AJANS ÜNİVERSİTE – Gizem ÖZTÜRK
Türkiye’nin ilk müzik direktörü ve özel radyo programcılarından olan Arzu Çağlan, medyaya olan ilgisini anlattı.
Deneyimli radyocu, evde çatal bıçak konuşturmasıyla başlayan merakını, doğuştan gelen bir istek olduğunu ifade etti. Çağlan, henüz ortaokul zamanında üç kız arkadaşıyla birlikte okul defterlerinde dedikodu dergisi çıkardıklarını ve derginin içinde; kara kalem çizimleri, uydurma haberler, haftanın dedikodusu gibi bölümlerin yer aldığını belirtti. “Mizanpajına kadar üzerinde durulan dergiyi bütün sınıf da dikkatle takip ediyor” diye ekledi.
Hayalini Gerçekleştirdi
Okul yıllığında bile arkadaşlarına yansıttığı gazeteciliği, üniversite tercihlerinde, o zamanki adıyla İÜ Basın Yayın Yüksekokulu olarak yapmış. Üniversite yıllarının 1980 sonrasına gelmiş olmasından yakınan Çağlan, dönemin olumsuzluklarına şöyle değindi; “Çok komedi yıllardı. Okulumuzda ajans yoktu, fotoğraf laboratuvarı yoktu; daktilo dersleri vardı daktilo yoktu. Okulun içinde gazete çıkarmak veya radyo yayını yapma imkânımız yoktu. Teoride öğrendiğimiz şeyler oldu ama çoğumuz hayal kırıklığıyla mezun olduk.”
Üniversitenin ne kattığını yıllar sonra medya sektörüne girdiğinde anladığını söyleyen Çağlan, “ Medyada, işi bir alaylı yapanlar var, bir yanda da bizim gibi olanlar vardı ve bu beni bir tık öne taşıdı. Çünkü alaylı kişilerin bazılarında işin etik duygusu olmuyor. Ayrıca o zamanlar bazı dersleri dikkate almaz, önemsemezdik. Ekonomi, hukuk, uluslararası ilişikler dersleri, bunlar bize çok anlamsız gelirdi fakat farkında olmadan öyle bir altyapı hazırlıyor ki sana ve herhangi bir duruma, olaya farklı açılardan bakıp değerlendirebiliyorsun” diye konuştu. Üniversite, yaptığın işe disiplinli bakmayı sağlıyor, diye belirten Çağlan, adalet duygusu kazandırdığını da belirtti.
Okul yıllarında yaşadıklarıyla ilgili konuşan Çağlan şöyle devam etti; “Bizim basından(İÜ Basın Yayın) Mercan Dede, derslere girmeden önce neyiyle merdivenlerde bize minik bir konser verirdi. Komik bir ekibimiz vardı. Yemekhaneye gider, doymaz, tekrar sıraya girip tekrar yerdik. O yılların Kapalıçarşı’sı çok eğlenceliydi. Daha sonra da Show TV haber müdürü olan Bülent Çöltekin, bizim sınıftaydı. Her derste güler, espri yapardık ve her zaman Bülent sınıftan atılırdı. Bütün fırlamalığı yapan bendim ama hep o atılır, fırça yerdi.”
“Radyo ağır bastı”
Medya sektörünün o zamanlar dar bir alanı kapsaması dolayısıyla çalışma imkânı bulamayan Çağlan, İngiltere’ye okumaya gittiğinde BBC ve korsan radyoları dinlemeye başlamış ve radyoyla tanışmış. Çağlan, telsiz üzerinden yapılan yayınları ve BBC’yi dinlerken zamanla radyonun gazeteden daha ilgisini çektiğini söyledi.
Radyonun revaçta olduğu 90’larda; programcının gizemi, sesi dinleyiciyi çekerdi. Şimdilerde daha fazla interaktif olmasıyla dinleyicinin eskisinden daha fazla olduğunu ifade eden Çağlan, “Günümüzde insanlara hem internetten hem yayından ulaşabiliyorum. Eskiden ise programdan sonra kalkar giderdim ama artık Twitter, Facebook mesajlarına bakmak tam bir saatimi alıyor. Artık medyadaki her insan için böyle oldu, böyle devam edecek” dedi.
“Beyninize yatırım yapın”
İÜ İletişim Fakültesi öğrencilerine de tavsiyelerde bulunan Çağlan, bir iletişimcinin beynine yatırım yapması gerektiğini savundu.
Giderek rekabetin arttığını ve her zaman tercih edilenin ekstrası en fazla olan olarak niteleyen tecrübeli radyocu; “Her konuda olması mümkün olamaz ama bir konuda uzmanlaşması gerekiyor. Yabancı dil çok önemli ve dış haberlerde çalışanların mümkün olduğunca çok iyi İngilizce bilen ‘gazetecilerden’ oluşması haberin anlamı bakımından çok önemli oluyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Arzu Çağlan Kimdir?
İstanbul’da 1966 yılında Kadıköy Mühürdar sahilinde bir köşkte dünyaya geldi. Babası erkek berberi, annesi ev hanımıdır. Kadıköy Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu kazandı. Okulu bitirdikten sonra iki sene Londra’da Business English eğitim programına katıldı. Star televizyonunun Ahmet Özal ve Cem Uzan ortaklığı ile açıldığı yıl kanalın halka ilişkiler bölümünde çalışmaya başlayarak medya ile tanıştı. 2002 senesinde Uzan grubuna transfer oldu, o çatı altında Radyo Alaturka ve Rock FM radyolarını kurdu. Radikal ve Milliyet gazetelerinde yazılar yazdı.