Hazin Bir Aşkın Hikayesi: Kırmızı Saçlı Kadın

AJANS ÜNİVERSİTE- Anıl VURAL

80’li yıllarda lise öğrencisi olan Cem, annesiyle İstanbul’da yaşarken babasının da hayat adında bir eczanesi vardır. Cem, eczaneye her öğle babasına yemek götürür fakat babasıyla arasında hep bir soğukluk hep bir uzaklık vardır. Cem, kendisini annesine yakın hisseder. Babası evi bir gün ansızın terk eden Cem, annesiyle yalnız yaşamaya başlar. Babasının evi neden terk ettiğini anlayamayan Cem, annesine babasının evi neden terk ettiğini sorduğunda aldığı yanıt adeta hayal kırıklığıdır. Annesi babasının bir daha gelmeyeceğini söyler. Eczanede de işler yürümez ve Cem artık yeni bir iş bulur. Çalışmaya başlar. Bir süre Deniz kitabevinde çalışır. Bu kitabevini çok sevmektedir çünkü burada çeşitli kitaplar okumaktadır. Cem üniversiteye girebilmek içinde dershaneye gitmesi gerekir ancak paraya ihtiyacı vardır. Aile dostlarının da tavsiye ve yardımıyla kuyuculuk işinde çalışmaya başlar.

Bir Kuyu Etrafında Şekillenen Hayaller

Hayri Bey işadamıdır. Öngören de bir tekstil fabrikası kurmak ister. Tekstil için suya ihtiyacı vardır. Su içinde Mahmut Ustaya kuyu kazdırır. Mahmut Usta’nın Ali adlı bir çırağı vardır. Daha sonra da çalışmak için Cem gelir. Mahmut usta kuyuyu kazarken Ali ve Cem de kuyudan çıkan toprağı çıkrıkla yukarıya doğru çekerek kenara boşaltmaktadır. Cem, Mahmut ustayı babası yerine koymaktadır. Hayri Bey, kuyu kazıldığında ve bittiğinde İstanbul’dan bir tepsi baklava getireceğini ve hediyeler vereceğini söyler. Cem biriktirdiği paralarla birlikte alacağı hediyelerin hayalini de kurar. Mahmut ustayla kuyu kazan çırakları bir türlü suya ulaşamazlar ama Mahmut usta da kuyuculuk işini gelenekle öğrendiği için inatla çalışmaya devam eder. Cem, Mahmut ustayla ara sıra kente sigara almaya gider. Zaman zaman da Cem kente yalnız gider. Bir gün hiç beklemediği kırmızı saçlı bir kadınla karşılaşan Cem, aşık olur. Kente her fırsatta inmektedir ve o gördüğü kırmızı saçlı kadını izlemektedir. Evlerinin önünden geçer, pencerelerinden bakar ve kadının onu fark etmediğini düşünür. Kente çadır tiyatro gelmiştir. Tiyatroya davet edilir, gider tiyatroya ve izlediklerinden de etkilenir. Kırmızı saçlı kadını kuyu kazarken dahi hayal etmektedir. Her fırsatta onu görmek ister. Bir gün kadının tiyatrocu Turgut ile evli olduğunu öğrenir. Kadın’ın kocası olmadığı bir gün kadınla birlikte olur. O günden sonra Cem, kadını unutamaz.

Beklenmeyen Bir Ölüm

Kazdıkları kuyudan su çıkmayacağını düşünen Ali işi bırakır. Birlikte çalışmaya devam eden Mahmut usta ve Cem akşamları birbirlerine hikaye anlatmaktadır. Cem, Oedipius Kompleksi adlı hikayeyi anlatır. Mahmut usta tiyatro ve meyhane sevmez. Cem’e zaman zaman nasihatte bulunur. Suyu bulmakta zorlanan Mahmut usta ve Cem, tam paydos edecekleri zaman 20 metre yüksekten tulumba kuyudaki Mahmut usta’nın üzerine düşer. Cem ustasını kurtaramadığı ve paniğe kapıldığı için kenti terk eder.

Yıllar Sonra. . .

Cem, yıllar sonra zengin bir müteahhit olarak evlenir. İş gereği Öngören’e gitmesi gerekir. Aradan geçen zamanda Cem, kırmızı saçlı kadından Enver adlı bir çocuğu’nun olduğunu öğrenir. Enver babasını sevmez. Enver, babasına kendisini başkası olarak tanıtır. Cem’e eskiden kazmış oldukları kuyuyu gösterir. Bir süre sonra Cem ile Enver arasında gerginlik yaşanır. Enver, babasını öldürür. Hapse atılan Enver bu olayın kitabını annesinin diretmesi üzerine yazar.

Kitabın Etkisi

Pamuk’un bu kitabına konu olan olaylar içerisinde anlatılan hikayelerden Oedipius adlı hikaye “ensest” öğeler barındırdığı gerekçesiyle hakkında dava açılmıştır. Çünkü Oedipius, hikayesinde oğul babasını öldürür ve annesiyle yatar.