AJANS ÜNİVERSİTE-Esra MUTLU
Sürdürülebilir çevre ve gelişim adımları dahilinde 1990’larda İngiltere ve Amerika’da atılan adımlarla birlikte yeşil binalar ortaya çıkmaya başladı. Özellikle Amerika ve İngiltere başta olmak üzere Japonya, Hollanda, Almanya gibi ülkelerin yeşil bina konusunda sahip olduğu kendi standartları var. Türkiye’de ise uygulanan bir standart olmasa da ileriki dönemlerde yaygınlaşması bekleniyor.
Yeşil binaların doğal kaynakları yeniden doğaya kazandırma konusunda önemli olduğunun altını çizen İÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Selçuk, “Yeşil binalar temel itibariyle enerji, petrol demek. Bina yeşil bina olmadığında enerjinizi azaltıyorsunuz. Sürdürülebilir yaşam bile ona bağlı. Sadece enerji değil enerjinin azaltılmasıyla hammadde de azalıyor. Geri dönüşüm yaptığınız oranda doğadaki enerjiyi ve hammaddeyi hatta doğayı korumuş oluyorsunuz. Bu yollarla suyu geri dönüştürüyorsunuz. Su ki en önemli konu, suyu geri dönüştürmek bir su kaynağı yaratmaktır” dedi.
Yeşil Bina İçin Belli Standartlar Var
Yeşil binalarda teknik olarak bazı özelliklere dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Selçuk, “Yeşil binaların en başta akustik özelliğinin olması gerekiyor. Işık almasına, güneşten maksimum derecede yararlanmaya dikkat etmek gerekiyor. Nasıl ki biz güneşi maksimum kullanacağız diye saati ileri alıyorsak, binanın da güneşi maksimum alacak şekilde konumlandırılmış olması gerekiyor. İç binada boyaların kalitesi de önemli. Boyanın uçucu, kanserojen madde bulundurmayan malzemeden seçilmiş olması gerekiyor. Hatta halıların uçucu halı tozu üretmeyen sistemlerle yapılmış olması lazım. Bunların hepsi iç hava kalitesinde yer alır” şeklinde konuştu. Bir binanın yeşil bina statüsüne geçebilmesi için bina yapılırken ve yapıldıktan sonra bu standartlara uymak gerektiğini belirten Prof. Dr. Selçuk, bina yapısındaki enerji ve su değerlerinin, iç ve dış hava kalitesinin, çevre koşullarının önemli olduğunu söyledi.
Ofis, Hastane, Okul Binaları da Yeşil Bina Olmalı
Binanın yeşil bina olup olmadığına dair yapılan ölçümlerde dikkate dilmesi gereken bazı noktalar var. İzolasyonun, camlarda ısı korumasının, iç hava kalitesinin olup olmaması hatta malzemelerin geri dönüşümlü olup olmaması binanın yeşil bina olarak değerlendirilmesinde etkili. İnsan sağlığı açısından önem arz eden ve insanın çalışma verimliliğini de etkileyen bu etkenlere sadece evlerde değil, ofis, hastane, okul binalarında da dikkat edilmesi gerekiyor.
“Yeşil Binalar Yaygınlaşacak”
Günümüzde Türkiye’de yeşil bina adı altında yapılan binaların tarafsız bir kurum tarafından sertifikalandırılması ve hukuksal düzenlemelerin yapılıp teşvik edici politikalar izlenmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Selçuk, “Yeşil binalar yaygınlaşacaktır, yeni yapılan binalarda, hastanelerde yaygınlaşmaya başladı bile. Hatta duvarında kir tutmayan, ışıkla kendi kendini temizleyen malzeme kullanılan binalar var. Bu da bir kriterdir. Yeşil binalar dünyada yaygın. Bilinçli bir şekilde malzemelerin seçilmesiyle yapılan bir süreç. Yaygınlaşması gereken bir durum bizde de. Enerji ve su politikalarının gözden geçirilmesi lazım. Ama bu işin başarıya ulaşması ancak ve ancak hukuksal yasal düzenlemelerin yapılmasıyla mümkün. Enerji olarak alt yapımız var. Bu yeşil sertifikanın Türk standardında olması lazım. Denetleyen kurum da bağımsız olmalı. Bağımsız bir kurum tarafından denetlenirse bürokrasiyle uğraştırmadan özendirmiş olursunuz” dedi.
“Gelecek Nesilleri Düşünmek Gerek”
Yeşil binaların Türkiye’de yaygın olmamasına rağmen araştırmalarına devam edildiğini söyleyen Prof. Dr. Selçuk, “Araştırmalar devam ediyor. Dünya döngüler üzerinedir, hiçbir şey yoktan var, vardan yok edemezsiniz. Her şey döner sizin de döngüyü sağlamanız gerekiyor sürdürülebilir yaşam için. Çünkü gelecek nesilleri düşünmeniz gerekiyor. Su ve enerji sistemleri bir döngüyle çalışır, enerji kaybı dönüşür. Bu döngüyü en ideal şekilde sağlamak gerekiyor” şeklinde konuştu.