AJANS ÜNİVERSİTE – Serhan SEVİN
Antalya’da düzenlenen ‘Uluslararası Basın Fotoğrafı Günleri’nde ilginin en yoğun olduğu kişilerin başında 1 milyonu aşkın takipçisiyle Instagram fenomeni Mustafa Seven yer aldı. Hayranları ile birlikte selfie çekilmekten yorgun düşen ünlü sokak fotoğrafçısı yoğunluktan sıyrılarak Ajans Üniversite’nin sorularını içtenlikle yanıtladı. Çok geniş bir kitleye hitap eden Seven genç meslektaş adaylarına tavsiyelerde de bulundu.
Instagram üzerinden dünyanın her bölgesindeki insanlara hitap etmek nasıl bir duygu?
Açıkçası dünyanın her bölgesine hitap ettiğimi düşünmüyorum. Ben orada kendime bir dil yaratmaya çalışıyorum ve orada o dili kendine yakın bulan insanlarla iletişim içerisindeyim. Ben gerçek hayatta da instagram’da da neysem oyumdur. Sanal bir kimlik yaratma derdinde asla değilim.
‘Fenomen’ Lafından Hoşlanmıyorum
İnstagram fenomeni olmanın sizde ne gibi artıları oldu?
Fenomen lafından açık açık hoşlandığımı söyleyemem. Sonuçta ben 20 yıllık bir foto muhabiriyim fakat adımın instagramla anılması benim için memnuniyet verici. Foto muhabirleri olarak bizler insanlara görsel olarak bir şeyler anlatmak için bu işi yapıyoruz. Bu anlatım için insan sayısını ne kadar çoğaltırsak o kadar çok memnun kalıyoruz. İnstagram da bu sayıyı çoğalttığım araçlardan bir tanesi. Bu anlamda çok mutluyum.
Foto muhabirliği ile şu an yaptığınız sokak fotoğrafçılığını kıyaslar mısınız?
Arasındaki en temel fark foto muhabirliğinde ben haberin bir parçası, haberi tamamlayan bir unsurum. O zamanlar kendimi haberi tamamlamak için bir unsur bulmaya adıyordum. Dolayısıyla o işlere tek başına bakıldığından çok bir şey ifade etmiyorlardı. Şu an bir sokak fotoğrafçısı olarak tek kare üzerinden ilerliyorum. Aslında foto muhabirliğinin aksi bir durum yaratıyorum ve hiçbir şey söylemiyorum. Fotoğraflarda lokasyon haricinde yazı ile hiçbir bilgi vermiyorum. Ne fotoğrafın hikâyesini anlatıyorum, ne o fotoğraftaki insanlar hakkında bir bilgi veriyorum. Lokasyonu vermekten bile rahatsızlık duyuyorum diyebilirim fakat o kadarını da yapmayı bir sorumluluk olarak görüyorum.
İnsanlara Fotoğraf Kırıntıları Veriyorum
İnsanlara siz bu fotoğrafa bakın, kendinizce kafanızda bir şeyler yaratın, hayal dünyanızı zenginleştirin diyorum. Ben insanlara sadece ipuçları ve bir takım kırıntılar veriyorum. Tek kareden oluşan bu hikâyeleri sonu açık bir filme benzetebiliriz. Ben insan hikâyesi anlatıyorum. Fotoğrafın İstanbul’da çekilmesiyle Afrika’nın herhangi bir şehrinde çekilmesi ile insanların çok bir bağ kurmalarını istemiyorum. Biraz zamansızlık hissi yaratmanın yanı sıra insanların mevcut mekândan dışarı çıkmalarını istiyor ve bu yüzden de takip edildiğimi düşünüyorum.
Peki mekan seçimini neye göre belirliyorsunuz?
Mekânları kurgulayarak oralara gidiyorum. Aslına bakarsanız bazı bölgelere kendim isteyerek bazı bölgelere de ticari işler için gidiyorum diyebilirim. O işler sırasından özel olarak kendim için de zaman yaratmaya kendi isteğim doğrultusunda fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Zamanla mekânın birlikte ilişki kurmasını açıkçası istemiyorum fakat talep varsa da farklı iş çeşitlerini değerlendirmeye çalışıyorum.
İnstagram hesabınızı kaybetme korkusuna kapıldınız mı? Hesabınızı hackleme girişiminde bulunan oldu mu?
Hack girişimi neredeyse her gün oluyor diyebiliriz fakat instagram’ın bu kadar büyük hesapların hacklenmesine izin vereceğini açıkçası düşünmüyorum. İnstagram’a güveniyorum diyebilirim. Hacklensem bile hesabın benim olduğunu rahatlıkla ispat edebilirim ki tahmin ediyorum instaram bu kadar büyük hesapları kendi güvenlik duvarına almıştır fakat tabiî ki elimden geldiği kadar da kendi güvenliğimi kendim sağlamaya çalışıyorum.
Mesleğin Eleğinden Geçemezler
Son olarak bu yolda genç adayları nasıl ve neye göre yönlendirebiliriz?
Çok özverili olmamız gereken bir meslekten söz ediyoruz. Maalesef yeni hayat algısından insanlar her şeyi çok hızlı elde etme arzusundalar. Böyle bir dünya yok. O yüzden foto muhabirliği çok uzun süre meseleye nasıl bakılması gerektiğini bilerek tahlil edilmesi gereken meşakkatli bir süreç. O sürece göğüs gerebilecek kişilerin ancak bu mesleğe erişebileceğine inanıyorum. Sonuçta içeride 100 kişi varsa bunların arasından en fazla 3 kişi ilerleyebilir. O yüzden bu durumun çok da anormal olmadığını düşünüyorum. Gençleri bu meslekte teşvik edecek tek şey içlerindeki arzu ve istektir. Bu mesleği zorunluluktan yapanların kendi yollarına taş koyduklarını düşünen genç arkadaşlar hiç üzülmesin çünkü içinde bu mesleğin ateşi yanmayan kişiler zaten mesleğin eleğinden geçemezler.