AJANS ÜNİVERSİTE- Betül YÜNCÜOĞLU, Begüm ERGİNBAY
Genel Yayın Yönetmenliğinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi’nde Genel Gazetecilik Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans yapan Süleyman Sarılar televizyon haberciliği konusundaki sorularımızı yanıtladı. İnternet ve mobil kullanımın yaygınlaştığı son dönem televizyon haberciliğinin medyadaki yerine ilişkin yorum yapan Sarılar “Televizyon çıktığında gazeteler tümüyle ölecek, artık gazetesiz ‘non paper’ bir medya yaratılacak deniyordu ama bunun böyle olmadığını gördük çünkü belirli alışkanlıklar uzun süre devam ediyor” dedi. Televizyon haberciliğini bekleyen en büyük tehlikenin zaman ve mekandan bağımsız hareket etme isteği olduğunu kaydeden Sarılar, televizyonun bir mekana ve bir enerjiye bağlı bir cihaz olarak algılandığında geleceğinin tehlikede olduğuna dikkat çekti.
İnsanların artık mobilize olduğunu, televizyonun ayarladığı zaman ve içerik sırasına bağlı kalmak istemediğini dile getiren Sarılar “Şimdi bütün televizyonlar da bu yönde ilerliyor. Haberleri tek tek internet sitemize koyuyoruz, böylece izleyiciler istedikleri zaman istedikleri sırada izliyor. Belki konvansiyonel (geleneksel) anlamda televizyonlar güç kaybedebilir ama önemli olan içerik hazırlamak. Çünkü o içeriği yaratanlar da yine televizyon ekipleri” diye konuştu.
“Televizyon Muhabiri Derdini Görüntüyle Anlatabilmeli”
Televizyon haberciliğinin gazeteden farklı olarak nasıl işlediğini anlatan Sarılar, “Ben yazılı basında da yıllarca çalıştım, birinin görüntüye dayalı bir anlatım tekniği olması dışında büyük bir fark yok” dedi. Diğer bir yandan televizyon muhabirini diğer muhabirlerden farklı olarak görüntüyle metni eşleştirebilen, bazen görüntüden haber yaratan bazen de metinden görüntü yaratan bir muhabir olarak tanımlayan Sarılar, muhabirin hangi görüntünün neyi anlattığını, görüntü analizi yapmayı, kamuoyuna nasıl bir mesaj vereceğini bilmesi gerektiğini söyledi. Bunun önemini şu sözlerle açıkladı: “Bir televizyon yayıncılığının davranış kalıplarını değiştirdiğini, kimi zaman farklı davranışlara, farklı özenmelere ittiğini ve insan davranışlarını etkilediğini düşünüyorum.”
İdeolojik Duvarı Aşabilmek Zor
Türkiye’de tümüyle kamplaşmadan doğan bir etki nedeniyle kurulan sosyolojik bağın aslında sadece haberle kurulan bir bağ değil, doğrudan ideolojik bir bağ olduğundan bahseden Sarılar, “İnsanların izleme oranlarına baktığımızda kendi sosyolojik düşüncelerine uygun kuruluşları izlediklerini görüyoruz” şeklinde konuştu.
Sarılar, bu durumu bir örnekle açıkladı: “Sağlık Bakanlığı bir karar almış, fizik tedaviyi ödeme listesinden çıkarmış ve bu da resmi gazetede yayınlanmış. Sokakta muhabirimiz birçok insana soruyor, herkes tepki gösteriyor ama arkadaşımız tesadüfen fizik tedavi gören bir vatandaşa sorduğunda vatandaş ‘Hayır kaldırılmadı’ diyor. Muhabirimiz ‘Beyefendi kaldırıldı, resmi gazetede yayınlandı’ diyor fakat vatandaş ‘Siz hiçbir gazeteye inanmayın resmi gazeteye de, hükümetimiz böyle bir şeyi kaldırmaz’ diyor.”
Bunun tümüyle ideolojik bir bağlılıktan doğan bir duvar hali olduğunu belirten Sarılar “O kişi kendini içeri hapsetmiş ve artık başka bir şey görmüyor. Yani sosyolojik bağ artık doğrudan ideolojiler üzerinden kuruluyor” dedi.
“İdeolojik Kamplaşmaların Olduğu Her Ülkede Önce Gerçekler Ölür”
Halkın gözünde ‘Televizyondaki haber doğrudur’ algısının ne durumda olduğunu sorduğumuzda Sarılar, “Bir grup hiçbir kuşku taşımadan her söylenene inanıyor. Diğer bir grup da bu söylenenlerin tam tersine inanıyor çünkü televizyonlarımız aynı konularda biri ak biri kara diyor” şeklinde konuştu. CNN TÜRK, NTV, Haber Türk gibi merkezde yer alan kuruluşların inandırıcılık oranın çok yüksek olduğunu ve bu nedenle de ideolojik saplantıları olmadığı için sadece habercilik kaygısıyla var olanı vermekle yetindiklerini söyledi. İdeolojik kamplaşmaların yaşandığı ülkelerde önce gerçeklerin öldüğünü dolayısıyla basının inandırma sorunu yaşadığını ekledi.
Süleyman Sarılar Kimdir?
Konya Çumra’da 1964 yılında dünyaya gelen Süleyman Sarılar, 6 kardeşten biri. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Aynı yıl Anadolu Ajansı’nda (AA) çalışmaya başladı. 1 buçuk yıl sonra Cumhuriyet gazetesine transfer oldu. 1990’da Hürriyet gazetesine geçti. 1999’a kadar orada çalıştı. Sonra televizyonculuğa başladı. TV 8’in kuruluşunda yer aldı. Sonra tekrar Hürriyet’e döndü. Kısa bir süre Star TV’de Haber Müdürlüğü yapan Sarılar CNN Türk’ te ise Mehmet Ali Birand ile her gün “Manşet” adında bir programı hazırlayıp sundu. 2007 yılında Kanal D’ye Haber Müdürü olarak geçen Sarılar, bir yıl sonra da televizyonun genel yayın yönetmeni oldu.