AJANS ÜNİVERSİTE – Erkut KILIÇ
İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali(İTEF) kapsamında gerçekleştirilen ‘Beslenmenin ABC’si’ konferansı İstanbul Üniversitesi(İÜ) Onkoloji Enstitüsü’nden Yard. Doç. Dr. Yavuz Dizdar’ın katılımı ile gerçekleşti
Bostancı Sahili’nde İTEF-Mutfakta Edebiyat Çadırı’nda gerçekleştirilen konferansda Onkolog Yard. Doç. Dr. Yavuz Dizdar endüstriyel ürünlerin sağlığa zararları hakkında bilgi verdi.
Damak tadından ziyade işin sağlık kısmına değineceğini belirten Dizdar, eskiden fazla hasta insan görmezken şimdiler çok fazla hasta görmeye başlandığını, bunun nedeninin de yemekler olduğunu söyledi. Dizdar, herkesin çocuklarına yemek yapmayı öğretmesini de tembihledi.
Dizdar, yemekler konusundaki araştırma merakının 4 sene önce Mutlu Tönbekici’nin ‘Yoğurtlar Artık Niye Bozulmuyor?’ isimli köşe yazısıyla ortaya çıktığını belirtti. Dizdar: “Bakkaldan aldığım yoğurda baktım ve ekşimediğini fark ettim. Oysa yiyecekler ekşime, kokma yapar. Bunun üzerine yoğurda ne yaptılar diye araştırmaya başladım” dedi. “Aldığınız yoğurdu bir kenara koyun ve bakın. Bir süre sonra yoğurdun içerisinde herhangi bir değişiklik olmaksızın kaymak kısmında küf tabakası oluşmaya başlar” diye konuşan Dizdar: “Ancak küfün altı eski halinde durur ve yoğurt hala yenebilir durumdadır” dedi. Sütün gıda değil sistem olduğunu ve yeni doğmuş canlıyı dış dünyaya adapte ettiğinin altını çizdi. Yetişkinlerin de UHT pastörize süt içebileceğini söyleyen Dizdar, ancak pastörize sütlerin olması gerektiği gibi 60 derecede ve 20 dakikada pastörize edilmediğini söyledi. Dizdar, sütlerin 85-90 derecelerde, 7-8 saniye gibi bambaşka sistemlerle pastörize edildiğini, bunun pastörizeyle alakası olmadığını ve endüstriyelleşme hamlesi olduğunu dile getirdi.
“Tavuk 15 Dakikada Pişmez”
Yard. Doç. Dr. Dizdar tavuklar hakkındaki araştırmaya da nasıl başladığını ve öğrendiği şeyleri anlattı. Bir haftasonu evde but kaynattıklarını ve kızının hala daha et var diye kemiği kemirdiğini söyleyen Dizdar: “Kemiğin içine baktığımda yağ yastıkçığı olması gereken yerde romatizma hastalarında bulunan romatizmal bir doku örneği gördüm ve tavuklarla ilgili araştırmaya başladım” dedi. Tavuğun 6 aydan önce kesilemeyeceğini; ancak ilaçlarla hayvanların 40 günde kesildiğini söyledi. Hayvanların boyunlarının paketlere konmadığını belirten Dizdar, bunun nedeninin de 40 günde hayvanın boynunun yeterince büyümemesi olduğunu ve tavuğun 3 ayda ergenlik konumuna geldiğini söyledi. Hayvanın bu büyütme yöntemi ile zaten 40 günden fazla yaşayamadığını belirtti.
Dizdar, tavuğun 40 günde yetiştirilmesinden de ziyade 15 dakikada nasıl piştiğine dikkat çekti. Dizdar: “Tavuk bir buçuk saatten önce pişmez. Ne kadar iyiyse o kadar uzun sürer pişmesi. Çünkü hayvan dolaştığında vücudunda ‘kolajen’ birikir” dedi. Kolajen etin içinde olduğu sürece etin lastik gibi olduğunu belirten Dizdar, kolajenin pişme esnasında suya karıştığını söyledi. Dizdar: “Suya geçen kolajen soğuduğuna bir jöle oluşturur. Eğer bu jöle oluşmuyorsa hayvana verilen yemlerde kesinlikle antibiyotik vardır” dedi. Tavuğun rengi aslında beyaz değildir, av kuşu gibi kahverengidir diyen Dizdar: “Fırınlık şişmiş göğüslü tavuklar da ilaçlı tavuklardır. Uçamayan bir hayvanın bu kadar gelişmiş bir göğsü olamaz” diye konuştu.