AJANS ÜNİVERSİTE – Devrim ÇIRPAN
Su, insan ve diğer canlıların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için vazgeçilmez bir gıda maddesidir. Göller ve barajların, içme ve kullanma suyu temini için önemli kaynaklar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ergün, “Bu su kaynaklarının korunması konusunda yeterli bilincin oluşmaması, akarsu ve diğer diğer su kaynaklarını beslenme alanlarının kentsel yerleşim bölgeleri haline gelmesi, sanayileşme, mevcut üretim sistemlerinin duyarsızlığı ile birleşince içme suyu ile ilgili sağlık sorunları da hızla büyür” dedi.
Kaynak Sularını Etkileyen Birçok Faktör Var
Kaynak sularının toprağın derin katmanlarından süzüldüğü için, toprağın süzgeç görevi gördüğünü ve süspansiyon halindeki organik maddeleri tuttuğunu söyleyen Prof. Dr. Ergün, şunları söyledi:
“Derinlerde bakteri faaliyeti sonucu organik ve anorganik maddeler parçalanır, suyun kendine has kimyasal yapısı meydana gelir. Nehir, göl, baraj suları; yağmur, kar, eriyen buzlar ve yer altı sularından oluşur. Yağmur miktarı, toprağın kimyasal yapısı, mevsim gibi faktörler bileşimini etkiler. Kullanılabilecek nitelikli su, aynı zamanda kullanılan atık su sürekli olarak su döngüsüne katılmaktadır.”
Kaynak sularına dezenfeksiyona yönelik herhangi bir işlem yapılamadığını da belirten Prof. Dr. Ergün, savaş, deprem ve sel gibi doğal afetlerde Sağlık Bakanlığı’nın özel izni ve uygun göreceği usul ve teknikler gibi işlemlerin uygulabileceğini vurguladı.
Kaynak Sularının ve Doğal Mineralli Suların Kirlenme Sebepleri
Su kirliliği genel olarak organik, inorganik, biyolojik ve termal kirlenme olarak sınıflandırılmakta olduğunu ve suya, hidrolojik döngüsü sırasında radyoaktif serpinti, insan, hayvan ve bitki organik artıkları, tarım, endüstri kirlilikleri gibi çok çeşitli yabancı maddelerin karışması veya doğal olarak bulunabilen maddelerin çeşitli nedenler ile sularda zenginleşmesi, suların kirlenmesine neden olabileceğine değinen Prof. Dr. Ergün şunları kaydetti:
“Ülkemizde yeraltı suyu kirlenme nedenleri doğal ve yapay nedenler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Doğal nedenler; kötü kaliteli akarsu, göl, bataklık etkileri, jeolojik formasyonlardan kirlenme, jeotermal alan etkileri, deniz suyu girişimi olarak sıralanabilir. Yapay nedenler bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte genellikle sanayi atıkları ve tarımsal ilaç ve gübre kullanımıdır.”
Suların korunması gerektiği hususuna dikkat çeken Prof. Dr. Ergün, “Mutlak koruma alanı, kısa mesafeli koruma alanı, orta mesafeli koruma alanı ve uzun mesafeli koruma alanı olmak üzere toplamda 4 alanda, kaynak sularını ve doğal minarelli suları koruyabiliriz” şeklinde konuştu.