasıl düşündüğümüzü de şekillendirdiğini vurgulayan Korsakow, “Ortam aynı zamanda yazarı, nasıl düşündüğünü, dünyayı nasıl gördüğünü de şekillendiriyor. Bu sadece bilgisayar değil tüm ortamlar için geçerli. Her ortam, her araç, her format kendi mantığına sahip. Bilgisayar kullanarak, bilgisayar mantığını kullanmayı öğrendim, böylece bu sistemi yarattım. Sistemi anlatmak ve açıklamak zor, ama ‘Belgesel nedir?’ sorusuyla başlayabiliriz. Belgesel, yapımcısının gerçekliğin küçük parçalarını içine koyduğu bir kutu gibidir. Kutuyu kapatıp başka bir kişiye verebilirsiniz. Bu öteki kişi gelecekte ise geçmişi görecektir. Belgeselci olabildiğince kesin ve doğru olmaya çalışır. Belgesel bir kutu ise, içine koyabileceğimiz şeyler vardır ve bazı şeyler sığmayacaktır. Ne anlattığınızı bu kutu belirleyecektir” şeklinde konuştu.
Belgesel film ve kurgu film arasındaki sınırlara değinen Florian Thalhofer, “Farklı anlatım ifadelerini tanımlarken zorluk çektim. Belgesel film ve kurgu film arasındaki farkı düşünürken, belgeseli sadece doğru ile kurguyu ise sadece fantezi ile düşündüğümde kendime sınırların nerede olduğunu sordum. Bence tüm öykü anlatımları kurgudur, ama ne kadar kurgu olduğu önemlidir. Hiçbir öykü doğruyu tamamıyla yansıtamaz. Doğru benim için yoktur ya da tümün sadece küçük bir parçasıdır. Hepimizin kabul ettiği ise gerçekliktir. Gerçekliği anlamak ve üstünde anlaşmak zordur” ifadelerini kullandı.
“Öykü Ne Kadar İyiyse, O Kadar Kurgudur”
“Öykü ne kadar iyiyse, o kadar kurgudur” diyen Florian Thalhofer, “Filmin doğası da bir sahne üzerine başka bir sahnedir. Bu son birkaç jenerasyonun düşünce sistemini etkilemiştir. Filmler eskiden doğrusal olmak zorundaydı. Ama bilgisayarda filmlerin doğrusal olması mantıklı değildir. Günümüzde hala çoğu film doğrusaldır. Çünkü bu düşünce biçimine alıştık. Öykü anlatımının ve düşünmenin doğal biçimi doğrusal değildir. Eğer bilgisayar filmden önce keşfedilse filmler doğrusal olmazdı. Geleceğin belgesellerinin amacı basitleştirmek değil, gerçekliği incelemek ve en aydınlatıcı yönlerden ona bakmak olacak. Sorunlardan kaçmayacak, ona heyecanla yaklaşacak. İzleyicilerden geribildirim alacaklar. Yazarlar projeleri tek başlarına gerçekleştirmeyecek, izleyici baştan itibaren dâhil olacak. İleride belgeseller doğrusal olmayacak” şeklinde konuştu.
Florian Thalhofer konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Sanal gerçeklik, zenginleştirilmiş gerçeklik, 360 derece film gibi yeni araçlar iyi olabilirler ama bunları kullanmak doğrudan yeni bir öykü anlatımına yol açmayacak. Eski doğrusal mantığı kullanmamaları gerekir. Yeni film yapımı düşüncesine katılmalılar. Geleceğin belgeselcileri dünyayı basit olarak görmemeli, karmaşıklığını fark etmeliler. Eğer bunu yapacak cesareti göstermezlerse belgeseller gelecekte anlamını yitirecek ve bu yeni teknolojiler sadece birer araç olarak kalacak.”
Prof. Dr. Ergün Yolcu Florian Thalhofer’e yaptığı sunumdan ötürü plaket takdim etti.