AJANS ÜNİVERSİTE- Fatma ÇELİK
Marmaray ve metro projeleri İstanbul için önemli iki ulaşım projesi. İstanbul Üniversitesi’nin de çalışmalarına katkıda bulunduğu bu iki proje kitaplaştırılıyor. “Geçmişe Açılan Kapı Yenikapı Batıkları” ismiyle seri olarak yayınlanacak kitapta her bir batığı anlatan detaylar yer alıyor.
Çalışmalara katkıda bulunan İstanbul Üniversitesi Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma ve Onarım Anabilim Dalı ile Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanlığını yürüten Prof. Dr. Ufuk Kocabaş, İstanbul Üniversitesi’nin Marmaray Projesine dahil olma sürecini şöyle açıklıyor: “Tarihi yarımadanın Yenikapı semtinde böyle büyük bir aktarma istasyonunun kurulacak olması biz arkeologların ilgisini bu alana yöneltti. Bu dev mühendislik projesinin yapılabilmesi için önce arkeoloji kazılarının bitirilmesi gerekiyordu. Yenikapı’da arkeoloji kazıları İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin denetiminde 2004 yılında başladı, biz 2005 yılında ilk gemi batığının bulunmasıyla bu projeye dahil olduk.”
Yenikapı Kazıları esnasında ortaya çıkarılan Theodusious limanı içinde 37 tane de batık gemi kalıntısı belirlendiğini söyleyen Prof. Dr. Kocabaş, “Sadece gemilerin kaldırılması anlamında değil burada çıkan hayvan kemikleri ile ilgili Osteo Arkeoloji çalışmaları, Jeoloji çalışmaları, Orman Botaniği çalışmaları gibi pek çok alanda İstanbul Üniversitesi bu projenin önünü açacak pek çok çalışmaya imza attı. 2013 yılına kadar Yenikapı arkeoloji kazısı devam etti. Biz de üniversitemizin Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri, yardımcı personelimiz, yüksek lisans öğrencilerimiz, doktora öğrencilerimiz, lisans öğrencilerimiz, stajyerlerimiz ile burada çok yoğun bir çalışma sürdürdük” dedi.
Marmaray’ın çok önemli bir yatırım projesi olduğunu, zamana karşı bir yarış söz konusu olduğunu ve aynı zamanda kültürel miras olan eserlerin kuralına uygun bir titizlikle çıkartılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kocabaş, kendilerinin de ekip olarak hem kültürel mirasa olan duyarlılıkla hem de projeye karşı sorumluluğun bilincinde olarak hareket ettiklerini belirtti. Bilimsellikten hiç bir ödün vermeden projenin önünü açacak her türlü teknolojik altyapıyı hazırladıklarını belirten Prof. Dr. Kocabaş arazide, el çizimleri yerine dijital çizimi tercih ettiklerini bunun kendilerine zaman kazandırdığını, aynı zamanda yerinden kaldırma metotlarını da çok geliştirdiklerini ilave etti.
Arkeoloji Kazıları Ana Bilim Dalı Kurulma Sürecini Hızlandırdı
Normalde projeleri ana bilim dallarının ürettiğini ifade eden Prof. Dr. Kocabaş, Yenikapı’da bu durumun tersi olduğunu, bir projenin anabilim dalı kurulmasına vesile olduğunu kaydetti. Yeni kurulan anabilim dalının ülkemiz için de son derece faydalı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kocabaş, Türkiye’nin oldukça büyük bir kıyı şeridine sahip olduğunu ve bu kıyılarda pek çok kültür kalıntılarının bulunduğunu, bu kalıntıların korunabilmesi için böyle bir bölüme ihtiyaç olduğunu belirtti. Ayrıca Yenikapı Arkeoloji Kazılarına kurumsal bir kimlik kazandırabilmek için de Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma ve Onarım Anabilim Dalı’na ihtiyaç duyulduğunu, bu projenin İstanbul Üniversitesi bünyesinde sürdürülebilmesi için önemli bir adım olduğunu ekledi.
Biosit Yerine Japon Balığı
Tecrübeye çok inandığını söyleyen Prof. Dr. Kocabaş, Yenikapı projesi sayesinde yurtdışında pek çok üniversiteden davet aldığını ve gittiği yerlerde Yenikapı kazılarını anlatarak ülkemizi temsil ettiğini belirtti. Davet edildiği üniversitelerde arkeoloji müzelerini ve laboratuvarlarını gezme şansı elde ettiğini ve gördüğü yenilikleri Yenikapı kazılarında kullanmaya gayret ettiklerini ekledi. Prof. Dr. Kocabaş, Avrupa’nın kuzeyinde pek çok laboratuvar görme şansı elde ettiğini söyledi. Kuzey Avrupa’da ziyaret ettiği bir laboratuvarda sualtından çıkarılan tarihi eserlerin çizim aşamasında konuldukları su tanklarını zararlı canlılardan (zararlı mantar, larva vs.) korumak amacıyla güçlü biositler yerine Japon balıklarını kullandıklarını gözlemlediğini ifade eden Prof. Dr. Kocabaş, Türkiye’nin ılıman iklim koşullarında çalışırken bu yöntemi sadece laboratuvar ortamında kullanabildiklerini belirtti.
UNESCO ve Yenikapı
UNESCO’nun Türkiye Milli Komisyon Üyeliğini de yürütmekte olan Prof. Dr. Kocabaş, İstanbul’un UNESCO Kültürel Miras listesinde yer alan tarihi bir şehir olduğunu, bu nedenle Yenikapı kazıları esnasında UNESCO denetçilerinin kazı alanını belli periyotlar halinde ziyaret ettiklerini ve her denetleme sonrasında Yenikapı’dan tebrik ve iyi dileklerle ayrıldıklarını; bunun kendileri için bir gurur kaynağı olduğunu belirtti.
Yenikapı Kazıları Kitaplaştırılıyor
Her bilimsel çalışmada olduğu gibi Yenikapı kazılarının sonuçlarını da bilimsel bir seri halinde yayımladıklarını belirten Prof. Dr. Kocabaş şunları kaydetti: “Yenikapı kazılarının ilk kitabını 2008 yılında yayımladık, kazılar devam ettiği için bu nihai bir rapor değildi. 2. ciltte ise 2008 yılından kazının sonuna kadar geçen süreç yayımlanacak. Gemilerin ahşap analizlerini İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik 3000’e yakın minik ahşap parçasından cins-tür teşhisi yaptı, biz de bu sayede bütün gemilerin haritasını çıkarttığımız çalışmayı çok yakın bir tarihte, 2015’in sonlarında yayımladık.”
Yenikapı’dan çıkarılan her bir batığın aslında bir dosya olduğuna değinen Prof. Dr. Kocabaş her bir batığı anlatan detay ciltlerin hazırlanmakta olduğunu, ayrıca popüler bir seri olan “Geçmişe Açılan Kapı Yenikapı Batıkları” serisini de yayımlamaya başladıklarını ve çocuklar için de bir seri düşündüklerini ifade ederek kitap projelerinde en az 15-20 cilde ulaşmayı hedeflediklerini belirtti.
İletişim Fakültesi ile Belgesel Projesi
Yenikapı kazılarında elde edilen 37 gemi batığının pek çok yüksek lisans ve doktora tezine konu olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Kocabaş, yakın bir zamanda İÜ İletişim Fakültesi ile ortaklaşa bir belgesel projesi hazırlayacaklarını da belirtti.
İstanbul Üniversitesi olarak 11 sene boyunca dünyanın en büyük sualtı arkeoloji projelerinden birini yönettiklerine değinen Prof. Dr. Kocabaş, şu an bu projenin başkanlığını kendisinin yürüttüğünü ancak bu projenin İstanbul Üniversitesi’ne ait olduğunu, isimler değişse de projenin kalıcı olacağını ifade etti. Yenikapı kazı projesi sayesinde anabilim dalı kurduklarını, teknolojilerini geliştirdiklerini ve pek çok yayın yaptıklarını belirten Prof. Dr. Kocabaş, “Marmaray’ı ne zaman kullansam Yenikapı kazı alanından çıkarmış olduğumuz Yenikapı-12 gemisinin önünde fotoğraf çektiren insanlar görüyorum. Bütün bunlar bir araya geldiği zaman iyi bir iş yaptığımızı düşünüyorum” şeklinde konuştu.