Dünyanın En Büyük Jeoparkı Olmaya Aday: Nemrut- Süphan Jeoparkı

AJANS ÜNİVERSİTE- Beste BUDAN, Caner ERDOĞAN

Bitlis Valiliği ve İstanbul Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve dünyanın en büyük jeopark projesi olmaya aday Nemrut Süphan Jeopark Projesi hakkında İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Maden Yatakları – Jeokimya Anabilim Dalı Üyesi Yar. Doç. Dr. Yıldırım Güngör açıklamalarda bulundu.

Bu projeye 2013 yılında başladıklarını ifade eden Yar. Doç. Dr. Güngör, Narman’da 20 günlük bir ön araştırma projesi yaptıklarını ve bu süre içerisinde bölgede 40’a yakın jeolojik miras unsuru ortaya çıkardıklarını belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Güngör, “Doğunun kalkınması için yapılabilecek en önemli şey turizmdir. Sürdürülebilir kalkınmaya yönelik, doğa turizmi, jeoturizm, kültür turizmi gibi ögelerin tamamı jeopark dediğimiz kavramda bulunmaktadır. Nemrut Süphan Jeopark projesi de doğunun kalkınması için önemli bir projedir” şeklinde konuştu.

“İstanbul Üniversitesi İçin Gurur Verici Bir Proje”

İstanbul Üniversitesi’nin, Bitlis Valiliği ile birlikte doğuda böyle bir proje başlatmasının gurur verici olduğunu vurgulayan Yar. Doç. Dr. Güngör, “Bölgeye İstanbul Üniversitesi’nin damgasını vurursak, 15-20 yıl sonra İstanbul Üniversitesi’nin bu çalışmayı yaptığı anılınca bu bizim için yeterli bir gurur kaynağı olur” dedi.

Adsız

“Bölgede İnanılmaz Bir Arkeolojik Geçmiş Bulunuyor”

Bu jeopark projesine başladıktan sonra bilimsel anlamda kendini geliştirmek için dünyanın birçok yerinde jeoparkları gezip araştırma yaptığını söyleyen Yar. Doç. Dr. Güngör, gözlemlerini şu şekilde aktardı; “Özellikle volkanik jeopark anlamında Nemrut – Süphan Jeopark’ının bulunduğu bölge, seyrek rastlanan ve estetik değeri de çok yüksek jeolojik mirasa sahip. Bir jeopark, jeolojik öneme sahip oluşumlarının yanı sıra, bölgede arkeolojik, ekolojik, etnografik, tarihsel ve kültürel açıdan önemli yerleri de içerebilir, ancak dünyanın bir çok yerindeki ünlü jeoparklar bu özellikleri bir arada bulundurmuyor. Nemrut Süphan Jeopark’ında inanılmaz derecede fazla jeopark oluşumu, arkeolojik geçmiş ve inanılmaz bir kültür ve biyolojik çeşitlilik var. Bu çeşitliliği en iyi şekilde değerlendirip, dünyanın en iyi jeoparkları arasında yerimizi almalıyız”.

 “50 Milyon Yıllık Kesit”

Bu tür jeo-kültürel oluşumları incelerken ayrıca jeoloji insan ilişkisinin ön planda olduğu unsurları da aradıklarını belirten Yar. Doç. Dr. Güngör, sözlerini şu şekilde sürdürdü;  “Jeolojiyi kullanarak tarihte binlerce, yüzbinlerce yıl gerisine gidebiliyoruz. Nemrut Süphan Jeopark’ının içerisinde 540 milyon yıllık bir kesiti görebiliyoruz. İnsanlığın, geçmişten günümüze bıraktığı kültürel, jeolojik unsurların ve doğal anıtların korunması ve daha da önemlisi, bu doğal anıtların oluşum öykülerini ve taşıdığı bilgileri her yaştan ziyaretçinin anlayacağı şekilde içerikler hazırlayarak hizmete sunup, insanların yaşadıkları gezegene farklı bir açıdan bakmalarına yardımcı olmaya çalışacağız”.

 

“Yörenin Orijinal Geleneklerini Yansıtmaya Çalışacağız”

Tüm, geçmişi ve gelenek göreneklerini jeolojinin içine katıp jeopark adı altında yoğurup uluslararası deklarasyona kattığımızda ortaya muhteşem bir iş çıkacaktır diyen Yrd. Doç. Dr. Güngör, “O bölgede yaşayan yöre halkının geçmişten günümüze kadar aktarılmış her türlü geleneğini ziyaretçilere sunmaya çalışacağız. Proje bölgenin ekonomik kalkınması için önemli ve aktif bir yere sahiptir.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

“Yol Gösterici Ahlat Taşı”

Yrd. Doç. Dr. Güngör, “Projenin olduğu bölgede tarih boyunca yol göstermek amacı ile ahlat taşları kullanılırmış. Bölgede insanlar yollara hep o taşları koyarak işaret taşı olarak kullanırlarmış. Hatta halen köylerde, taşın üzerine ok çizerek yol gösterdiğini görebiliriz. Bu geleneği biz de günümüze uyarlayarak, jeoparkta kullanacağız. Sıradan yol gösterici tabelalar kullanmak yerine bu yol gösterici ahlat taşlarının içine tabelalarımızı gömeceğiz. Yüzde yüz doğal ve orijinal yöresel fikirlerle düzenlemeleri gerçekleştireceğiz. Geçmişte var olan bir şeyi günümüze taşıyacağız ve gelecek nesillere aktarmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.

Bölgedeki jeolojik ve kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılması amacı ile eğitimler de verdiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Güngör, “Kendi bilimsel çalışmalarım üzerine bölgede jeopark eğitimleri verdik. Üç tane jeopark eğitimi gerçekleştirdik. Üniversite, lise ve ilköğretim okulları ile Nemrut dağının kraterlerinde jeopark eğitimi verdik. İnanılmaz keyifli ve interaktif bir çalışma oldu”.

“UNESCO’ya Girmek Hedeflerimiz Arasında”

UNESCO ölçütlerine göre yapılması gereken çalışmaların da olduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. Güngör, UNESCO’nun artık tüm şartların bir arada olmasına çok önem vermeye başladığını söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Güngör, “UNESCO’ya bağlı jeoparklar programında kayıtlı 111 jeopark bulunuyor. Nemrut Süphan jeopark bölgesi özelliklerin birçoğu bir arada bulunduruyor. Yerel Yönetimin desteği ile jeopark müzesi ve idare merkezinin inşa edilmesi, jeoparka giriş ve çıkış noktaları ile gezi parkurlarının hazırlanması, gerekli teknik önlemlerin projelendirilmesi gibi konular bu aşamada yürütülecek başlıklardır” dedi.

 “Doğanın Değerlerine Sahip Çıkmamız Gerekiyor”

Son olarak, amacımız bu projede insanların doğaya bakış açısını değiştirmek diyen Yrd. Doç. Dr. Güngör, “Doğa bizim bir parçamız doğa bizi nasıl koruyorsa bizim de doğayı o şekilde korumamız gerekiyor. Doğanın ve geçmişin değerlerini yok etmememiz ve sahip çıkmamız gerekiyor. Bu nedenle jeoparklarda koruma ve organizasyon çok önemli.” şeklinde sözlerini sonlandırdı.