AJANS ÜNİVERSİTE- Burcu GÜLER
Fotoğraf- Sümeyye Yaman- Esra MUTLU
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan “Hayvanları Koruma Kanunu”nun değişen maddelerini, yapılan değişikliklerin olumlu ve olumsuz yönlerini, yeterli olup olmadığını Av. Tülay Parlak ile konuştuk
İÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünde Yüksek Lisans yapan Av. Tülay Parlak, 5199 sayılı Yasada Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı’nın 11 Eylül 2012 yılında Meclis’e sunulduğunu belirtirken, toplam 12 maddeden oluşan Kanun Tasarısı’nın değişiklik gerekçesini, 5199 sayılı Kanun’un uygulanmasında meydana gelen sorunların önlenmesi olarak ifade etti.
Kanun Tasarısında dikkat çeken ve hayvan hakları savunucularının bazı protesto sebeplerini de oluşturan başlıca değişiklikleri açıklayan Av. Parlak şunları söyledi: “Sahipsiz hayvanlar için doğal hayat parkları hayata geçirilecek. Ev ve süs hayvanı sahiplerine eğitim alma yükümlülüğü getirilecek. Hayvanlar üzerinde deneysel çalışmaları yapacak olan araştırmacıların, etik kurullarca düzenlenecek olan eğitim neticesinde “deney hayvanı kullanım sertifikası” almış olması zorunlu olacak. Yürürlükteki Kanunda belirtilen tehlikeli köpek ırklarına, Dogo, Argentino, Fila Brasileiro da eklenecek. Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak fiillerine 1 yıla kadar; işkence yaparak öldürme ve Pitbull, Terrier, Dogo, Argentino, gibi tehlikeli köpek ırklarını ve melezlerini üretmek, ülkeye girişini, satışını yapmak, sergilemek ve hediye etmek fiilleri için 2 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.”
“Tasarıda Yapılması Öngörülen Değişikliklerin Olumlu Ve Olumsuz Yanları Var”
Av. Parlak, tasarıda yapılması öngörülen değişikliklerin olumlu yanları arasında, evde hayvan besleyecek olanların bir eğitimden geçme zorunluluğunun getirilmesini ve bazı suçlarda hapis cezasının getirilecek olmasını sayabileceğini belirtti. Olumsuz yanlarını söyleyen Av. Parlak, “Olumsuz yan olarak gördüğüm iki konuyu belirtmek isterim. Bunlardan birisi, Hayvan Hakları Bildirgesine göre, hayvanların her türlü deney ve eğlence aracı olarak kullanılması yasaklandığı için Tasarı’da da düzenlemenin Hayvan Hakları Bildirgesine göre yapılması gerekir. Bir diğer önemli olumsuz yan ise, hayvanlara işkence yapmak, dövmek gibi fiiller, idari para cezası ile cezalandırılmaktadır. Şöyle ki, fiil teşebbüs aşamasında kalmış ise, idari para cezası bile verilemez ve ödenmediği takdirde hapis cezasına çevrilemez. Oysaki adli para cezası bile, ödenmediğinde hapis cezasına çevrilir.” diyerek bu sebeplerden dolayı tasarının bu maddesinin hapis cezası ön görür şekilde yenilenmesi gerektiğini aksi halde, yetersiz kalacağını ifade etti.
‘Mevcut Bakımevleri, Hayvanlar Açısından Birer Hücre Evidir’
Hayvan hakları savunucuları tarafından olumsuz olarak nitelendirilen sahipsiz hayvanlar için ön görülen doğal hayat parkları maddesini değerlendiren Av. Parlak, gerekli alt yapının mevcut olması halinde olumlu bir gelişme olacağını ancak bu noktada ‘Mevcut bakımevleri, hayvanlar açısından birer hücre evidir.’ durumunun mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Bu konuyla ilgili Av. Parlak, “Yürürlükteki yasaya göre, sahipsiz hayvanlar kısırlaştırıp aşılanıp rehabilite edildikten sonra, alındıkları ortamlara iade edilmektedir. Tasarıya göre, bu hayvanlar geri bırakılmaksızın, bakımevlerinde tutulacak ve bakımevlerinde yer sorunu yaşanıyorsa doğal hayat parklarına gönderilecektir. Bu durumda, mevcut bakımevlerinin son derece sağlıksız koşulları ve hayvanlara yetersiz geldiği göz önüne alındığında, daha çok hayvanın bir arada olacağı doğal hayat parkalarında sorunların katlanmaması kaçınılmaz olacaktır.” diyerek gerekli denetim sistemi kurulmadan tasarı yürürlüğe girerse, olumsuz sonuçların söz konusu olabileceğini ifade etti.
Hayvan haklarının kanun çerçevesinde korunuyor olması olumlu olsa da tasarıdaki değişikliklerin, “tam koruma” sağlayıcı nitelikte olmadığını belirten Av. Parlak, “Örneğin, hayvanların gömüleceği hayvan gömü yerlerine ilişkin bir düzenleme içermemektedir.” diyerek bazı konulara hiç yer verilmediğini belirtti.
Üniversite Öğrencileri Yeterince Duyarlı Değil
Prof. Dr. Pınar Eraslan Yayınoğlu ve Veteriner Hekim Dr. Lora Koenhemsi’nin her hafta Radyo İletişim’de yaptığı “Görmüyorsak Duyabiliriz” adlı programda Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nu detaylı bir şekilde konuştuklarını söyleyen Av. Parlak “Bu konuya, üniversite öğrencilerinin yeterince duyarlı yaklaşmadığını düşünüyorum. Bunun nedeni olarak, ‘hayvan hakları bilincinin’ yaratılması bir kültür olup gerek ailede gerekse tüm eğitim sistemimizde bu konuda bir bilincin oluşması yönünde herhangi bir girişim bulunmamaktadır.” diyerek bu kültür yerleştirilmiş olsaydı, üniversite öğrencilerinin yaklaşımının da farklı olacağını dile getirdi.
Av. Parlak, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun da uygulamadaki sorunlarının giderilmesi için sadece gerekli yasal değişikliklerin yapılması yeterli olmayıp “uygulanabilirliği” açısından da gerekli önlemlerin alınmasının gerektiğini ifade etti.