AJANS ÜNİVERSİTE-Esra MUTLU
Fotoğraf-Burcu GÜLER
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Enformatik Bölümü Yüksek Lisans Bölümü öğrencisi Cem Turan, yüksek lisans tezi seminer etkinliğinde teknolojinin geçirdiği evrimlere, insan hayatındaki yerine ve değişimlere değindi ve teknolojinin insan hayatının bir parçası olduğuna dikkat çekti
İÜ Enformatik Anabilim Dalı Doktora ve Yüksek Lisans Programı Seminer Dersi kapsamında her Çarşamba günü İÜ BUYAMER Bilişim Akademisi Bilgisayar Laboratuarı’nda verilen seminerlerin bu haftaki konusu “İnsan Dostu Teknoloji mi, Teknoloji Dostu İnsan mı?” idi. Seminerde Yüksek Lisans öğrencisi Cem Turan, sunum yaptı.
Bilgi, iletişim, enformasyon benzeri kelimelerin insan hayatında yoğun bir şekilde kullanıldığını belirten Turan, “Bizden önceki nesillerin yüzyıllardır yaşadığı şeyi biz artık daha kısa zamanlarda yaşıyoruz. Bilginin ömrü de kısalmaya başladı. Bunları işleyerek bir yerlere gelmeye çalışan insanlar olmaya başladık” dedi.
İnsanların genellikle teknoloji tarafından yönetilen insanlar haline dönüştüğünü söyleyen Turan, “İnsanlar, içgüdüsel olarak farkına varmadan bir takım düşünceleri besleyen, besledikçe daha da içine giren farklı bir yapı haline girmeye başladı” diyerek bilimin ibadetten günümüzdeki halini alış evrelerini anlattı.
Turan’a göre bilim ve teknoloji birbirini tamamlayan iki terim. Teknolojinin gelişmesi ile bilim gelişiyor ve bilimin gelişmesinden toplum faydalanıyor. Burada iki ögenin karşılaştığı dünyada hangisinin kimi yöneteceğinin önemli olduğunu belirten Turan, “Baktığımız zaman önceden yaptığımız hesaplarda teknoloji insanın hayatını kolaylaştıracak ve artan zamanda sosyalleştirecekti. Ama öyle mi oldu? Ben bunun böyle olmadığına inanıyorum. Daha insan dostu teknolojiler yerine, toplum daha mekanikleşen her şeyi akla kara, birle sıfır, varla yok gören insanlar haline geldi. Sanki sanal bir oyun oynuyor gibi insanlar. Sosyokültürel bir dönüşümün olduğu dönemdeyiz” dedi.
Dönemsel olarak 1980 ile 1990’lardaki çocukluk ile günümüz çocukluğunu kıyaslayan Turan, durumun değiştiğinin, sokağa çıkmak yerine çocukların, bilgisayar ve televizyonu ettiğinin ve interaktif hayat yerine sosyal medyada zaman geçirdiğinin altını çizdi. Turan, “Eskiden insanlar radyo programları ve radyo tiyatroları dinlerdi. Bu insan beyni için ve hayal kurma yeteneği için önemli bir egzersizdi. Ama televizyon, akıllı telefon gibi görsel ögeler beynimizi hamlaştırdı. Bugün en fazla şikâyet ettiğimiz şey hayal yoksunluğu. Üretkenlik ve fikir artık günümüzde yok” diye konuştu.