“Gazeteciliğin Barajı, Evrensel Ölçütlerdir”

AJANS ÜNİVERSİTE – Devrim ÇIRPAN, Kasım BALTACI

Türk spor basınında uzun yıllardır köşe yazarlığı ve spor yorumculuğu yapan Ahmet Çakır ile meslek hayatına nasıl başladığı, edebi kimliğinin gazeteciliğine katkıları, Türkiye’de gazeteciliğin ve etik değerlerin durumu ve objektifliğin önemi üzerine konuştuk. Gazeteci-Yazar Ahmet Çakır gazeteci adayı öğrencilere de önemli tavsiyelerde bulundu.

Gazeteciliğe rastlantılar sonucu başladığından bahseden Çakır, çocukluğunda gezici gazete satıcılığı yaptığından söz etti. Bu sebepten dolayı gazetecilik mesleğine ilgi duyduğunu söyleyen Çakır, sözlerine şu şekilde devam etti: “Arkadaşlarım günde 100 gazete satıyorsa, benim satışım 80’i geçmezdi çünkü en iyi satış yapılacak saatlerde ben bir apartmanın merdivenlerine oturup o gazeteleri satır satır okurdum.”

A.CAKIR-PELE 3 copy
Ahmet Çakır ile Pele

1974 yılında TRT’de çalışmaya başladığını söyleyen Çakır, İstanbul’da Doğan Yıldız, Ümit Aktan, Akın Göksu gibi arkadaşlarının olduğunu ve sürekli onlarla birlikte faaliyetlerde bulunduğunu ifade etti. Örneğin, 1976 yılında Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu Muhammed Ali İstanbul’a geldiğinde, sabahın çok erken saatlerinde TRT adına Doğan Yıldız’la birlikte onu karşılamaya gittiğini söyledi. Doğan Yıldız ve Hıncal Uluç’un kendisini gazeteciliğe teşvik ettiğinden söz eden Çakır, Hıncal Uluç’u meslek hayatında ‘usta’sı olarak gördüğünü belirtti.

A.Yalman-A.Çakır
Ahmet Çakır eski Galatasaray Başkanı Alp Yalman ile

Gazetecilik Bir Yarışma Mesleğidir

Edebiyatla yani gerçek yazarlıkla bağının kuvvetli olmasının gazeteciliği açısından avantajlı olduğuna dikkat çeken Çakır, “Gazetecilik bir yarışma mesleğidir. Buna benzer özellikleri olanlar mutlaka öne çıkar. Birtakım umursamazlıklar hatta engellemeler filan olabilir ama sizin satacak malınız varsa alıcısı mutlaka çıkar” dedi.

Türkiye’de gazeteciliğin geldiği noktayı ve gazetecilik mesleğindeki etik ilkelerin değişmesine değinen Çakır, şunları söyledi: “İki boyutlu bir değişiklikten söz edilebilir. Birincisi, ilerleyen zamanın getirdiği olağan sayılabilecek değişiklikler. Öteki de pek kabullenilmesi mümkün olmayan türden bir yozlaşma olarak adlandırılabilir.”

Günümüz ve geçmiş dönem gazeteciliği arasındaki kıyaslamayı aktaran Çakır, “Hayır, eskiden gazetecilik şöyle iyiydi, böyle hoştu, gibisinden güzellemelerin fazla bir anlamı yok. Basın tarihine baktığınız hemen her dönemde bir yığın pislik bulmak mümkün. Hatta tamamen şantaj amaçlı gazeteler bile yayınlanabilmiş ki bugün de bunların olmadığı söylenemez. Evrensel ölçülere göre Türkiye’de hangi yayın organları gerçek bir gazete olarak kabul edilebilir, pek kestiremiyorum. En fazla, biz bize benzeriz düsturuyla ‘eh işte, şunlara gazete denilebilir’ noktasındayız” dedi.

CAKIRFALCOFELDKAMP
Ahmet Çakır, Falco Götz ve Feldkamp

“Türkiye’de Okuma Alışkanlığından Söz Edemeyiz”

Türkiye’de gazete okuma alışkanlığının olmadığından söz eden Çakır, bunun kadar önemli bir başka durumun da basının içinde bulunduğu yozlaşma olduğunu söyledi. Bir iflas durumundan söz edilebileceğini belirten Çakır, “Pierre Lazareff’in Fransa’da Basın Rezaletleri diye bir kitabı var. O kitapta sözü edilenler bugün bizim ülkemizde yaşananların yanında şaka gibi kalır. Tam anlamıyla iflas etmiş, hemen her yönüyle utandırıcı bir noktada gazetecilik. Biraz da bu nedenle tirajları artmıyor. Genel nüfus, okuma-yazma bilenlerin sayısı kat ve kat artmasına karşın gazete tirajları hala 1960’lardaki seviyesinde. Yani toplum da gazetelere kulak asmıyor. Japonya’da günde 10 milyonun üzerinde satan 3 gazete var. Batıda da büyük tirajlara sahip yayın organları var” diye ekledi.

Gazetecinin takım tutmasına engel olunamayacağının altını çizen Çakır, “Burada dikkat edilecek nokta zaten aynı zamanda evrensel bir kural: İşinizi adam gibi yapabilmek. Böyle bir özelliğiniz varsa yani evrensel ölçülere göre sizin tam bir gazeteci olduğunuz kabul ediliyorsa barajı aşmışsınız demektir” diye konuştu. Çakır, bazı gazetecilerin spor kulüplerinin sözcüsü gibi hareket ettiğini aktarırken, bunun yanlış bir davranış olduğunu ve bu davranışlarda bulunanların çalıştıkları kuruma ihanet ettiklerini vurguladı.

BASBAKAN YARDIMCISI BULENT ARINC'IN KABULU
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Ahmet Çakır

“Yabancı Dil Öğrenmeden Gazetecilik Yapmak Çok Zor”

Çakır, son olarak gazeteci adayı öğrencilere tavsiyelerde bulundu ve şunları kaydetti: “Bizim memlekette herhangi bir konuda kimseye tavsiyede bulunmanın bir yararı olabileceğine inanmıyorum. Oğluma bile onu birtakım sıkıntılardan koruyacak çok basit şeyleri anlatmaya çalıştığımda ‘Amaaan baba!’ karşılığını veriyor. Her şeyi yaşayıp görürsünüz. Tavsiyelere kulak asmayıp bedelini ödersiniz. Öylesi daha anlamlı olur. Çoğu kez gereksiz yere kafanızı-gözünüzü yararsınız ama başka türlüsü de pek mümkün değildir. Hepinizin bildiği bir durumu ben de söylemiş olayım: Bugün ve bundan sonraki dönemde yabancı dil öğrenmeden gazetecilik yapmanın mümkün olabileceğini sanmıyorum.”

Çakır-Güneş-Denizli seminer
Seminer sonrası Ahmet Çakır, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli