AJANS ÜNİVERSİTE
Hastalıkların bedendeki ve ruhtaki etkileri kişiden kişiye farklılıklar gösterdiğini belirten ve hastalık kadar kişinin “kim” olduğunun da çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sedat Özkan, “Hastalık ve hastanın bedeni ile birlikte tedavi süresince ve sonrasında beyni, ruhu, ailesi, geçmişi, bilinci, bilinçaltı da önemli rol oynamaktadır. Hastalığın seyri, komplikasyonları ve hastalığa verilen yanıt kişinin psikolojisi ile ilgilidir. Bu nedenle ruh ve beden arasındaki etkileşimi anlamak, tedavinin başarısını arttıran önemli unsurların başında gelmektedir. Liyezon psikiyatrisi hastaya, tedavi ekibine ve aileye bütünleştirici bir yardım sunmaktadır.” dedi.
Hastalığa kadar kişilerin ilişkilerinde ya da aile yaşamlarında farkında olmadan bastırdıkları duyguların krizle birlikte açığa çıktığına değinen Prof. Dr. Özkan bunun liyezon psikiyatrisiyle çözümlenebildiğini söyledi ve aile bağlarının bu tür kriz durumlarında çok önemli olduğunun altını çizdi.
Aile bağlarının ülkemizde güçlü oluşunun olumlu bir durum olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özkan ülkemizde iki uç davranışın varlığına vurgu yaptı ve şunları söyledi: ” Türkiye’de iki uç yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi aşırı koruyucu ve hastanın bağımsız hareket etmesini kısıtlayıcı, diğeri hastayı ‘sen bilirsin’ diyerek tamamen yalnızlaştıran yaklaşımdır. Aileler aşırı kaygılı ve koruyu olmaktan kaçınmalıdır. Aşırı koruyu olan aile hastanın bireysel adım atmasını zorlaştırırken hastalıktan sonra özgürlüğünü de kısıtlamaktadır. Hastayı tamamen kendi kararlarını alması konusunda yalnız bırakmak da doğru değildir. Hasta en iyi kararı verecek kadar yetkin olsa da, bu süreçte aile desteği hastayı psikolojik anlamda güçlendirmektedir”
Hastalık sonrasından kadınların erkeklere oranla daha çok terkedildiklerinin altını çizen Prof. Dr. Özkan bu durumun kültürle ilişkilendirilebileceğini ancak, kadının ekonomik anlamda özgür olmamasının da önemli bir faktör olduğunu belirtti.
Kaynak: İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü