Deniz Gazeteciliği Medya Sektöründe Yeni Bir Soluk

AJANS ÜNİVERSİTE – Bülent Rauf Altunay

Deniz taşımacılığı, Deniz Bilimi, Sualtı Fotoğrafçılığı, Deniz Arkeolojisi ve Deniz Sporları gibi geniş bir konu çeşitliliğine sahip Deniz Gazeteciliği Türkiye için henüz yeni bir mesleki uzmanlık alanı. Gazetecilik bölümlerinin müfredatlarına henüz girmemiş olan bu uzmanlık alanında çalışmalar başlatan akademisyenler arasında yer alan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Pınar Eraslan Yayınoğlu, Deniz Edebiyatı, Deniz Jeopolitiği, Donanma ve Tersaneler gibi konuların da deniz gazeteciliğinin kapsamında olduğunu belirtti.

e

Devlet Politikası Olarak Benimsenmeli

Gazetecilik öğrencilerine yönelik geçtiğimiz aylarda düzenlenen “Deniz Gazeteciliği Atölyesi” ile konuya dikkat çekilmeye çalışılmış, yalnızca deniz dergileriyle yetinilmeyerek gazetelerin de deniz haberciliğine yönelmesi dile getirilmişti.

Atölyeye konuşmacı olarak katılan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, ‘Türkiye’nin Denizcileşmesi’ gerektiğini vurgulamış ve bunu sağlayacak şeyin, daha önce havayolu taşımacılığının teşviğinde olduğu gibi, bugün de denizcileşmenin devlet politikası olarak benimsenmesi olduğunu belirtmişti. Gürdeniz, toplumu denizcileştirmede en önemli rolün yine medyaya düştüğünü ve böyle bir durumda, çok okunan gazetelerin haftada bir gün bir sayfasını özel olarak deniz haberlerine ayırmasının yararlı olacağını söylemişti. Deniz sporları ve özellikle yelkenciliğin insanlar üzerindeki olumlu fizyolojik etkileri ve gençlerin ahlaki gelişimine katkısı, denizciliğin desteklenmesi için diğer önemli nedenler. Bunun dışında dünya ticaretinin vazgeçilmezi olan ucuz deniz yolu taşımacılığı, deniz altı doğal kaynakları gibi zenginlikler dikkate alındığında, Cem Gürdeniz’in dediği gibi “Türkiye Denizcileşmelidir” anlayışı daha da önem kazanıyor.

Prof. Dr. Yayınoğlu’na göre de Türkiye’de deniz gazeteciliğinin gelişebilmesi, toplum içinde deniz kültürünün canlanmasına bağlı. “Deniz kültürünün oluşması ya da canlanması için bunu sağlayacak bir devlet politikasının bulunması şart. Dünya’da denizci milletler olarak bilinen ve deniz aşırı coğrafi keşiflerin ardından zamanla ulusal sivil denizcilik kurumlarını oluşturabilen ülkelerin her birinde bu gelişmenin devlet politikası ile sağlandığı görülmüştür” diyen Prof. Dr. Yayınoğlu, gazete ve gazetecilerin böyle bir süreçte medyanın eğitici ve öğretici işlevini üstlenmiş olacaklarını belirtti.

a

Kapsam Geniş Olmalı

Prof. Dr. Yayınoğlu’na göre, Türkiye’de ilerleyen dönemlerde denizcilik üzerine başlayabilecek düzenli ve istikrarlı bir TV programı ya da gazete sayfası, geniş bir perspektife sahip olmalı. Yani, yalnızca yelkenliler, motor yatlar, yarışlar, amatör seyir gibi bugünkü bilinen haber konularıyla yetinmeyip bunların dışına da çıkabilmeli. Deniz araçları ve ekipmanlarının ticaretini yapan şirketler, kupa yarışlarının sponsorları gibi kaynaklardan temin edilen basın bültenleri ile yetinilmeyip bütün dallarına yer verilerek içerik zenginleştirilmeli. “Tabii gazetecilik mesleğinin gereği, gündeme ve güncel gelişmelere göre konular. Örneğin, Ege adalarında gerginlik yaşandığı bir dönemde donanma üzerine, yaz geldiğinde turizme, ekonomi verilerinin kamuoyu ile paylaşıldığı dönemde deniz ticaretine yönelik şekillenecektir”.

Özetlemek gerekirse, dünyanın büyük kısmına yayılmış yüzölçümü ve doğal zenginlikleri içinde barındırmasının yanı sıra, sporuyla insanı geliştiren, edebiyatıyla ufuklar açan denizcilik geliştirilmelidir. Bunun yolu da deniz gazeteciliğinden geçiyor.